Bu bölüüüüm bu hikayenin #1 fanı olan ve benim biriciğim Half için💞 Seni seviyorum.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Özellikle yorum. Yorum istiyorum. Bol bol yorum.
Keyifli okumalar. Bir de lütfen #EvdeKalın
***
Sarhoş olduğumda, çoğu kişinin aksine yaptıklarımı umutmazdım. Düşünce yetimi kaybeder, vücudumun kontrolünü elimde tutamazdım ancak ne yaparsam yapayım, her şey tüm berraklığıyla zihnimin bir köşesinde olurdu. Sadece görüntülerin zihnimde belirmesi birazcık zaman alırdı. Sarhoşken meydana gelen eylemlerimin sonuçlarına katlanamıyorsam "Sarhoştum, hatırlamıyorum!" bahanesine sığınamazdım hiçbir zaman çünkü ertesi gün uyandığımda her şey yerli yerinde olurdu.
Tıpkı bu sabah uyandığımda da olduğu gibi.
Başımdan başlayıp ense köküme kadar uzanan ağrıyla gözlerimi araladığımda ilk başta her şey normal gibiydi. Odamdaydım. Kendi yatağımda, kendi yorganıma sarılmış bir şekilde uzanıyordum ve hafif aralık olan perdelerden dünkü havanın tam aksi bir şekilde kendini tüm ihtişamıyla belli eden güneş ışınları sızıyordu ancak rahatsız etmiyordu. Vücuduma hoş bir sıcaklık yayıyor, yatağa iyice gömülmek istememi sağlayacak kadar mayışmışlık hissi veriyordu.
İlk başta, üzerime düşen sıcaklığın sebebini bu sanıyordum en azından.
Yavaş yavaş gözlerimi aralarken, olmaması gereken bazı şeyleri fark ettim. Spontane ilerleyen hayatımı alt üst edecek, beni olmam gereken yoldan sapmışım gibi hissettirecek bazı şeyler.
Çıplaktım. Üstümde kıyafet namına tek bir kumaş bile yoktu ve odanın o kadar sıcak olmadığına emin olduğum halde inanılmaz bir şekilde sıcak ve terlemiş hissediyordum. Algılarım yavaş yavaş açılırken olmaması gereken başka şeyler daha hissettim.
Vücudumun çeşitli yerlerinde ağrı ve sızılar hissediyordum. Boynumda, göğsümde, kasıklarımda ve en önemlisi kalçamda.
Şokla doğrulmaya çalıştığımda, buna engel olan başka şeylerin varlığını hissettim. Karnıma sarılan bir kol, bacaklarıma dolanmış bacaklar ve en önemlisi yüzümü gıdıklayan saçlar ile boynumu yakan sıcak bir nefes.
Dünün anıları yavaş yavaş zihnimi ele geçirirken derin bir nefes aldım.
Bunu yapmış olduğumuza inanamıyordum.
İçimden çığlık çığlığa bağırmak, bunun olmasına izin verdiği için Yoongi'yi dövmek istiyordum. Bana içki içmeyi teklif ettiği, ikimizin de sarhoş olmasına ortam hazırladığı için suratına bir yumruk atmak, yüzüne karşı ondan ne kadar nefret ettiğimi haykırmak ve ona beni mahvettiğini söylemek istiyordum.
İçimdeki mahkemede Yoongi'yi çoktan idam etmiştim. Fakat sonrasında boşalan ipe çoktan benim kellem yerleşmiş, ayaklarımın altındaki tabureye sert bir tekme vurulmuştu. Çünkü biliyordum ki,eğer suçlanacak, suratına yumruk indirilecek ve idam edilecek biri varsa bu tek başına Yoongi değildi. Vicdanım da bunun farkındaydı ve kalbimi küçük bir kuşmuş gibi elleri arasına hapsetmiş, canımı yakacak şekilde sıkıyordu.
Yoongi bana sarhoş olmayı teklif ettiğinde, teklifini kabul eden bendim. Yoongi bana iltifat ettiğinde etkilenen bendim ve Yoongi özür dileyerek dudaklarıma kapandığında, geri çekileceği sırada ona müsade etmeyerek ellerini boynuna dolayan ve öpücüğüne karşılık verip öpücüğü daha da derinleştiren yine bendim.
Yoongi'yi günah keçisi ilan ediyordum ancak durmayan, durmak istemeyen yahut olanlardan -en azından o an için- memnun olan bendim.
Sıkıntıyla nefeslendiğimde, artık bana dünyanın en korkunç şeyiymiş gibi görünen yatağımdan kalkmak için hamle yaptığımda Yoongi'nin belime doladığı kolu tutuşunu sıkıkaştırmış, dudakları arasından anlamsız birkaç mırıltı dökülerek iyice boynuma sokulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm your Romeo, you're my Juliet // Yoonmin ✓
Fanfiction"Belki de, sarhoş olmalıyız." dedi Yoongi, kendini geri çekip eskimiş kanepemden kalkarken. "Evet," diye onayladım onu. "Kesinlikle sarhoş olmalıyız."