Her zaman ki gibi Erkan okuldan cıkmış, eve doğru gidiyordu. Öğlenci olduğu için hava karanlıktı. Evlerinin sokağına girer, girmez hızlı gelen bir arabayla karşılaştı. Adam hızlı gittiği için, frene bassa da duramamış, Erkan'a çarpmıştı. Yardım etmek yerine oradan hemen uzaklaştı. Arabanın çarpışıyla savrulan Erkan, yerde kanlar içinde yatıyordu. Onu çöp atmaya çıkarken komşusu Ragıb Bey Farketti. Arabasının anahtarını kapar,kapmaz Erkan'ı arabaya attı.
Hastaneye doğru hızla sürmeye başladı. Elini telefonuna atar,atmaz Arkadaşı Orçun Bey'i aradı. Telaşlı bir şekilde telefonu açan Orçun bey atıldı; "Heh, Ragıb,bende seni arayacakım. Erkan'dan bir haber yok.
Acaba sizde mi?" Ragıb Bey karşılık verdi.
" Hayır bizde değil. Ama benim yanımda. Şimdi sakin ol. Erkan,a araba çarpmış.Kan revan içinde, hastaneye götürüyorum şimdi."
Bu sözleri duyan Orçun Bey'in kafasından kaynar sular dökülmüştü adeta. Vurulmuş'a dönen Orçun Bey, koltuğa yığıldı. Songül Hanım,korku dolu gözlerle;
"Ne oldu Orçun. Oğluma ne oldu."
Yoksa...yoksa oğluma birşey mi oldu? Söylesene. "
Titrek dudaklarıyla cevap verdi Orçun bey.
"Erkan'a araba çarpmış. Hastane'ye götürüyor Ragıb. Bu sözleri duyan Songül Hanım baygınlık geçirdi. Nur hanım hemen müdahele etti. Songül Hanım ayılır,ayılmaz "Hadi ne duruyorsunuz, hastaneye gidelim." Dedi. Tüm aile arabaya atlar, atlamaz hızla hastaneye yol aldı. Bu durumdan Enes'te korkmuştu. Abisini kaybetme korkusuyla hüngür hüngür ağlıyordu. Yarım saat'in sonunda hastahaneye varmışlardı.
Acil'in kapısından giren Orçun Bey'in gözleri Ragıb'ı arıyordu. Ama göremiyordu. Elini telefonuna attı. Ragıb'ı aradı. Ameliyahane'nin önünde olduğunu öğrenince koşarcasına yanına gitti. Songül Hanımlar'da arkasından.***
Saat sabah beş'i gösteriyordu. Hâlâ bir haber yoktu. Ta ki, doktor ameliyathane kapısından çıkana dek.
Hemen Songül Hanım atıldı.
"Doktor Bey oğlumun durumu nasıl?
Ne olur doğruyu söyleyin bana."
Doktor acı bir tebessüm ile cevap verdi.
Tüm mudaheleleri yaptık. Çok kan kaybetmiş. Şuanda komada, yogun bakıma alacağız, gerisi Allah'ın takdiri."
Bu sözleri duyan Songül Hanım'ın gözü yaşlarla doldu. Yere çökerek, kafasını kollarının arasına aldı.
"Allah'ım ne kadar korkunç bir gün bu böyle" diyerek aglamaya başladı. Karısını sakinleştirmeye çalısan Orçun Bey pek de, başarılı olamadı. Enes zaten kendinden geçmiş, Abim, Abim diye ağlıyordu. Nur Hanım'ın durumuda farklı sayılmazdı.***
Günler hastane de geçiyor,umut dolu gözlerle bekliyorlardı. O beklentiler olumlu karşılık vermiş,akşam'a doğru güzel gelişmeler olmuştu. Erkan gözlerini açmıştı. Bu haberi duyan Kırlangıç ailesini, bayram neşesi sarmıştı. Erkan hayata tutunmuş, ailesini bırakmamıştı.
Orçun Bey doktor'a meraklı gözlerle baktı. Titreyen dudakları ile soru sormaya çalıştı.
"Doktor, bey oğlumu görebilirmiyiz?"
"Lütfen, çok uzun olmasın yoğun bir durum atlattı beş-altı dakika görün yeterli."
"Teşşekkürler, doktor bey. Size borcumuzu nasıl oderiz bilemiyorum?."
"Estağfirullah, vazifemiz"
Bu diyaloglardan sonra, Kırlangıç ailesi tuzla buz oldu. Soluğu Erkan' ın odasında aldılar. Kapıyı tıklatıp içeri girdiler. Erkan karşısında ailesini görünce gözleri doldu, ağlamaya basladı. Titrek dudaklarından şu sözcükler doķüldü
"Sizi bir an birdaha göremiyeceğimi sandım. "
Orçun Bey girdi araya
"Öyle şeyler söyleme. Bizi de ağlatacaksın."
"Tamam tamam. Sildim göz yaşlarımı."
"Hah! Şöyle, dik dur sana dik durmak yakışır aslan oğlum."
" Var mı bir ihtiyacın. Söyle, hemen annenle alıp gelelim.
"Yok babacığım, sadece çamaşır getirin yeter."
"Tamam oğlum. Şimdi seni yanlız bırakalım dinlen toparla kendini. "
Songül Hanım'da oğlunun kokusunu içine cekerek oglunu öptü. Hep birlikte istemeye istemeye odadan çıktılar.
Bir gerçek vardı. O da biricik evlatlarının hala sağlıklı olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Paylaşım Hayat
General Fictionİki kardeşin doğumundan başlayan ve sonsuza kadar kopmayan bir bağ. Bu yolda onları bekleyen. Anılar,Olaylar,Maceralarla dolu bir serüven. Sonsuza kadar suren bir dostluğun sembolü.