Who/Lauv, BTS
----
"Our minds have new eyes and visions of you
Girl, I think I need a minute
To figure out what is, what isn't
These choices and voices, they're all in my head
Sometimes you make me feel crazy
Sometimes, I swear I think you hate me like uh
I need a walk, I need a walk, I need to get out of here
'Cause I need to know"----
"Selam, baba."
Sıcak fırından gelen kokuların ve rafları dolduran tatlıların getirdiği sevinçle biraz daha kendine geldi Adrien.
"Marinette'ten haberiniz var mı?"
"Valla yok. Kaç gündür uğramıyor, ben de endişelenmedim desem yalan olur." dedi Marinette'in annesi arkadan.
"Marinette..."
Ailesine ne diyecekti ki? Asıl babası yanında olmadığında ona babalık yapan kayınpederine, kendisine olmayan annesinin sıcaklığını veren kayınvalidesine olanları nasıl anlatacaktı? Yalan mı söyleyecekti?
Daha kendisi karısına ne olduğunu bilmiyordu, ailesine ne diyecekti?
Adrien'ı öylesine giyilmiş kot pantolonu ve çıkarken ne olduğuna bakılmadan sırta atılmış gibi duran deri ceketiyle görmek Dupaing'leri endişelendirmişti. Yağlı olmasına rağmen hala altın sarısı saçları, artık morluğu aşıp siyahlaşmış göz altlarıyla çok... kötü durumdaymış gibi görünüyordu.
"Anladım, oğlum. Sen bizi ararsın sonra." derken kağıt bir keseye kuruvasan dolduruyordu.
"Al, en sevdiğinden taze taze."
"Teşekkür ederim baba, anne."
Buruk bir gülümseme sunduktan sonra çıktı. Ayaklarının onu nereye götürdüğünü fark etmeden kendini André'nin standı önünde buldu. Nehrin üstündeki köprüde yine en sevecen haliyle müşterileri bekliyordu. Uğur Böceği ile onu akumasından kurtardıkları zaman aklına geldi. Ve bu olaydan birkaç gün önceki ilk buluşmaları... O elinden geldiğince beğenilebilir kıldığı sıcak ortam, bir daha hiç ulaşamayacakmış gibi hissettiği gençlik ve içini dolduran mutluluk ile gelen huzur...
André ona her zamanki gibi yaban mersinli ve frambuazlı dondurma verdi. Cüzdanını almamıştı ama pantolonunda bulduğu birkaç euroyla dondurmayı ödedi.
Etraftaki banklardan en tenha köşedekine geçti ve dondurmasını yemeye başladı. Yedikçe anılar da uzun süredir tutmaya çalıştığı gözyaşları da hücum etmeye başlamıştı Adrien'a.
Neden yaptın Mari'm... leydim... gülüşüm...?
Ve her yer erimiş dondurma olmuştu.
***
Kapıyı çalmasına rağmen cevap yoktu. Evde kimse olmadığını hatırladığında somurttu ve anahtarlarını çıkardı. Her şey çok... garipti. Normal bir hayatı hiç olmamıştı, evet. Ama bu farklıydı. Başına gelen bu ani değişime alışamayacaktı. Lakin onun da bir gururu vardı. Belki de Marinette döndüğünde (kesinlikle döneceğini biliyordu) onu hemen kabullenmeyecekti, hemen eskiye dönmeyecekti.
Tek bildiği olanların kendi suçu olmadığıydı. Karısını da suçlamak istemiyordu. Ortada çok başka bir şey vardı.
Aklının basmadığı, ama bir şey yaparsa daha da kötü olacağını düşündüğü bir safhadaydı.
Suçlu kim? Neden böyle oldu, ha?
![](https://img.wattpad.com/cover/210570486-288-k553679.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlantı (Ladynoir) ✔️
Fanfikce𝐉𝐞 𝐭'𝐚𝐢𝐦𝐞 𝐩𝐥𝐮𝐬 𝐪𝐮'𝐡𝐢𝐞𝐫 𝐦𝐚𝐢𝐬 𝐦𝐨𝐢𝐧𝐬 𝐪𝐮𝐞 𝐝𝐞𝐦𝐚𝐢𝐧 ---- "Gülüşüm" 2. Kitap ---- Başlangıç: 19 Mayıs 2020 Bitiş: 25 Temmuz 2020 Ek bölümler bitimi: 11 Ağustos 2020 ---- #5 live (20.05.2020) #60 kahraman (20.05.2020) #61 l...