RÜYA ( GİRİŞ )

32.3K 1.2K 1.3K
                                    

Selamlar sevgili okuyucular! Şu an burada bulunduğunuz için teşekkür ederim öncelikle.

Sizleri bir süredir aklımda tasarladığım, sizlere sunmak istediğim RÜYA hikâyesiyle buluşturmak istiyorum. Bu noktadan sonra RÜYA'nın en uç noktalarına kadar benimle yol almanızı ve bana yol arkadaşı olmanızı rica ediyorum. Sizleri oldukça mutevazı bir yazıyla karşılayacağım.

O hâlde RÜYA'ya Hoş Geldiniz...

~

Kaçırılan bir kadın,

Yanmaya bırakılmış bir araç, içinde birisi var.

Denize atılan bir araba, içinde...

Bu bir köpek, dehşetle havlıyor...

Aldatıldın...

Sanırım bir ihanet var...

Yeniden sevebilir misin?

Kaybetme korkusu...

"...

Kadın acıyla konuşmaya çalıştı.

"Rüzgâr... Affet... b-beni..."

..."

💢

Zamanın hükmettiği koca bir dünya var. Çok güçlü zaman. Dokunulmaz, satın alınmaz, değişilmez, geri alınmaz... Başa saramazsın hiçbir şeyi. Başa saramazsın, bir tekrar daha isteyemezsin zamandan. Bir şans daha isteyemezsin. Zaman andadır, hayat andadır, hikâyen anlıktır.

Ben hâlâ soluksuz bir rüyadayım. Zamanın avuçlarında eriyip giden, eridikçe beni en küçük kırıntılarına hapseden saniyelik dilimlerdeyim. Uzun ve çetrefilli bir yolun sonunda geldiğim bir an bu. Hâlâ çözülmüş değil hiçbir şey. Hâlâ doğru değil ve yaşanılır değil her şey. Hâlâ yaşamak istediğim tek bir şey var; yarım kaldı. Beni yarım bırakan parmaklıklar ardından...

Hatıralar... İnsanı var eden şey nedir? Yaşamdan keyif almasını sağlayan, düşüncelerini değiştiren, hislerini ve duygularını yaşayabilmesini sağlayan nedir? Hatıralar; insanın hatırında kalanlar. Yarım kalmışlıklar, yaşanamamışlıklar; tamamlanmışlıklar; yarım veya tam olsa da sonu gelenler...

Sonları sevmiyorum. Vedalardan hoşlanmıyorum. Ancak insanın asıl savaşı hatıraların bittiği yerde vedalardan ibaret olabiliyor. Şimdi bir vedanın başındayız belki. Sonlardan gözlüyorum burayı. Aslında çok yakınım başlangıca, belki de eşiğinde...

Şimdi geriye dönüp baktığımda değiştirmek istediğim çok şey var belki hayatımda. Bir o kadar da kararsızım aslında. Rüya'yı değil de bir başkasını sevseydim, hikâyem onunla değil de bir başkasıyla başlasaydı bir şey değişir miydi? Bilmiyorum. Peki ya ben değişir miydim? Bir fikrim yok. Ama biliyorum, bu denli yaşamasaydım başka bir hikâyem olacaktı elbette. Değişen tek şey karakterler olacaktı belki de. Sonuca baktığımda değişen bir şey yok benim için. Bir şekilde yaşayacaktım ve bir şekilde bu ana kadar gelecektim. Bunu ister miydim? Sanmıyorum.

Anladım, farklı şeyleri yaşasan da, farklı hatıralara sahip olsan da sen sen kalmalısın. Hayatının merkezinde sen olmalı, zamanı iyi kullanmalısın. Aksi hâlde elinden kayıp giden hiçbir şey için zamanı geri alamazsın. Onunla uzlaşmalısın.

Şimdi her şeyin bittiği yerdeyim. Söylenilecek pek bir şey yok. Yine olsa yine bu rüyayı yaşamak isterdim. Adını yine Rüya koyardım hikâyemin. Çünkü adını imkânsızdan alıyor bu hikâye, adını ütopyadan alıyor. Beni sevebileceğine hiç ihtimal bile vermediğim bir kadının ismi Rüya. Bu yüzden Rüya. Bu, sadece benim Rüya'm.

Birini karşılıksız sevmek zor. Bir şeyden herhangi bir karşılık alamamak acı. Fakat belki de bu zorluk, bu acı olgunlaştırıyor insanı. Yaşamam dediği şeyleri yaşadıkça tecrübeleniyor insan belki de. Hep ihtimaller... Hep bir ihtimal... İhtimaller dünyası neticede yaşam. Ben de bir ihtimal vermiştim Rüya'ya ama sadece kalbimde. Gerçeğe söylememiştim bunu. Ketum kalmıştı göğsümün odalarında. Ama ihtimal verilmeyen düşüncelerin bile ihtimali ortadan kalkıp gerçek olduğunda insan şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyebiliyor. İçini tarifsiz bir mutluluk sarabiliyor ve zamanla ona da alışabiliyor. Tıpkı bir yapbozun parçaları gibi; sürekli hayat yapbozundan bazı parçalar eksiliyor ve yerine farklı parçalar yerleşerek zamanla tekrardan bir bütün oluşuyor. Bu kez bunun getirdiklerini yaşamaya başlıyor insan. Peki en güçlü taraf kim burada? En baskın taraf kim? Unutulan: zaman...

Zamanın hükmettiği koca bir dünya var. Aslında çok kırılgan zaman. Dokunmaya gelmez; satın almaya, değiştirmeye, geri almaya çalışmak işe yaramaz. Başa saramazsın hiçbir şeyi. Başa saramazsın, bir tekrar daha isteyemezsin zamandan. Bir şans daha isteyemezsin. Zaman andadır, hayat andadır, hikâyen anlıktır.

Vedalardan hoşlanmıyorum demiştim. Ancak hep bir son yazılı zamanın avuçlarında. Zamanın beni tutan ellerinde asılı kaldım öylece. Bilmiyorum, bu hikâye şimdi kimin gözlerinde, kimin ellerinde...

Her şeye rağmen vaktin bir armağanıdır sonlar, vedalar. Fakat yeni bir başlangıcı doğurmuyorsa eğer ne anlamı var? Çünkü bazı başlangıçlar yok oluştur ve bunun sonlardan bir farkı yoktur. Bilmiyorum, emin değilim, bu başlangıç bir yok oluş mu?

Ve her şeye rağmen ne yazık ki hatıralar o kadar güçlü değil. Bir yok oluşun vadettiği başlangıç da olsa hatıralar iki insanı yeniden birbirine kavuşturacak kadar kuvvetli değil. Hayatta anıların, yaşadıkların kadar varsın. Ve geleceği görebildiğin, ona inanabildiğin kadar yaşarsın. Keza yaşayamadıklarınla sınanırsın. Sen, kendi hikâyen için zamanı kalemin sayıp, hak ettiğin bir son yazacak mısın?

- Rüzgâr -

💢

Umarım keyifle ve zevkle okuyabilirsiniz. İyi okumalar ve iyi eğlenceler.

Okumaya başladığınız tarihleri yorumlara bırakır mısınız? Bu sebeple bana ve size güzel bir anı kalsın : )

Tekrardan hoş geldiniz!

Ulaşmak için;
İnstagram: ulas.7
Twitter: ulass_7

ulass_7

"...BU BİR RÜYA HİKÂYESİ..."

RÜYA ( RAFLARDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin