Bölüm 20

1.5K 123 47
                                    

Kan içmeye alışmıştım artık. Insan kanı içmiyorum. Istesem de yapamıyordum. Ben avlanmıyordum. Adrien bir kaç defa yapmam için beni dışarı çıkarmıştı. Yapamamıştım. Içimdeki insan duygularım ölmemişti. Adrien avlanıyor, geceleri bana içmem için kan getiriyordu. 
-Marinette: Adrien! Bebeğime bir şey olucak.
-Adrien: Kızım, biz vampiriz. Anne karnında olsak bile anneye bağlı olmayız.
Üzerimi çıkıp boynumdan öpmeye başlamıştı.
-Marinette: Adrien, çekilir misin?
-Adrien: Ben açım.
-Marinette: Git yemek ye, kan .
-Adrien: Ben sana açım.

(18+ okumak istemeyen okumasın. Demedi deme!)
Üzerimdeki geceliğin askılarını aşağı çekti. Boynumda ki, dudakları yavaş yavaş aşağı iniyordu. Aramızdaki tek mesafe karnımdı. 3 aylık olduğu için biraz büyümüştü. Göğsümü avucunun içine almıştı. Hamile olduğum için göğsüm büyümüştü.
-Marinette: Adrien.. Dur
-Adrien: Nefes al, güzelim.
Dudaklarını dudaklarıma yapıştırmış, nefesimi kesiyordu. Dudakları göğüs  ucuma varmıştı. Göğüs ucumu öpmesiyle vücudum kasılmıştı. Vücudum alev alev yanıyordu.
-Adrien: Çok güzelsin.

(Devam edin)
Işleri ileri alamazdım. Adrien ne derse desin bebeğimi düşünmek zorundaydım.
-Marinette: Adrien, artık dur.
Sert konuşmamla Adrien durmuştu. Eliyle karnımı okşuyordu. Saat gecenin 4-ydü. Biz hala uyumamıştık. Üzerimdeki geceliği düzeltip yerime geri döndüm. Adrien kafasını boynuma yerleştirmişti. Nefesi vücudumu ısıtıyordu.
-Adrien: Gözlerini kapat aşkım. Beni seyretmeyi bırak.
-Marinette: Senin kaç tane gözün var? Seni izlediğimi nasıl anladın?
-Adrien: Gözlerini kapat ve bana sarıl. Şefkatine ihtiyacım var.
Kollarımı ona sarmıştım. Pamuktan yumuşak saçları yüzüme değdiği için huzur veriyordu. Erkeksi kokusuysa harikaydı. Ciğerlerim onun kokusu ile dolmuştu.

