Bu beni aşkımdan soğutmadı, yaşadığım acıyı asla dindirmedi, zihnimdeki sesleri asla susturmadı. Ardı arkası kesilmeyen ilişkiler girmeye başladı araya. Hiç biri o kadar uzun değil ancak kalbe dokunacak cinstendi. Hayatıma başkaları girdikçe öfkelendim, hayatıma giren benimle konuşan adamlara öfkelendim, onların yerinde aşık olduğum adamın olmasını istedim, aşık olduğum adama öfkelendim, bilendim, ilişkimiz bittiği için içten içe ona suç attım onu suçladım acımı dindirecek o boşluğu hissetmemem için elimden geleni yapmaya başladım.
Halbuki kendimde kazmıştım o mezarı. Aşık olduğum adam ve ben girmedik ama benim öfkemi çıkardığım bütün adamlar girdi.
Zihnimi meşgul etsin diye meşgul edilen başkaları oldu.
Büyük itiraf bu anlattıklarım benim için. Ki zaten amacımda anlatmak.
Canımın acısı içimdeki öfkeyi günbegün arttırdı. Canım yandıkça bende intikam alırcasına başkalarının canını yaktım.
Öfkem nefrete dönüştü sonra . Bunları bana yaşattığı için nefret ettim aşık olduğum adamdan. Bana aşık olduğunu çok net biliyordum. Ona aşık olduğumu biliyordu. İsteseydik olmazdı ayrılık ama gurur isteklerimizin önüne geçti. O kilometrelerce ötede yaşıyor bu kötü hisleri ben kilometrelerce ötede yaşıyorum bu kötü hisleri.
Özlüyorum ama bir yandan da. Gözlerim onu görmek için can atıyor , ellerim elini tutmak için can atıyor.
Hatam acımı yaşarken kendime nefes aldırmamak oldu. Bir onla bir bunla konuşup görüşürken ilgilere hediyelere boğulurken zamanımı boşa harcamam oldu. Beklemem lazımdı.
Dinlenmem gerekiyordu benim, zihnimin içindeki onun susmayan sesini kısmanın bir yolunu bulmak için inzivaya çekilmem gerekiyordu. Yapmadım. Aptalca olana kandım ve başkalarının anlıkta olsa onu unutturduğunu keşfedince bunun üstüne daha çok gitmem beni günbegün yıprattı. Hayatıma bir erkek sokmamam , hayatı akışına bırakmam gerekiyordu bir süre. Öfkem ve nefretim mantığımı devre dışı bıraktı ve üç yıla aşkın süre erkek bolluğu ile yaşadım. İlk kafamı dinleyebildiğim zaman da aşırı yorulduğumu hissettim dinginlik çöktüğünü hissettim, ruhen başka erkeklere çektirdiğim acılar da oldu. Canım yandığı kadar yakmak istedim. O kadar çok üzüldüm ki sonra bende üzmek istedim. Acı da çektirdim üzdüm de yıprattım da. Ardından ruhum acıya karşı doydu. Yeter bu kadar dediğim zaman da ben ne yaptığımı anladım. Düşündüm. Uzun bir süre düşündüm ve başka erkeğin çektiği acıdan üzülmediğimi umursamadığımı anladım. Umursamaz acımaz birine dönüştürmüştüm kendimi. Duygusuz. Kimseye kalıcı gözü ile bakamadım. Herkesin aşık olduğum adam gibi gideceğine inandım. Sevmeyi bıraktım üzüleni umursamadım. İstemeden büründüğüm kişiliği fark ettiğimde onu bir kenara bırakıp devam ettim. Farkındalığına varınca hepsini bıraksan ne fayda?
Sessizlik ve dinginlik çöktü karakterime bu yaptıklarımın farkına varınca. Ders aldım tecrübe oldu. Ders verdim aynı zamanda. Kalbi başkasına ait bir kadının önünde dağ gibi dursalar bile gitmesini engelleyemeyeceklerini, kendilerini sevdiremeyeceklerini göstermiş oldum.
Bunun farkındalığına varmadan önceki sığındığım bahanem ise herkese en başında söylüyordum başkasına aşık olduğumu , hayatıma girenler bunu bile bile yanımda oldu genede ben suçlu sayılıyor muyum? Herkez kendisi istedi bunu ben kimseyi zorlamadım kimsenin peşinden asla koşmadım, peki genede ben suçlu oluyor muyum? Hepsi biliyordu. Her şeyi biliyorlardı.
Bir sonraki bölümün konusunda değişimden ve sizi değiştirmek isteyenleri anlatacağız. konumuz;
Değişime asla!
olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜLENİN ÖTESİNDE
ChickLitAşk - Maddiyat - Başarı - Mutluluk Bir kadının anlatımıyla gerçekleşen bu kitap sizi içine çekecek. Okurken birebir muhattab olduğunuzu hissedeceksiniz. Bu bir roman, bilim kurgu kitabı değil. Tecrübe edinilen bilgilere göre düzenlendi. Konudan konu...