'İçimde tarifsiz yollar,
Kaybolmuşum ben.
Ya son durak neresi?
Sen neredeysen orası.
Neredeyim ben?
Yüreğine sor, o biliyor adresi.'(Soul-of-ocean)
Kreşe varışımız öğle yemeği saatine denk geldiği için yemek yemesine yardım ettiğim kızımı öğretmen ve ablalarına teslim edip çıktım kreşten. Umut, haftanın belirli günleri sabahtan öğlene kadar özel rehabilite merkezine gittiğinden ekstra koşturmamız oluyor bu günlerde. Normalde kreşte sabahtan akşama kalmasına rağmen bu günlerimiz Umut için dans ettiği eğlendiği farkında olmadan rehabilite olduğu zamanlar ve keyif de alıyor. Enerji topu yüklenmiş gibi canlı, kıpır kıpır olsa da doktor kontrolünde devam ediyoruz dans aktivitelerine. Günden güne daha güçlü daha sağlıklı olduğunu fark ediyorum. Rahmime düştüğü andan başlayan hayat mücadelesini yılmadan kazanan minik bedenli ama büyük yürekli savaşçım.
Apar topar yediğim atıştırmalıklarla koşma hızında çarşıya ilerlerken, kaybettiğim zamanı telafi etmeyi diliyorum içimden. Çarşının girişi kalabalık. Hınca hınç turist bolluğu. Elim saçıma gidiyor gayri ihtiyari. Açılmış örgüyü düzeltip sağ omzuma bırakıyorum. Sıcağın yaktığı bedenler terden parlarken mini şortları ve sandaletleriyle güzel kadınlar dükkan önlerinde birikmişler. Tebessüm ediyorum bu cıvıl cıvıl görüntülere. Olmuş olacak ne varsa arkada bırakıp düşünmeyi ertelediğim her şeye kilit vurup yürüyorum çarşının içinde. Sağlı sollu bakarak, denk geldiğim tanıdık bakışlara selam verip dükkanıma ulaşıyorum. Burası da hayli kalabalık. Şükürler olsun. Günün bereketi devam eder inşallah.
"Gül kızım nasıl Umut? Ne yapmışlar bugün?
Kapımı açarken kalabalığın arasından sesini duyduğum cismini ara ara görebildiğim Necip abiye gülüyorum. İleri geri hareketlenen vücudumla yakaladığım görüntüsüne hitaben cavap veriyorum neşe ile.
"Ah sorma Necip abi hiç susmadı. İyi çok şükür. Yeni bir kareografiye başlamışlar." Elimle kalabalığı göstererek devam ediyorum. "Maşallah baya kalabalığımız var."
"Oh maşallah maşallah. Hafta sonu getir muhakkak. Özledim cimcimeyi." O da çevresine bakarak "Şükürler olsun akın akın geliyorlar. İşimiz bereketlendi bugün iyice. Sen de müşterilerine bak hele. Hadi kolay gelsin kızım." deyip dönüyor işine Necip abi.
"Sana da kolay gelsin." diyerek kapısını açtığım dükkanımın patron koltuğuna bırakıyorum çantamı. Klimayı açıp çevreme bakınıyorum. Daha soluklanmadan birkaç müşterim beliriyor dükkanda.
Turistlerin biri gelip biri giderken baya yoğun iki saat geçiriyorum. Bakınan insanların arasında gördüğüm çaycı Mehmet'e gazoz sipariş edip sıcak ve nemle harlanan içimin yangınına çare derman arıyorum yudumlarlarken. Hiç oturup soluklanmadan geçirsem günü yeridir. Beynimin içinde türlü düşünceler dolanıp dururken hiç bir şey yokmuş gibi davranmak kendimi kandırmak istemiyorum. Varlığını hissetmeyeli, göz göze gelmeyeli yüzyıllar olmuş gibi.
