Ben Kim Jisoo, erkeklere güvenmemem gerektiğini babamdan öğrenmiştim.
Ve sen Kim Taehyung, aşık olmak için çok yanlış kızı seçmiştin.
[Kim Taehyung & Kim Jisoo]
Hava sıcaktı, gerçekten sıcaktı ve ben cidden sıcağı sevmiyordum. Elimdeki kolayla Jennie'nin oturduğu masaya ilerledim ve tam önüne oturdum. Başım ağrıyordu, sıcak hava yetmezmiş gibi birde profesör ara vermeden dersi işleyerek kafamı patlatmıştı, sabahın yedisinde ders vardı, sabah beş buçukta kalkıyordum ve bir buçuk saatlik blok dersi kafam kesinlikle almıyordu, adam anlatıyordu anlatmasına ama anlamıyordum, birde ondan çıkıp ard arda iki derse daha giriyordum ve kötü yanı onlarda ara vermiyordu ve öğlen saatlerinde artık ölmüş oluyordum.
"Kola seni ayıltmaz, al" kafamı kaldırarak Jennie'nin uzattığı filtre kahveden bir kaç yudum aldım. Sıcak havada kahve içmeyi sevmezdim ama gerçekten açılmam lazımdı ve bunu en iyi filtre kahve becerirdi.
"Geldi yine züppe takım" Jennie'ye bayık bir bakış attım "sen de zenginsin" Dediğimde gözlerini arkamdan çekip bana dikti "ama ben züppe değilim" onaylamazca başımı sallayarak notlarımı çıkardım. Ders çalışmam gerekiyordu Chaeyoung dertse çıkardığı notları bana vermişti ve arada daldığımda beni o ayıltmıştı, cidden oda olmazsa ne yapardım bilmiyordum. Gerçi Lalisa'da Chae gibi bana hep yardım ederdi. İkiside iyi kızlardı.
Notlarımı masaya dökerek Chaeyoung'ın aldığı notlarla aralara ekleme yaptım, konuyu zaten anlamıştım ama aralara örneklemeleride not ettim. Jennie'de o ara kendi notlarına bakıyordu ama genelde gözü içeri giren gruptaydı.
"Jongin'den hoşlanıyorsan ona söylemelisin" dedim kafamı hiç kaldırmadan ama bana şaşkınca baktığını biliyordum.
"Bunu bana erkeklerden nefret eden Kim Jisoo söylüyor?" Diyerek tek kaşını kaldırarak baktı.
"Jongin'e hislerini söyle dedim sadece, bana göre hepsi güvenilmez varlıklar" diyerek dersime geri döndüm ama Jennie pek ders çalılmak istemiyor gibiydi. Kollarımı göğüsünde bağlayarak derin bir nefes verdi.
"Jisoo-ya ona nasıl diyebilirim ki? Fakültedeki tüm kızlar ondan hoşlanıyor ama o kimseye bakmıyor. Belkide gaydır" dediğine bilmiyorum dercesine omuz silktim.
"Belkide sevgilisi vardır" dediğimde Jennie kaşlarını çattı, kızgın bir kediyi andıran görüntüsü korkutucu değil aksine komik ve tatlıydı ama o korkutucu olduğunu sanıyordu.
"Çok güzel moral veriyorsun ya!" Dediğinde derin bir nefes verdim "gay olması sevgilisi olmasından daha kötü bence ama sen bilirsin jennie" Dediğimde dudak büzdü, haklı olduğumu biliyordu. Ben ders çalışmaya dönecekken kocaman açılan gözleri ile duraksadım.
"Buraya geliyor." Gözlerini arkamdan çekip bana dikti.
"Kim?" Diye sordum, arkama bakamazdım.
"Jongin'in arkadaşı Junmyeon, ama niye?" Güldüm "Jongin sana haber falan gönderiyordur, bakmayı kes bize gelmiyordur" diyerek masaya bıraktığım kalemi elime alıp notlarıma geri döndüm ama tam beş saniye sonra yanımızda duran karaltı sebebiyle başımı kaldırdım. Junmyeon başımda durmuş bana bakıyordu, Jennie'de bana bakıyordu. Junmyeon gülümsedi.
