LVI. (PATRON)

447 34 0
                                    

Gonca

"Şu cezaya kaldığımız kütüphane de. Eski bir kitabın resimlerinden birinde bu çiçek figürü vardı. Şimdi hatırlıyorum" dedi Evren mutlulukla.

"Sen ciddi misin?" diye sordu Cem merakla.

"O kitabı hemen bulmalıyız" dedim ben ise.

Yani en sonunda bu çiçek figürünün anlamını çözecek miydik? 

"Ama ilk önce Meri'yi bulalım sonra kitabı buluruz" dedi Melis araya girip bizi sakinleştirerek.

Biraz sakinleşince:

"Şimdi bir durum değerlendirmesi yapalım mı gençler?" diye sordu Evren heyecanla.

Merakla ona bakan yüzlerimizi incedikten sonra devam etti:

"Şimdi siz üçünüz bu kasabaya gelmeden önce hiç tanışmıyordunuz öyle mi?" diye sordu Melis'le bana.

"Evet" dedik Melis'le.

"Peki, Meri bu kasabaya sizden önce gelmişti değil mi?" diye sordu Evren yeniden.

"Evet, ama birkaç gün önce. O da çünkü  yeni öğrenmişti bir dedesi olduğunu ve mirasını ona bıraktığını" dedi Melis hemen söze girerek.

"Ve siz üçünüz bir şekilde şans eseri birbirinizle karşılaşıp arkadaş oldunuz öyle mi? Sizce de bu fazla tesadüf değil mi?" diye sordu Evren Melis'in dediğini duymazdan gelerek.

Ne demek istemişti? Anlamamıştım.

"Ne demek istiyorsun? Yani birinin bizi bilerek mi tanıştırdığını mı ima ediyorsun?" diye sordum merakla.

"Tam üzerine bastın Gonca. Düşünsenize üçünüzün de farklı geçmişi ve ortak bir noktası var. Üçünüzün de bu kasabada önceden tanıdığınız kimse yok. Ayrıca hepinizde ailesi bir çeşit kaza sonucu ya da bir cinayet yüzünden ölmüş" dedi Evren üsteleyerek.

Kulağa ne kadar saçma gelse de aslında biraz mantıklıydı. Ya gerçekten bu yaşadıklarımız bir tesadüf değil de birilerinin planıysa? Bu gerçekten de çok korkutucuydu. Hayatımız bir düzmece miydi yani?

"Evren, bu dediğinin ne kadar saçma olduğunu farkındasındır umarım" dedi sinirle Melis.

"Melis, benim görülerim de saçma ama gerçek. Hem sen değil miydin tesadüflere inanmayan?" diye sordum ona dönüp sinirle bakarak.

Melis hiçbir şey demeden geri çekildi.

"Yani Evren demek istiyor ki kader ya da birisi sizi bir araya getirdiyse bunun bir sebebi olmalı. Ama ne?" diye sordu Okay ayağa kalkarken.

"Ve ayrıca fark ettim de siz bir araya geldikten sonra başınıza böyle şeyler gelmeye başlamış gibi görünüyor" dedi Cem'de, Okay'la Evren'e katılarak.

Ne oluyordu böyle? İş içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.

---

Meri

Uyandığımı hissediyordum ama içerisi zifir karanlık olduğu için hiçbir şey göremiyordum. Ellerimi ve ayaklarımı yerinden oynatamıyordum.

Galiba beni bağlayıp bir sandalyeye oturtmuşlardı.

Pislik herif arkamdan sinsice yaklaşıp bana bir şey koklatıp bayıltmıştı.

Okay acaba kaçırıldığımı fark etmiş miydi? Gerçi fark etse ne olur? O beni önemsemedikçe bunun bir önemi yoktu. Onu düşünmek kalbime bir acının saplanması neden oldu.

Mimoza'nın Sırrı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin