V - Sweet Night
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar!
***
Zaman çok ilginç bir kavramdı.
Kimi zaman kendisine yetişemeyeceğiniz bir hızda olurken kimi zaman sizi delirtecek kadar yavaş ilerlerdi. Bazen, çok küçük zaman dilimlerine kocaman olaylar sığarken bazen ise günler ve aylar bomboş geçerdi.
Zaman sizi ya delirtirdi, ya da sevindirirdi. Bazen de ikisini birden yapardı.
Yoongi, Taehyung'tan sonra, zamanın bana kattığı en güzel şey olmuştu. Sancılı bir süreçti, öyle hemencecik girmemişti hayatıma. Her zaman etrafımda bir yerlerde olsa da, asla tam olarak hayatıma dahil olmamıştı. Yavaş yavaş yaklaşmış, yavaş yavaş girmişti hayatıma. Uzun vadeli bir uğraş vermişti ve uzun vadede hayatımda olacaktı.
"Jimin, kadehleri çıkarır mısın?" Mutfaktan çıkmadan önce tok sesini işitmiş, daldığım düşüncelerden sıyrılmıştım. Yarın, oyun için son provamızı gerçekleştirecektik ve Yoongi, rahatlayıp gerginliğimizi üzerimizden atmamız adına bir akşam yemeği düzenleme kararı almıştı. Fakat tek değildik. Yoongi'nin yakın arkadaşı Jungkook ve benim yakın arkadaşım Taehyung da bize eşlik ediyordu.
Dolaplardan dört tane kdeh çıkarıp salona, Yoongi'nin muhteşem hünerlerini sergileyerek donattığı masaya ilerlediğimde Jungkook ve Taehyung bir şeye gülüyor, Yoongi ise somurtuyordu. O iki gerzeğin sevgilimle uğraştığını anlayarak kadehleri masaya bıraktıktan hemen sonra Yoongi'nin yanındaki sandalyeye oturmuş, dudaklarına kısa bir öpücük kondurmuştum. "Uğraşmayın benim kediciğimle." dememle o ikisi daha şiddetli gülmeye başlarken Yoongi'nin suratı iyice asılmıştı.
"Ben dedim işte," demişti Taehyung kahkahasını bastırmaya çalışırken. Jungkook ise kendini tutma zahmetine bile girmeden yüksek sesli bir kahkaha sunmuştu çoktan. "Yoongi kediye benziyor."
Kaşlarım havalandı ve bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. Bunun için mi bu kadar somurtup duruyordu? Bir kediye benzetildiği için? Üstelik hadi ama, sevgilim gerçekten de bir kediye benziyordu.
"Buna mı somurtuyordun sen?" derken bir elimle çenesini kavrayıp yüzünü bana bakması için çevirmiştim. "Kediciğim olmaktan memnun değil misin, Yoongi? Hmm?" Karşımızdaki ikili, mideleri bulanıyormuş gibi sesler çıkarırken onları umursamıyordum bile. O ikisi, birbirlerine ilgisi olduğu halde bunu kabullenip itiraf edemeyen korkaklardan başka bir şey değildi en nihayetinde. Bizimle uğraşmak yerine önce kendi dertlerine çözüm bulmaları gerekiyordu.
"Jungkook, bence biz gitsek daha iyi olacak." diyen Taehyung'a ve onu onaylayan Jungkook'a bakma zahmetinde bile bulunmadan Yoongi'nin birkaç santim uzağımda kalan dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuş, anında gülümseyen suratıyla ben de gülümsemiştim.
"Tamam," demişti gözleri hâlâ dudağımdayken. "Senin kediciğin olmak o kadar da kötü değil."
Kıkırdayıp dudağına bir kez daha öpücük bıraktığımda eli belime yerleşmiş, geri çekilmemi engelleyerek dudaklarını aralamış ve beni derin sayılabilecek bir öpüşmeye çekerek öpücüğün süresini uzatmıştı. Canıma minnet bir şekilde bu davetini kabul ederken karşımızdaki ikiliyi her zamanki gibi umursamıyorduk.
"Pekâlâ," demişti Yoongi öpüşmeyi sonlandıran taraf olma rolünü üstlenip kendini geri çektiğinde. "Her ne kadar dudaklarının tadını her şeyden daha çok sevsem de, yemekleri daha fazla soğutmayalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm your Romeo, you're my Juliet // Yoonmin ✓
Fanfiction"Belki de, sarhoş olmalıyız." dedi Yoongi, kendini geri çekip eskimiş kanepemden kalkarken. "Evet," diye onayladım onu. "Kesinlikle sarhoş olmalıyız."