"Merhaba Jisoo, acaba biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabi ki konuşalım" diyerek kalemi bırakıp ona döndüm.
"Baş başa?" Dediğinde Jennie cüzdanını alarak ayaklandı "ben açıkmıştım, kendime bir şeyler alayım" diyerek masadan tüydüğünde Junmyeon çaprazımdaki sandalyeye oturdu, gergin olduğu belliydi ve diyeceklerini tahmin ediyordum. İnsanları red etmekte çok zorlanıyordum.
"Şey, ah nasıl başlayacağımı hiç bilmiyorum." Ellerimle oynarken onu dinliyordum "Ben sadece acaba seninle müsait olduğun bir zaman beraber kahve içebilir miyiz diye soracaktım, tabi sende istersen?" Saçlarını geri ittirdi, iyi ve yakışıklı bir çocuktu ama ne kadar istesemde olmazdı.
"Üzgünüm Junmyeon ama olmaz" Dediğimde yutkundu.
"Pekala rahatsız ettiğim için özür dilerim" ayaklanacakken bileğinde tuttuğumda geri oturdu.
"Yanlış anlama iyi bir çocuksun ama ben böyle şeylerle pek ilgilenmiyorum ama arkadaş olarak istersen içebiliriz, yarın iki saatlik bir aram var" gülümseyerek yerinden kalktı "sorun değil Jisoo, iyi çalışmalar ve yarın görüşürüz. Kahveler benden" diyerek kalktı ve gitti, onun gitmesiyle Jennie elinde kurabiye ve kahvesi ile masaya damladı.
"Ne oldu anlat hemen?"
-
2018, Seul Ulusal Üniversitesi Kafeteryası
14.15
Kim Taehyung ve arkadaşları kafeteryaya doğru ilerledi ve Kim Jongin'lerin yanına oturdular. Ortamda boş bir muhabbet dönüyordu, Kim Taehyung bakışlarını etrafta gezdirirken Kim Jisoo ve ona arkası dönük oturan erkek bedenini gördü 'yine red edilen biri' diye geçirdi içinden. Kim Jisoo şu dünyada en çok kişiyi red etmiş kişi olarak tarihe geçebilirdi. Karşısındaki kişi ayaklanıp arkasını döndüğünde bunun Junmyeon olduğunu görmesi onu şaşırtmıştı. Ondan hoşlandığını bilmiyordu, Junmyeon'un yüzünde büyük bir gülümseme vardı, red edilen biri neden gülümserdiki? Bu Taehyung'ın nedensizce canını sıkmıştı.
Junmyeon yüzünde gülümseme ile bir sandalye çekerek oturdu "evet beyler, yarın Jisoo ile kahve içiyoruz. Arkadaş olarakta olsa en azından kabul etti, Namjoon dışında birisiyle kahve içtiğini görmemiştim" Taehyung şaşırmıştı, gerçekten kabul etmiş miydi?
Demek ki buzlar kraliçesinin buzları yavaştan eriyordu.
"Ben kafasından bir şeyler dökmesini bekledim" diye lafa atladı Sehun.
"Öyle bir kuz değil" diyense Jimindi. Herkesin bir yorumu vardı, bense şaşkındım. Evet Jisoo kalp kırmayan bir kızdı ama erkekleri sevmezdi. Hemde hiç ve şimdi biriyle , bir erkekle oturup kahve içeçek olması - arkadaş olarak olsa bile- şaşırtıcıydı.
"Sen bir şey demedin Taehyung" diyen Junmyeon'a döndüm. "Sadece bir kız işte, yakışıklı görünce kabul etmiş. Ağırdan satıyor" diyerek geçiştirdim. Gözlerimi Jisoo'ya diktim, demek ki nefreti yakışıklı görünceye kadardı.
bundan sonra texting bölümler çoğunlukta olacak :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
