Can't You See Me?/TXT
----
I’m yours,
You were mine
Secrets of the worldThat eternal promise was like magic
Our Scintilla bloomed underneath the starlight
Now see them burn in fire
Turned into ruins, our memories into ashesTogether together, oh whoa
We forever forever, you know
Our promised something something
You turn your back when the fire is burningCrumbled sandcastle, who’s a liar?
Dancing fire at the end of the world
Can’t you hear it? My voice searching for you
Once again I’m left alone
“Save me”----
Marinette (İki buçuk ay önce)
Ne yapacağım şimdi? Master'ın dediği her şeyi yaptıktan sonra yapabileceğim tek şey beklemek ve beklemek.
Oysa her şeyi bırakmak, böyle bir durumda kalmak ne kadar zor. Kurulan düzenim, içimdeki ufak ışık, hoşlandığım her şey... Uzakta kalmak, geri dönmek isteyip dönememek zor.
Batmış güneşin ardında bıraktığı seyrek bulutlarla süslenmiş pembe gökyüzüne son bir kez baktı uçağın penceresinden. Pembeden mora, mordan maviye sakince renkleri takip etti. Keşke bu anın tadını çıkarabilseydi, belki de telefonunu çıkarıp hızlıca bir fotoğraf çekebilseydi. İçini yiyen tüm endişelerini bir kenara atıp yoluna devam edebilseydi...
İniş aşamasını çoktan tamamlamış uçağı ve tüm vücuduna etki eden basınç değişimini bile fark etmeden uçakta kalan son kişi olarak minik bir gururla hayalet gibi süzüldü.
Kaç saattir uçaktaydı? En son ne zaman uyumuştu? İnince nereye, nasıl gidecekti?
"Güney Kore'ye hoş geldiniz."
Onu selamlayan hostese eğilerek selam verdi ve yabancı topraklara ayağını bastı.
Hem, neden Kore?
Aklına Master Fu'nun son dakikada mesajla yazdığı şeyler geldi:
"Güney Kore'de tanıdık birileri var. Oraya git ve seni karşılarlar. Kalabileceğin bir yer gösterirler ve geri gelene kadarki zamanını orada geçirirsin."
Harika, sadece harika.
Ne bir isim ne de bir adres veren Master'a az da olsa sinirlendikten sonra her şeyi sıkıntısız atlatması için yaptığı onca şey aklına geldi ve yüzüne söyleyemese de içinden Master'dan özür diledi.
Bana hep yardımcı oldun, yanımda durdun. Borcumu sana asla ödeyemem Master. Geri geleceğime, gelebileceğime inanıyorsun.
İnsanların inen yolcuları karşılaması için ayrılan yerde üzerinde "UB/M" yazan kartonu tutan birini gördü.
Yanlarına gittiğinde onlar çoktan kim olduğunu fark etmiş olduklarından onu arabaya geçirdiler.
Master'a indiğinin haberini verdi ve arabanın camından dışarı bakarken düşüncelere daldı.
Ne zaman ortaya çıkacak acaba bizimki? O kötülük geldiğinde gittiğim o yer karanlık ve korkutucu ki... Yani karanlık da değil ki, sadece boş... Keşke hep kalsam kendim olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlantı (Ladynoir) ✔️
Fanfiction𝐉𝐞 𝐭'𝐚𝐢𝐦𝐞 𝐩𝐥𝐮𝐬 𝐪𝐮'𝐡𝐢𝐞𝐫 𝐦𝐚𝐢𝐬 𝐦𝐨𝐢𝐧𝐬 𝐪𝐮𝐞 𝐝𝐞𝐦𝐚𝐢𝐧 ---- "Gülüşüm" 2. Kitap ---- Başlangıç: 19 Mayıs 2020 Bitiş: 25 Temmuz 2020 Ek bölümler bitimi: 11 Ağustos 2020 ---- #5 live (20.05.2020) #60 kahraman (20.05.2020) #61 l...