Uzun bir uykudan sonra uyandığımda halen başım sevdiğim adamın göğsündeydi. Dudaklarına bir öpücük koydum dayanamayıp. Gözleri kapalıydı ama hissetmiş olmalı ki gülümsedi. Uyandı ve yatakta oturan bana sarıldı. Sevgilim şimdi kahvaltı yapmaya gidelim ve orada herşeyi konuşalım olur mu? O anda dün aklıma gelmişti. Ama o yanımdaydı ve korkmadan beni koruyan kişiye herşeyi anlatmalıydım. Kafamı salladım. Ve kalkıp giyinmek için bir şeyler bakmaya başladım.
Kendime aslında şort hazırlamıştım ama sanırım gguk kızdıki ona baktığımda başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Bende bir sweatshirt ve kot pantolon çıkardım ikimize de ama daha da kıskançlık yapabilirmiş gibi çoraplarımı uzun giydirdi.Yazın giydiğimiz şeylere bakın yhaaa. Herneyse. Bir an önce toparlanıp çıktık. Bir kafeye oturduk. Uzunca bir sessizliğin ardından "dün... ne oldu." İlk önce bir yutkundum o da elimi sıkıca tutup soran gözlerle baktı. Derin nefes aldım.
"Sen telefon konuşması yapmak için gittiğinde seni 2 saat boyunca bekledim en sonunda telefonuma bir mesaj geldi senin gittiğine dair hatta fotoğraf bile telefonumu sinirle denize attım. Sonra birisi arkamdan bir bez tuttu ve bayıldım. Gözlerimi açtığımda bir yataktaydım ve bizim okuldaki türkçe hocamız beni izliyordu. tam ben bir şey diyecekken midem aşşırı bir şekilde bulandı tuvaletin nerede olduğunu sordum. Tuvaletten çıkınca bana bir test verdi. Bende tekrar içeri girip testi yaptım bu bir hamilelik testiydi. Ve pozitif çıkmıştı. (Gguk un gözleri dolmaya başlıyordu çok karmaşık duygular hissetiğini görebiliyordum) sonra çok sinirlendi ve beni boğmaya çalıştı sonra beni yatağa a-attı." Eliyle sus işareti yaptı. Bir süre daha sessizlik. Neden hep böyle olurdu ki? Elimi tuttu. Sıkıca. "Miniğim sen asla korkma tamam mı seni bir daha gözümün yanından ayırmayacağım seni öyle fazla seviyorum ki. Senin kılına bile zarar veren olura dünyaları yakarım." Sesi bile rahatlatıyordu. Kafamı salladım. "Bebek düştü mü sence gguk?" Neredeyse ağlamak üzere olan gözlerle sordum. "Bilmiyorum, ama üzülme bir daha yaparız senden önemli değil şu an." Kafamı salladım yemek yiyip çıktık. Sanki biraz biraz herşey yoluna girmeye başlamıştı. Nasıl Young-jin i bulabileceğimiz konusunda en ufak bir fikrimiz yoktu. Öylece yürümeye devam ederken arkamızdan bir ses geldi birlikte aynı anda baktık. Bu İreneydi. Uzun zamandır görüşmüyorduk koşup sarıldık.
"İrene seni ne kadar özledim bilemezsin"
"Benimde seni"
Birbirimizden ayrılınca gguk a baktı eğilip kim olduğunu sordu. Gguk a gülümseyerek bakıp irene'ye dönüp sevgilim olduğunu söyledim. Buna çok sevinmişti. Sonra Young-jin i sordu. Benim aklıma Felix i sormak geldi bir ara onunla çıkmıştı irene.
"İrene alınmazsan sana bir soru sorabilirmiyim?"
"Tabii ki"
"Felix in evinin nerede olduğunu biliyormusun?"
İlk başta üzülsede sonra
"Evet bizim evim bir sokak ötesindeki ev neden ki?"
Çok teşekkür edip yanından ayrıldık. Ben daha önceden İrene lara gitmiştim o yüzden kolay olacaktı.
Sitenin önüne geldiğimizde iki sokak ötesini bulmaya çalışıyorduk neredeyse bir 8-9 metre yürüdük. Siyah ve gri renklerden oluşan bir evdi burası. Korkuyorduk ya yanlış çıkarsa. Birlikte kapının önüne kadar gittik. Ben korkarak kapıyı tıklattım. Bir süre sonra kapının kilit sesini duyduk kapı açıldığunda içeriden felix çıktı kapı azıcık daha geri gidince bembeyaz bir gömleğin içindeki Young-jin i gördüm. Yüzüme bir sırıtma yayıldı. Gidip boynuna atladım. Altında hiçbir şey olmamasına gelmiyorum. Ayrıldığımızda herkez birbirine gülümseyerek bakıyordu.________________________________________
Uzun zaman sonra geri döndüm şu ara iyi değildim ve yazacak güç bulamamıştım kendimde. Umuarım beğenmişsinizdir. Biliyorum çok kısa oldu ama bir dahakine bunu telafi edeceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria /JJK
Fanfiction"Yanındayım miniğim..." "Yanımdasın gguk" Oppacı değilim hatta biasım jk bile değil ama daha çok okunduğunu düşündüm. Shipper ım. İlk kitabım hatam olursa kusura bakmayın 💕