Adsız Bölüm 2

251 10 0
                                    

Dersin sonunda her zamanki cafeye gidelim diye tutturunca hayır diyemedim.Yapmak istediğim tek şey babamla konuşmaktı.'Özgür Ruh'  olan cafe beni yansıtıyordu.Dışı gri renkte olan bu yerin iç duvarları da griydi fakat koltuklar rengarenkti.Ben herzaman böyleyimdir.Dışardan bakan birisi benim için soğuk derken tanıyınca kişiliğimi anlarlardı.

-Bir şeyin mi var aşkım yine solgun duruyorsun?

Rüzgar böyle durumları hemen farkeder,ne zaman kötü olsam ilk yanımda olan o olur.3 yıldır birlikteyiz. Hiç afilli bir tanışma hikayemiz olmadı bizim.Arkadaş ortamında tanıştık.Eve bırakırken ayağı çamura saplandı ve ben de gülünce 'gülüşün kalbime saplandı' diyerek beni etkilemeyi başarmıştı.Birden düşüncelerimden kurtularak;

-Dün gece babamların odasından çıkan birini gördüm.

Diyerek pat diye konuya girdim.Birbirlerine laf atan Efe ve Su hemen dikkatlerini bana yönelttiler.Hepsi bir ağızdan 'Ne!' diye bağırdılar.Olayın tamamını anlattıktan sonra Rüzgar polise gitmemiz gerektiğini söyledi. Ben de babama anlatmalıyım diye direttim. Cafede çalan ve bizim Su'yla şarkımız olan Pera'nın Kimseler şarkısı çalınca ortamdaki gerilim azaldı.Efe 'Bunlar yine kulaklarımızı tırmalamaya başladı' deyince kendimize geldik.Su, Efe'nin ayağına öyle bir vurdu ki gözünün yaş dolduğunu farketmemek imkansızdı.Kahkahayla gülerken yan masadaki sakar Gamze'nin colasını döktüğünü görünce iyice gülmeye başladık.Biz hep böyleyizdir.Her derdi biz bizeyken unuturuz.Su artık eve gitmesini söyleyince Efe de onu eve bırakmak için ayaklandı. Kaldık Rüzgarla baş başa. Ben yine çalan şarkılara odaklanmıştım ki Rüzgar'ın elini elimin üstünde hissedince irkildim. Gözlerini yüzüme dikmiş sanki her ayrı çizgimi ezberlemeye çalışıyor gibiydi. Bense boş gözlerle anlamsızca ona baktım. Elini elimin üstünden çekip yavaşça omzuma koydu. 'Ne zaman sarılmak istersen ben orda olacağım. Bana ihtiyacın olduğu an sana koşacağım' diye fısıldadı. Kolunu ittirip 'hadi kalkalım' dedim. Eve doğru yol aldık. Kapımın önüne geldiğinde yine o tatlı bakışlarını bana çevirdi. Ben de yine gözlerimi kaçırdım ve bir şeylerle oyalanıyormuş gibi yaptım. 

-Bana bak Miray.

Sadece gözlerimi çevirdim ve küçük bir gülümseme yolladım ona.

-Seni seviyorum Miray.

-Ben de.

Sonra kapıya yöneldim. İçeri girdiğimde anne ve babamın yemek masasında otururken bu kadar geç kaldığım için kızgın bakışlarına maruz kaldım. Ancak tek bir şey demediler. Ben de  masaya oturdum.Sevinç Abla tabağımı önüme koyunca hmm köri soslu tavuk bayılırım diye düşündüm.Nerdeydin diyen babama;  

'Dün odanızdan biri çıktı elinde flash benzeri birşey vardı' deyince kafasını kaldırmadan öksürmeye başladı.Koşar adımlarla yukarı kata çıkınca yatak odasına gittiğini anlamıştım.Annem şaşkınca bana bakıyordu,olayı detaylıca anlatmamı istedi.Oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bu flash aklıma City Hunter dizisini getirdi.

-

Çağan'dan

Elimdeki flashı gururla sallıyordum.Bu işi kendimden başka kimseye veremezdim.Hemen bir gecelik kolay bir iş değildi bu 5 yıl öncesinden korumaları o eve ben yönlendirmiştim,alarm sistemlerinin şifresini de bu şekilde öğrenmiştim.Kendi kendime kahkahayla gülerken beni kimsenin görmemiş olmasını da düşünerek iyice keyiflendim.Flash zaten kasadaydı kimse farkına varmazdı ta ki ben ortaya çıkana kadar.İçim nefret doluydu,bu işin sonunu düşündükçe rahatlıyordum.Öztürk ailesi artık benim ellerimdeydi.

KÖTÜLÜĞÜN İÇİNDEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin