•3•

72 8 10
                                    

"Ya oğlum hocaya yakalanacaktım." Yatağımda uzanırken Chan'ın yarım saat sonra dediği ama 2.30 saat sonra aradığı konuşmayı yapıyorduk. "Uzatma anlat." Kesin konuşmamla konunun ciddi olduğunu anlayıp baştan anlatmaya başlıyor. "Tam olarak ben de anlamadım, biliyorsun. Özetlersek birinin kalbine ihtiyacı varmış ve onu çalmak için benim onlara yardım etmem gerekiyormuş. Çok korkunç, Minghao! Ben elimi kana bulaştıramam, iyi ki siz varsınız; beni korursunuz onlardan. Çok fazla abart-"

Telefonu yüzüne kapatıp yatağın üzerine fırlatmamla birlikte ayağa kalktım ve koşarak merdivenlerden inip dışarı çıktım. Esen rüzgâra karşı kısa kollu olmama rağmen içimdeki alev üşümemi engelliyordu. Batmaya hazırlanan güneşe bakıp Wonwoo'nun nerede olabileceğini düşündüm. Okula giden yolda yürürken her parka göz gezdiriyordum. Ya parkta olur ya parkta olurdu bu havada. Sıcakta ucuz kahvecilerden, soğukta parklardan çıkmazdı. Yıllardır değiştirmediği tek özellik.

Çocuğun sicilini de çıkar istersen.

Beynimdeki düşünceleri savuşturup karşıdaki parka kısık gözlerimle baktım, birilerini görüyordum ama emin değildim.

Daha da yaklaştıkça bunun Wonwoo olduğunu anladım ve koşarak parka ulaştım. Parktan ziyade piknik yeriydi, koca koca ağaçlara rüzgârın vuran sesiyle ve kararan havayla birlikte ürpersem bile belli etmeyip Wonwoo'nun yanına gittim. Çok kalabalık değillerdi ve hepsi bir yere dağılmıştı. Wonwoo ise tek başına tahta masanın üstünde oturuyordu. Beni gördüğünde masadan inip ayağa kalktı. Elimi masaya vurup, "Sen kimin kalbini çalacakmışsın he?" diyorum.

Wonwoo koluma tutarak beni masadan uzaklaştırıyor. "Elin acıyacak ve buz gibi olmuşsun, bu halin ne?" Kaşlarını çatıp yüzüme kızgınca bakıyor. Numara yaptığına yemin edebilirim, dostlarım. Üstündeki ceketi çıkarıyor ve omzularıma örtüyor. Sinir hastası olmaya yüz tutmuşken bağırıyorum. "Ucuz âşk numaraları yapma bana. Seni son kez uyarışım; pislik işlerini, arkadaşlarını ve en önemlisi kendini bizden uzak tut." Ceketini alıp göğsüne doğru fırlatıyorum. "Hepsine uyarım ama senden uzak durmak... Gökyüzüne çıkıp güneşi öp deseydin daha fazla mümkün olurdu." Abartılı mimiklerine karşı gözlerimi kısıp kaşlarımı çatıyorum. Dalga mı geçiyor yoksa ciddi mi?

"Dalga geçilecek vakit mi? Dediğimi yap ve bizden uzak dur." Arkamı dönüyorum ve geldiğimi yolda aynı hızla yürüyorum. Parktan çıktıktan sonra gökyüzüne bakıyorum.

Gerçeklere kulağını kapatmak her zaman en kolay ama en zararlı yoldur.

🍁🍁🍁

don't listen in secret - wonhaoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin