•2•

65 8 4
                                    

Evime doğru ağır adımlarla yürüken Chan'ın dediklerini tekrardan düşünmeye başladım. Kendi düşüncelerimle bu işin doğruluğunu bulamayacağını anlayınca Chan'ı aradım. Çalıyor, çalıyor.

"Chan, Wonwoo sana ne dediyse baştan anlatsana." Kıpırtı sesleri kulaklarımı tırmalarken telefonu uzaklaştırdım. Sesini duymamla tekrar yaklaştırdım. "Evet, dinliyorum hadi." Sabırsızlanıyordum. Neyi yanlış anlamıştım?

"Sen kafayı yedin galiba? Okuldan kaçıp bir de derste beni mi arıyorsun? Seni yarım saat sonra ararım." Ve o itici kapanış sesi... Alnıma vuruyorum. Dersi çoktan unutmuştum, bakın ne kadar önemsiyorum okulumu. Tekrar yürümeye başladığımda sırtımda hissetiğim boşlukla olduğum yerde zıplıyorum. "Salak. Kaçıp bir suç işliyorsun bari arkanda kanıt bırakma." Saçlarımı karıştırıp sakin olmaya çalışırken çocuklara mesaj yazmaya başladım. "Kanıtları senin için her zaman yok ederim." Kulaklarıma dolan ses çok tanıdık geliyor. Mesajı silip sesin geldiği yöne dönünce elimi sallıyorum. "Ne işin var burada?" Wonwoo omzunu kaldırıp indiriyor ve çantayı uzatıyor. Hızlıca alıp yürümeye başlıyorum.

Anlarsınız ki, bazen insanların tek kelime dahi konuşmak istemedikleri kişiler olur. Eğer onlarla konuşursalar sinirlenmeden duramayacaklarını bilirler, o yüzden hep konuşmaktan kaçınırlar. İşte benim bu duyguları hissettiğim kişi ise Wonwoo. Onu her gördüğüm yerde parçalara ayırmak istiyorum. Neden bilmiyorum, aslına bakarsanız hiçbir zaman nedenini düşünmedim.  Ben ve keyfim bunu istiyor, sorgulamaya gerek yok.

"İlkokuldan beri birlikteyiz ve sen her seferinde benden kaçıyorsun. Bilmek istiyorum neden? Ne yaptım ben sana?" Wonwoo önümde durmuş ellerini bacaklarına yaslamış bir şekilde soluklanırken konuşmaya çalışıyordu. Salak bunları söylemek için koşmuştu. Cevap vermeye gerek duymadan yürümeye devam ettim. "Bir cevabı dahi hak etmiyor muyum?" Olduğum yerde birkaç saniye duraksadım, verecek bir cevabım olmadığı için susmuştum ama çok istiyorsa söyleriz bir şeyler.

İki adım atıp yanına yaklaşıyorum. "Sadece seni sevmiyorum ve görmekten hoşlanmıyorum bu kadar." Wonwoo gözlerini gözlerimden kaçırıp yere bakıyor. Başını yavaşça sallayıp, "Dediklerimi düşünmedin değil mi?" diyor ve bu sefer cevabı beklemeden giden o oluyor.

Düşünecek bir şey yok, Wonwoo. Seni sevmiyorum ve sen de beni sevmeyeceksin. Tam tersi olmasına asla ve kat'a izin vermeyeceğim. Bunun ihtimaline bile tahammülüm olamaz.

🍁🍁🍁

don't listen in secret - wonhaoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin