İREM'DEN...
Bora ile gidebildiğimiz kadar gittik. Ayaklarımız bizi uçuruma getirdi. Yükseklik korkum olduğu için fazla yaklaşamadım. Ama bu korku mu Bora'ya söylemem. Benimle dalga geçer, bir de utanırım. Bora korkmadan daha da yaklaşıyor ben ise geri geri adım atıyorum. "Bora!" "Efendim?" "Hadi gel fazla gidiyorsun. Düşebilirsin!" "Korkma! Ben seni tutarım. Yanım da güvendesin! Hadi gel!" Biraz durup düşündükten sonra yavaş adımlarla yanına ilerledim. Yere baktığım da yüksekliğinden korkup geriye geriye adımlar attım. "Sen yüksekten mi korkuyorsun?" "B-biraz" "güven bana, seni tutacağım." Bora'ya güvenip yanına gittim. Tekrar yüksekliğe baktım ve başım döndü. Ayağım burkuldu o anlık korkuyla aptal gibi Bora'yı ittim hem de beni tutarken...
Her şey çok hızlı oldu. Yüzüme vuran sert rüzgâr ile yere doğru düşüyorum.
Ve işte o an su ile birleştiğim an.
Yüzmeyi bilmediğim için çırpınıp durdum. Gözlerimi açıp etrafa baktım, çok korkuyorum, biri beni kurtarsın. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor. Ölmek istemiyorum!
Elimi uzatıp birinin beni kurtarmasını bekliyorum. Gözlerimi kapatmadan önce son kez açtığım da birisinin elim den tutup kendisine çektiğiydi. Ardından derin bir karanlık ve bilinmezlik...BORA'DAN...
"Sen yüksekten mi korkuyorsun?" "B-biraz" "güven bana, seni tutacağım." İrem'i tutabilirim. Bana güvenebilir. Gelmesini bekledim, ve işte geldi. Bana güveniyor, korkma İrem seni hiç bırakmayacağım. Yüzüme güvendiğine dair bir gülümseme bırakıp yavaş adımlarla elini uzattı. Sevinçle elini sıkıca tuttum, yanıma geldiğinde manzaraya doğru baktık. Yerinde kıpırdamaya başladı. ''İyi misin?'' diye sordum. Kafasını 'iyiyim' der gibi salladı. Çırpınışı arttı. İkimiz de yerimizde kıpırdanmaya başladık. Ayaklarım taşların arasındaki boşluğa girdikçe dengemi zor korudum. İrem'in gözleri bir yere bakıyor bir de ayaklarına. '' Sakin ol.'' diye çıkıştım. Nefes alış verişi hızlanmaya başladı. Panik atak geçirebileceğini hissettiğim için onu oradan çekmek istedim. Bir adım geri atıp kendime yavaşça çekmek istedim. Gözlerime korkuyla baktı. Dengemi sağlayıp hızla yanına koştum, ama yetişemedim, uçurumdan aşağı düştü. ''İreeem!'' ne yapacağımı bir an şaşırıp istemsiz Kıvanç'ı aradım. ''İ-İrem, uçurumdan düştü! Peşinden atlayacağım..'' Neden aradım bilmiyorum, benim yüzümden ölme telaşına kapıldım. Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim, vakit kaybetmeden ardından atladım. Elini tutup yukarı çektim. Hafif hafif tokatlıyorum. "İrem! Kendine gel! Aç gözlerini!" Allah kahretmesin! Açmıyor! Hemen kıyıya doğru yüzdüm... Kalp masajı yaptım, suni teneffüs yaptım, olmuyor! "Hadi!" Kalbine çok sert olmayacak şekil de yumruk attım, gözlerini açtı bayılmadan önce ağzın dan çıkan tek isim "Bora!" ydı. Benim ismimi söyledi, mutluluk dolu gözlerle yüzünü ellerimin arasına aldım. "Tamam, ben buradayım İrem...seni hiç bırakmayacağım! Asla!"