Uraz Doğan.. Acaba neden burada? Bizim için gelmiş olsa bir şekilde ulaşırdı bana. Adresimizi bile bildiğinden şüpheliyim. Ne acıdır ki tek irtibatımız avukatıyla yaptımız görüşmeler. Onlarda Umut'un hesabına yatan para hususunda. Gerçi üç yıldır elimi dahi sürmedim. Mecbur kaldığım, anne olmanın elimi kolumu bağladığı aciz zamanlarda hayatta kalmamıza maddi bir destekti Uraz. Hiç konuşmadık, birbirini bulduğunda susmayan dillerimiz bir kelam bile etmedi yıllardır. Bizi sormadığı gibi hiç yokmuşuz gibi devam ettiğini azıcık magazin takip eden bile bilir. Hayatına hiç dokunmamış, iz bırakmadan silinmişiz. Filmler, diziler, kadınlar ve bolca olay. Çapkın, genç kızların gözdesi, yıldız oyuncu Uraz Doğan.. Ne müthiş etiketleri var. Bunlara iyi bir baba etiketi de eklenebilirdi belki ama olmadı. Beni gizlemesini, silmesini anlarım da çocuğunu gizlemesi yokmuş gibi yaşaması çok canımı yakıyor.
Büyük ihtimal tatil veya çekim için buralardadır. Korkmamı endişelenmemi ya da safça heyecanlanmamı gerektirecek bir durum söz konusu bile değildir. Gönül isterdi ki Umut'u merak etmiş olsun. Ama sanmıyorum. Görmek, kime benzediğini öğrenmek istemedi mi acaba? Meleğim öylesine güzel ki. Bu güzelliğin farkına varmadan yaşayıp gitmek sanırım sadece Uraz gibi babaların yapabileceği bir şey. Belki de hayırlı olan hiç karşımıza çıkmaması. Onsuz bir düzen kurmuşken birden çıkıp gelmesi hele ki belirsizliklerle gelip Umut'uma umut vermesi şimdiki halimizden daha can yakıcı sonuçlar doğurabilir. Şimdiye kadar ne yapıyorsa onu yapmaya devam etsin. Uğruna fedakarlık yapmadığı ilişkimiz, sahiplenmeyi denemediği kızımız ve onsuz da gayet iyi yaşadığımız gerçeği ortadayken bize dair hiç bir şeyi hak etmiyor Uraz . Bebeğimin masum kalbinde büyüteceği baba sevgisinin kıymetini bilemeyecek kadar bencil, ben merkezli şöhret budalası bir adam o.
Yıllar öncesinin Gül'ü nasıl da aşık olmuştu. İlk sorguları def edip kurdun ellerindeki kuzu gibi teslim olmuştu makus kaderine. Toplum baskısı, namus kavramı topyekün silinmişti aklından. Onun silemediğini de bizzat ailesi silip reddetmişti Gül'ü. Utanmaz, yüzsüz olmuştu aşkı için. Ne mendebur bir duyguydu bu aşk. İçine girdiği gibi sinsi sinsi yuvalanıp ölümcül bir derde dönüşmüş ve geri dönülmez kararlar aldırıvermişti Gül'e. Yapmam dediği ne varsa yapmış, büyük konuşmanın bedelini bizzat yaşayarak ödemişti. Aşk yaşarken çok güzeldi ama dışarıdan bakınca çok aptal hissettiriyordu.. Kısmetine düşenden bir dilim almış tatlı elmanın içindeki en ekşi ve en çürüğe denk gelivermişti. Çürük ve tatsız aşkın, tadı damakta kalmıyordu haliyle. En kallavisinden bir kazık, sayısını bilemediği başka kadınlar, gizlenen sahiplenmeyen ilişki ve hayalleri çöp olan Gül.. Aşk için yaptıklarına değmemişti belki ama en azından bir hediye bırakmıştı.
Onun aşkı çok güzeldi. Rüya gibiydi. Yaşadığı en güzel duyguydu. Ayaklarını yerden keser dedikleri duyguyu o da hissetmişti. Kanatlanıp içine dolan o uçuran mutluluğa tutunmuştu sıkıca. Ve aşklarını sonsuz bellemek gafletine düşmüştü bir çoğu gibi. Aşk gözyaşıydı, aşk vazgeçişti, aşk bitişlerdi ve onunki de bitivermişdi işte.
"Excuse me?"
"Soryy...Yes how can I help you?
🌹🌹🌹🌹🌹
Sürç-i lisan ettimse affola. Keyifli okumalar. 😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Bahçem
Ficção GeralGönül bahçem derdi bana hep. Gülünce yüzünde güller açar derdi. Gönül hapishanesine nasıl dönüştüm bilemedim. Kalbimin kilidini açıp kapısını açık bıraktı sonra. Ona dair ne varsa saçıldı her yana. Sonra ben çok değiştim. Yoluma devam ettim. Çünkü d...