2018, Seul Sahili
15:30Elimizde bir dolu içki ve birkaç atıştırmalık ile sahil kenarında oturmalık yer arıyorduk. Kış ayındaydık ve hava buz gibiyidi ama biz bu havada dışarda içki içecektik. Daha ilk kar bile yağmamıştı ama havalar sanki kar yağmış gibi soğuktu. Sonunda tam sahile bakan güzel bir bank gördüğümde Taehyung'ı dürterek gösterdim ve kimse varmadan hızlı adımlarla banka vardık zaten dışarda pek kimse yoktu.
Aç olduğum için ilk kekelerden birini ısırdım sonra ise Taehyung'ın açtığı içki şişesini elime alarak birkaç yudum dikeledim. Kekeleri yerken yanındaki içkiyi meyve suyu gibi içtiğim için kafam hafiften dönüyordu. "Siz erkekler güvenilmez varlıklarınız" diyerek bakışlarımı Taehyung'a diktiğimde bana güldü.
"Ve benim bir erkek olamam umrunda değil" dediğinde kafamı sallayarak elimdeki içkiyi dikledim ve elimdeki bitmiş içki şişesine baktım.
"Bu şişeyi babamın kafasına geçirsem ölür mü? Ve ben hapse girer miyim?" Diyerek dudaklarımı büzerek sorduğumda Taehyung elimdeki şişeye baktı.
"Muhtemelden yaralanır ölmez ama senden şikayetçi olur kesin, yani eğer kafasına şişe geçircek kadar birbirinizi sevmiyorsanız" dediğinde başımı anladım manasında salladım.
"Şerefsiz it, anneme vuracak cesareti nerden buluyor acaba onun kıçına tekmeyi basıp pataklamak istiyorum" diyerek bağırdım ikinci şişenin yarısındayken. Kafam iyice bulanmıştı ve çoktan sarhoş olmuştum bile.
"Erkeklerin hepsinin şerefsiz olduğuna babam sayesinde karar verdim" diyerek ikinci şişeyide bitirip yanımdaki çöp kutusuna attım ama üçüncüye elimi attığımda Taehyug durdurdu "çok hızlı içiyorsun, yavaş" bir şey demden geri yaslandım ve bir çikolata paketini açarak ısırdım, moralim bozulduğunda bir şeyler yemeyi ve içmeyi severdim.
" o şerefsiz herif, annemi defalarca aldattı ve annem onu her affettiğinde onu daha fazla üzüp kırdı..." gözümden bir damla yaş aktığında sildim. Bu sefer içki şişesini elime aldığımda Taehyung bir şey dememişti.
"Akıllanır sandık bu sefer yanından benden bir kaç yaş küçük oğlu ile geldi, şerefsizin önde gideniydi. Onun yüzünden nefret ediyorum erkeklerden, evet belki hepsi onun gibi değil ama insanın önünde böyle bir örnek olunca pekte inanmıyor hepsinin aynı olmadığına" göz yaşlarımı silerek biraz daha içtim, muhtemelen sabah baş ağrısından ağlayacaktım ama şu an sadece anlatarak rahatlamak istiyordum.
"O bana babam varken, babasız büyümeyi öğretti...Annemle birbirlerini severek evlenmişlerdi ama annemi hep üzdü, o beni hiç sevmedi biliyor musun? Bana sarılmak yerine başka kadınlara sarıldı; oysaki ben onun kızıydım, biricik kızı. Babalar kızlarını sevmez mi Taehyung?" Yaşlı gözlerimi ona diktim, elimdeki içki şişesini bırakmıştım artık içesim yoktu.
Taehyung bana sarıldı, bir eli belimi bulurken diğeri saçlarımın arasındaydı. Kolları arasında hıçkırarak ağlarken ikimizinde bu anları unutmasını diliyordum ve ben muhtemelen unuturdumda.
Yarım saat kadar öyle durduk, benim ağlamam yavaşladığında birbirimizden ayrılıp sadece karşımızdaki denizi izliyorduk. İçkilerin hepsini içmiş ve çöpe atmıştık, şimdi ise kalan çikolatayı yiyordum. Yavaştan üşümeye başlamıştım bu yüzden yol üzerinde birere sıcacak içecek alarak yürümeye başladık. Yürüdükçe o kadarda üşümüyorduk.
İkimizinde kafası pek yerinde olmadığı için saçma sapan şakalar yapıp sonra onlara gülüyorduk ama yinede düzgün durabiliyorduk, alkol direncimin bu kadar düşük olmasına rağmen nasıl böyle durabiliyordum bu benim içinde muamma idi.
Sonunda artık saat geç olduğunda evime doğru yürümeye başladık, ne kadar gerek olmadığını söylesemde Taehyung beni eve bırakmakta ısrarcıydı, ordan taksiyle kendi evine gidecekti, çok söylendiği için itiraz etmedim.
İkimizinde elleri cebindeydi ama sarsak adımlarla yürüdüğümüz için ben Taehyung'ın koluna girmiş yanında sessizce ilerliyordum. Taehyubg sadece ikimizin duyabileceği bir tonda şarkı mırıldanıyordu ve sesi çok güzeldi. Cidden çok güzeldi yani, derinden gelen bir sesi vardı ve insanı rahatlatıyordu. Başımı omzuna yaslayarak yürüyordum, arada bir gözlerim kapanıyordu ama eve kadar dayanmak için gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum.
Eve yaklaşmıştık, aslında nerdeyse gelmiştik. Benim kafam Taehyung'ın omzuna yaslıyken ve o şarkı mırıldanarak yürürken birden kar yağmaya başladı, gözlerimi kocaman açtığımda gerçektende kar yağıyordu. İlk kar yağıyordu, karı severdim bu nedenle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Ellerimi açtığımda kar taneleri tek tek ellerime düşüyor ve eriywrek kayboluyordu.
Kafamı kaldırdığımda bana bakan Taehyung ile gözlerimiz kesişti. Çok farklı bakıyordu, yutkundum. Tam dibimdeydi ve bu nefesimin teklemesine sebep oldu.
"İlk kar gerçek aşkı simgeler" derken ses tonu kalbimle birlikte içimin titremesine sebep olmuştu. "Çok güzel gülümsüyorsun Jisoo, lütfen hep ilk karı gördüğünde gülümsediğin gibi gülümse, özür dilerim"
"Neden özür diliyorsun ki?" Bana bir adım daha yaklaştı, elini uzatarak belime sardığında şaşkınlıkla ona baktım, na yapıyordu cidden?
"Bunun için" dedi ve beni belimden çektiği gibi dudaklarımızı birleştirdi. Aslında onu itmeliydim ama itmedim, aksine kollarımı boynuna sararak ona karşılık verdim. Eğer sabah bu anı hatırlarsam kendimden nefret edicektim ama şu an bu umrumda bile değildi, Taehyung'ın elleri belimdeyken benim ellerim onun saçlarındaydı. Gerçek aşkı temsil eden karın altında Kim Taehyung'a ilk öpücüğümü veriyordum.
arkadaşlar gelecek bölüm sldkismxiskdpd çok eğlencez, yada ben eğlencem
Neyse yorum yapında yazasım gelsin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broken hearts● vsoo✓
FanfictionBen Kim Jisoo, erkeklere güvenmemem gerektiğini babamdan öğrenmiştim. Ve sen Kim Taehyung, aşık olmak için çok yanlış kızı seçmiştin. [Kim Taehyung & Kim Jisoo]