Aşağıya John Salvatore'u bırakıyorum. Ara ara fragman niyetine böyle editeri bırakacağım. Bölüm +18 o yüzden atlayabilirsiniz ama ben o kısım gelemeden önce uyarı vereceğim isteyen okumayabilir.
Ve lütfen yorum yapın yoksa yeni bölüm gelmeyecek.
Medyadaki şarkıyı dinlemenizi ve onla okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Bölüm Şarkısı: Bruno Mars - Locked Out of Heaven
John son toprağı da Joe'nun üstüne attı ve küreği yana doğru fırlattı. Arabadan onun babasını ve Joe'yu gömüşünü izliyordum ve ona yardım etmeme izin vermemişti. Tüm gerekli eşyalarımızı 2 büyük bavulu sığdırmıştık ve yanımıza evimizdeki tüm değerli mücevherleri ve paraları almıştık. Tek yapmamız gereken bu şehirden defolup gitmekti. John alnındaki teri elinin tersiyle silip şoför koltuğuna geçti.
"O küreği orada mı bırakacaksın? Üzerinde parmak izlerin var."
"Güzelim iki gün içerisinde anne ve babamı kaybettim üstüne Joe'yu öldürdün. Sence şerif bu üç kişinin ortalıktan kaybolduktan sonra bizimde aniden tatile çıkmamız hakkında ne düşünecek? Birkaç güne kalmaz zaten herkes öğrenecek o kürek bence pek bir şey değiştirmez."
Omuz silkip yola döndüm. Tuhaf bir şekilde hiç vicdan azabı duymuyordum. Aksine yapmasaydım John hapsi boylayacaktı diye vicdan azabı duyabilirdim. Yaptığım şey beni üzmek yerine mutlu bile etti diyebilirdim. John arabayı çalıştırırken yana dönüp kafamı cama dayamış beni izledi.
"Teşekkür ederim güzelim."
"Ne için?"
"Beni asla yüz üstü bırakmadığın için." dedi ve yanda duran elimi kavrayıp dudaklarına götürdü. Gülümseyerek doğruldum ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
"Nereye gideceğiz bir fikrin var mı peki?"
Direksiyonu daha iyi kullanmak için elimi bırakırken mırıldandı.
"New Orleans. Girişinde sınıra yakın bir otel varmış. Olayların şokunu atlatana kadar biraz orada kalalım diyorum. Sanada uyar mı?"
"Şu an bu araba cehenneme de gidiyor olsa içinde sen varsan benim için sorun yok."
Ah kesinlikle körü körüne aşık olmak benim sonum olacaktı ama kalbime asla laf geçiremiyordum. İkimizinde biribirimizi bu kadar sevmesi tehlikeliydi. Birbirimiz için yapabileceklerimizin sınırı yoktu. Ve bu işleri dahada tehlikeli kılıyordu.
*******************************
John geldiğimiz minik otelin sahibine bir miktar para ödedikten sonra bavulları alıp odaya geçtik. İki elide bavvuler ve çantam yüzünden dolu olduğu için cebindeki kartı alıp üzerinde 101 yazan kapıyı açtım. John girer girmez bavulları kenara bırakırken kafası karışık gözüküyordu.
"Otel oldukça küçük ve toplasan maksimum 50 oda bile yoktur. Neden kapıda 101 yazıyor."
Omuz silkerek üzerimdeki ceketi yatağa bıraktım ve yanına gidip yaramaz bir çocuk gibi sırıttım.
"Orası bizi ilgilendirmez sevgilim. Madem buraya rahatlamak ve kafa dinlemek için geldik zamanımızı boşa harcamayalım değil mi?"
Kaslı göğsünde dolaşan ellerimi yarım ağız gülümseyrek izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Criminal (+18)
Mystery / Thriller"O her sabah uyanıp ayaklarını yere bastığında Şeytan'ın 'Kahretsin! O uyandı' dediği kadın."