Sabah
Gözlerimi açtığımda Adrien yüz üstü yatakta yatmıştı. Yavaşça yanından kalkıp banyoya gittim. Vampir olduktan sonra hamilelik dönemim harikaydı. Ne ağrım vardı, ne de baş dönmem. Yüzümü soğuk suyla yudum. Içeri geçip üzerimi değiştim. Kısa bir short ve benden defalarca büyük bir tshirt giydim. Adrien'a baktığımda beni izlediğini gördüm.
-Adrien: Günaydın, güzelim.
-Marinette: Günaydın.
Elimi kapını açmak için kapının koluna attığım an beni belimden tutup kendine çekmişti.
-Adrien: Böyle mi, ineceksin?
Gözleriyle bacaklarımı işaret ediyordu.
-Marinette: E..Evet
-Adrien: Bence içerideki insanlar canlarını seviyordur.
-Marinette: Bu ne ya? Giyimime karışamazsın.
-Adrien: Hadi değiş üzerini.
-Marinette: Adrien, çekil.
Yeşilin tüm tonu olan gözleri git gide koyulaşıyordu. Bu sinirlendiğini bildiriyordu.
-Adrien: Git üzerini değiş!
Ses tonunda ciddilik vardı. Kalbimin hızlandığını duyuyordum.
-Marinette: Ama...
-Adrien: Üzerini değiş!
Neden böyle davrandığını anlayamamıştım. Dediklerini yapıp dolaba doğru ilerledim. Elime çiçekli bir elbise aldım. Dizlerimde bitiyordu.
Üzerimi değişip mutsuz bir şekilde aşağı indim. Adrien arkamdan geliyordu. Bu aralar beni çok kırıyordu. Üzülüyordum.
-Marinette: Günaydın millet.
Herkes tek tek günaydın demişti. Masaya geçip sessizce oturdum. Adrien yanıma oturmuş, kolunu omzuma atmıştı. Yüzsüz!
-Rain: Marinette? Neden üzgünsün?
Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki, Adrien cevap vermişti.
-Adrien: Seni ilgilendirmez. Üzgün falanda değil.
Boğazımdan bit lokma bile geçmiyordu. Herkes kahvaltısını bitirmiş ayağa kalkmıştı. Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Bu Luna denen kadından hiç hoşlanmıyordum. Doktor olarak gelmişti. Defolup gitmek bilmiyordu. Ne zaman baksam Adrien'in burnunun içindeydi. Dolabı açıp abur cubur aradım. Bu nasıl bir malikane yaa.
-Marinette: Hiç bir şey yok.
Üzüntüm daha da artmıştı. Belime dolanan kollarla arkaya bakmıştım.
-Adrien: Be istiyor benim kadınım.
-Marinette: Hiç bir şey.
Kollarını aşağı indirip odama geçtim.
Burada kalmaktan sıkılmıştım. Dışarı bile çıkamıyorduk. Damien denen herifi gebertmek istiyordum. Prens miş.. Pabucumun prensi.
-Adrien: Bana baksana sen.
Yüzüne bakmayıp kafamı değir tarafa çevirdim. Çenemden tutup başımı ona bakmam için yukarı kaldırmıştı.
-Adrien: Benimle konuşmuyorsun demek. Hmm...
Beni öpmek için eğildiğin de yüzümü tekrar diğer tarafa çevirdim.
-Adrien: Beni cezalandırıyor musun?
Hadi ama güzelim. Yapma böyle.
-Marinette: Dışarı çıkarmısın? Uyumak istiyorum.
-Adrien: Şimdi kalktık zaten.
-Marinette: Böyle bir yerde yapacak başka bir şey mi, var? Hapisane gibi bir yer. Ya sessiz otur, ya da dışarı çık.
Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım. Belime dolanan kolları hiçe sayıp gözlerimi açmadım.
-Adrien: Bebeğim.. Hadi ama yüzüme bak.
-Marinette: Konuşma!
-Adrien: Seni deli gibi kıskanıyorum. Benim yanımda çıplak bile geze bilirsin. Ama o güzel vücudunu benden başka hiç kimse göremez.
-Marinette: Normal şekilde söyleye bilirdin.
-Adrien: Üzgünüm, güzelim. Affet beni ve o güzel gözlerini benden alıkoyma.
Hâlâ gözlerimi açmamıştım.
-Marinette: Bilmiyorum. Düşüneceğim. Sende bu kıskançlığına son ver.
Dudaklarıma değen soğuk dudaklarıyla gözlerimi açmıştım. Gözlerimi açtığım zaman onun yeşilleriyle karşılaştım. Yüzü gülümsemişti.
-Adrien: Barıştık mı?
-Marinette: Bir daha bana öyle davranma.
-Adrien: Sende o güzel bacaklarını kapat. Sadece ben göre bilirim.
Konuşmama izin vermeyip beni kendine çekmişti. Üzerine yüz üstü yattım. Konuşmaya gerek bile kalmamıştı. Kafamı kalbinin üzerine koyup atışlarını dinlemeye başladım..

...

Selamın Aleykum. Geç geldi biraz. Sorry. Iyi okumalar ve oy vermeği unutmayın.

DarknessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin