1992 yılı'nın mart ayıydı.Kırlangıç ailesinde tatlı bir heyecan vardı.Evin büyük oğlu Erkan hastaneden gelecek sevinçli haberi bekliyordu.İçi içine sığmıyor evdeki bütün odaları tek tek geziyordu.Babaannesi Nur hanım torunu Erkan'ı bir türlü sakinleştiremiyor, zavallı kadıncağız Erkan'ın peşinde, o nereye giderse arkasında bitiyordu,yorgun bir ifadeyle kırışık yüzünü mendille silip yaramaz torununa seslendi;
''Oğlum,sakin ol yavrum gelecek kardeşin.''
Erkan ışıl ışıl gözlerle babaannesine dönüp neşeyle boynuna atladı,pamuk yanaklarını öpüp sıkıca sardı kollarını;
''Çok heyecanlıyım babaanneciğim,abi oluyorum.Okulda arkadaşlarımın anlattığına göre abi olmak çok güzelmiş.Bebekler mis gibi kokuyormuş.''
Nur hanım sıcak bir ifadeyle torununun ipek gibi yumuşacık saçlarını okyarak yanağına küçük bir öpücük kondurdu;
''hemde öyle güzel kokuyorlar ki.Sende ilk doğduğunda çok güzel kokuyordun.''
''Yaa dedi şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp; Çiçek gibimi?''
''Çiçekten daha güzel oğlum.Dünyanın en güzel çiçeğini verseler bir bebek ve çocuk kadar güzel kokamaz.öyle bir kokudur ki,kokladıkça koklarsın,doyamazsın koklamalara.''
''Bende mi doyamayacağım?''
''Evet canım hele kucağına aldığın zaman asla onu bırakmak istemeyeceksin.Büyüyeceksiniz,oyunlar oynayacaksınız,beraber gülüp beraber ağlayacaksınız.''
''Beraber yaşlanır mıyız?''
''Evet oğlum beraber yaşlanacaksınız.''
Çocuğun gözleri ışıl ışıl oldu,tatlı tatlı gülerek gözlerini kapatıp hayallere daldı;
Kardeşi ve kendisi kocaman adam olmuşlardı hayalinde.Tıpkı babaları gibi büyük birer kahramanlardı.Hayal etti yaşlandıklarını;
ikisinin elinde birer baston,sallanan sandalyelerde bir arkaya bir öne sallanarak oturmuş gün batımını izliyorlardı.
Çalan zilin sesiyle toz bulutu gibi dağıldı hayali.Küçük kalbi güp güp atarken babaannesinden önce koşup kahverengi,cevizden yapılma kapının kulpunu çevirip ardına kadar açtı.Annesi ve babası karşısında kucaklarında anlayamadığı bir şeyle duruyorlardı.Yorgunluktan su mavisi iri gözlerinin altı torba torba olmuş,Gece karası ipek saçları omuzlarına tel tel dökülmüş oğluna bakan songül hanım kucağındaki ile yaklaştı minik oğluna.Annesinin gülünce iki yanağında oluşan gamzelere hep bayılmıştır Erkan.Küçük ellerini annesinin yanaklarına koyup,burnuna minik bir öpücük kondurdu;
''Anneciğim iyimisin?''
''İyiyim yavrum'' dedi İnce,uzun,süt beyaz eliyle yüzünü okşayarak.
"Kardeşimi gösterin hadi çok merak ediyorum."
Songül hanım sabırsız oğlunun bu tatlı hallerine gülerek baktı,kucağındaki büyük şeyi gösterd,
''Burda uyuyor,biraz dinlenelim görürsün."
Nur hanım mutluluktan koyulaşmış olan çim yeşili gözlerini torununa çevirip saçlarını okşayıp gülerek;
"Erkan,güzel torunum annen hele bir dinlensin sana kardeşini gösterir merak etme"dedi.
Erkan babaannesi Nur hanımı dinlemiş, annesine müsade etmişti.Songül hanım odasına çekilip kapıyı kapadıktan sonra Orçun Bey'de içeri girdi;
"Kardeşin senden daha yakışıklı" dedi Erkana gülerek.Her ne kadar oğluyla şakalaşsada incitmişti küçük yüreğini.Çok kırılmıştı babasına,içinde oluşan hisse anlam veremedi,kardeşine öfkelendiğini hissediyordu.Aklına hücum eden sorular yüzünden kıvranıyordu koltukta otururken;
''Gerçekten benden daha mı yakışıklı? ya annemle babam beni sevmeyip onu severlerse?''
Çocukluk işte,Dakikalar,saatler geçtikçe bu düşüncelerde gitti aklından.Kardeşini görmek istiyordu ve sabrı'da sınırdaydı.Songül hanım yatağa yatar yatmaz uyumuştu,uykunun en tatlı kısmında bebeğin ağlamasıyla yataktan sıçrayarak uyanmıştı.Az da olsa uyumanın verdiği enerjiyle daha iyi hissediyordu.Minik bebeğini emzirip altını değiştirdikten sonra beşiğine yatırıp odadan çıktı.başını eğmiş sabırsızlıkla annesinin kendisine seslenmesini bekleyen oğluna baktı gülerek;
"Erkan kardeşini görmek ister misin?."
Erkan Saatlerdir beklediği soruyu sonunda duymuştu,neşeyle koltuktan zıplayıp annesinin ayaklarının dibinde bitti;"evet" diye bağırdı.Orçun bey kardeşlerin ilk karşılaşmasını kaçırmayı istemedi elbette.Hemen telefonu kaptığı gibi arkalarından geldi.Songül Hanım kapıyı ardına kadar açtı.Sırayla Erkan,Orçun Bey ve Nur Hanım girince kapıyı kapatıp beşiğin baş ucuna geçti.Tülü sonuna kadar sıyırıp kenara çekildi;
''İşte kardeşin,senin can paren'' dedi gülerek.
Erkan sessiz ve meraklı bir halde kardeşi'nin beşiğine ilerledi.Kafasını uzatıp dikkatle bakındı beşiğin içine.Masmavi zıbınlarla ve ağzında emzikle yatan kardeşine baktı şaşkınlıkla;
"Aa! anne bu çok küçük ama''dedi hayret dolu bir ifadeyle annesine dönüp.
Songül Hanım masmavi,koca gözleriyle kendisine şaşkınlıkla bakan oğlunun yanına gelip kucağına aldı gülerek;
''Eeee sende böyleydin Erkan" dedi sevgi dolu bir sesle.Babası Orçun bey'de Erkan' kızdırmak için yine aynı sözleri söyledi;
" Nasıl ama Erkan senden yakışıklı değil mi?"
Erkan içinde bir sızı hissetti.Gözleri doldu,sinirle bir bebeğe bir babasına bakıp annesinin kucağında debelenmeye başladı;
''İneceğim!''
Songül Hanım oğlunu indirdikten sonra eşine baktı sertçe.Erkan odadan çıktıktan sonra Orçun beye döndü;
''Neden böyle söyledin?''
Orçun bey şaşkın ve üzgün bir ifadeyle eşine baktı;
''Sadece şaka yaptım.''
''Böyle şaka olurmu hiç? kardeşinin can paresi olduğunu anlatıyoruz ona düşmanı değil.Çocuk psikolojisi bu ya kıskançlık krizine girip kardeşine düşman kesilirse? kaç çocuk kardeşlerini düşman görüyor bilinçsiz anne babaları yüzünden.Lütfen, git ve gönlünü al.''
Kendisine sertçe çıkışan eşinin söyledikleri üzerine başını eğip çıktı odadan.Erkanın odasına girip kapıyı yavaşça araladı.Erkan yorganı kafasına kadar çekmiş sessiz sessiz ağlıyordu.İçi cız etti oğlunun haline.Yavaşça yatağın ucuna oturup,yorganı kaldırdı üzerinden,şefkatle kollarını oğlunun beline sarıp kaldırdı yataktan.Başını göğsüne yaslayıp burnunu saçlarına daldırdı.Kokusunu ciğerlerine doldururken;
''Özür dilerim oğlum,sadece şaka yapmak istedim sana.'' dedi mahcup bir sesle.
Erkan kendini o sıcacık huzurlu kollara bırakıp,büyük ve şefkatli elleri çevirip öptü avuç içlerini.Kendisi küçük ama yüreği kocamandı tıpkı diğer çocuklar gibi.Kendisine bakan babasına yaklaşıp burnundan öptü bütün sevgisiyle;
''Biliyorum babacığım,kızmadım ki.Küsmedimde ama sen üzülme olurmu?''
Gülümser,ilk göz ağrısının alnından öptükten sonra sıkıca sarıldı.Çekilip sevgi dolu bir ifadeyle baktı;
''Beraber uyuyalım mı?''
''Evet babacığım'' dedi neşeyle yatakta zıplayarak.Orçun bey yatağa uzanıp oğlunu kendine çekti.Yorganı üzerlerine çekip sıkıca sarıldı.baba oğul renkli rüyalara selam verdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Paylaşım Hayat
General Fictionİki kardeşin doğumundan başlayan ve sonsuza kadar kopmayan bir bağ. Bu yolda onları bekleyen. Anılar,Olaylar,Maceralarla dolu bir serüven. Sonsuza kadar suren bir dostluğun sembolü.