0.7

357 36 24
                                    

Hello aşkolar! Nasıl gidiyor karantina günleri? Pf şaka maka ağlanacak halimize gülüyoruz, salak mıyız neyiz? Umarım çabucak biter bu durum🙁

Neyse hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum. Anartekin'in ciddi ciddi geri döndüğünü artık hepimiz anladık diye düşünüyorum. Bence bunda Enes'in Mervan'la barışmasının rolü büyük. Teşekkürler Mervan, seni seviyoruz.

Yanlız bence bütün her şeyin sorumlusu o Sunay denilen şam şeytanı. Kızı gerçekten seviyordum ama yaptıklarını duyunca günahımı bile vermeyeceğime karar verdim. Neyse hala ara sıra YouTube'da videolarını izleyip andaval andaval gülüyorum fkdşcmslmdls

Hadi çok boş yaptım buyrun bölümeeeğ!

Yere çökmüş sırtını bir ağaca yaslamıştı Baturay. Gözleri acıyordu. Her klişenin aksine havada ılık bir bahar rüzgarı vardı. Baturay'ın saçlarını uçuşturuyordu. Gözlerini kapattı. Hiçbir şey olmamış gibi iyi hissetmeye çalıştı. Fakat sonra uzaktan gelen çığlıklarla araladı yeşillerini. Kalbi acıyla hızlanırken burnunun direği sızladı.

Öteden Berk, Enes ve daha gözlerinin seçemediği bir sürü kişinin omzunda, üstünde siyah Beşiktaş forması olan bir tabut getiriliyordu. Mervan'ın tabutu. Aceleyle kalktı oturduğu yerden. En önde tanımadığı birinin tuttuğu çerçeveyi aldı eline. Kırmızı yanakları ve gülen gözleriyle sanki hiç gitmemiş gibi sevecen bakıyordu Mervan ona. Aslında buz gibi soğuktu bakışları.

Çerçeve elinde yürümeye başladı oda gruba katılarak.

Mervan.
Nolur çık bir yerden. Ölmedim de, hiç gitmedim de. Yalvarırım. Acına dayanamayacağım çünkü. Nolur kardeşim...

Yeşil gözlerinden yaşlar birbir intihar ederken çerçeveye sarıldı sıkıca. Arkasını döndüğünde başka bir tabutun da o tarafa geldiğini farketti. Sunay.

"Ben bu çocukla evlenmeden hiçbir yere gitmem!" derdi hep Mervan için. Şimdi ikisi de aynı yere gidiyordu. Ne kadar da şanslılardı!

Yanyana açılmış iki çukura yaklaştıklarında Baturay'ın hıçkırıkları daha da şiddetlendi. Onları sarılırken gördüğünde hep dalga geçer, belaltı espri yapardı Baturay. Mervan gülse de Sunay çok kızardı buna. Şimdi sonsuza kadar sarılarak uyuyacaklardı.

Tabutlar yavaşça yere bırakıldığında omzunda bir el hissetti.

"Baturay."

Elin sahibi Enes'ti. Baturay onun ela gözlerini görünce dayanamadı ve ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Öyle şiddetli ağlıyordu ki, sanki kocaman iki el onu omuzlarından tutmuşta sarsıyordu. Enes sarsılmasını engellemek için daha da sıktı onu.

"Tamam, Batu. Tamam lütfen yapma!"

Titreyen sesinden onun da ağladığı anlaşılıyordu.

"Enes nasıl dayanacağım? Kardeşimin acısına nasıl dayanacağım?"

"Dayanacağız Batu, ben yanındayım nolur yapma!"

Mervan'ın bedeni Sunay'ınkinin yanına indirildiğinde Baturay kardeşine son kez bakabilmek için hemen çukura atladı. Kefenin düğümünü çözmesi için uzatılan bıçağı titreyen elleriyle aldığında güçlü durmaya çalışıyordu. Hayır, diğerleri umrunda değildi. Mervan onu ağlarken görse dalga geçerdi çünkü.

Çukurdan çıkıp orta yaşlı bir adamın elinden aldığı kürekle ilk toprağı attı kardeşinin üstüne.

"Evet arkadaşlar bugün konuğum Göturay..."

Bir kürek daha.

"Malturay..."

Bir kürek daha.

"Buugüüüün,
Yaaaarııın..."

Her kürekte bir anılarını daha gömüyordu toprağa. Elindeki kürek Vales tarafından alındığında olduğu yere çöktü Baturay.

Muhammet hastanedeydi. O gün karakolda Mervan'ın ölüm haberini aldığından beri sakinleştiricilerle durdurulabiliyordu. Bağırıp çağırıyor, kendine zarar veriyordu. Kimse anlamıyorudu neden böyle yaptığını.

Ama Baturay anlıyordu. Hastanede onu ziyaret ettiğinde söylediği şeylerle beyninden vurulmuştu.

2 gün önce

Baturay iğrenç dezenfektan kokusunun midesini bulandırmasını aldırmadan sessiz hastane koridorlarında yürüyordu. Gözleri şişmişti ve başı zonkluyordu. Bir kardeşini daha kaybetme korkusu benliğine işlemişti Muhammet karakolda çıldırdığından beri.

Kapının önünde durduğunda içeriden hıçkırık sesleri geliyordu. Sıkıca yumdu gözlerini, ve kapıyı usulca açtı.

"Mamiş..."

Gülümsemeye çalıştı.

"B-Baturay?"

Muhammet hızlıca yatağından doğruldu ve koşarak Baturay'a sarıldı.

"Gitti!"

diye bağırdı.

"Gitti, gitti, gitti..."

"Tamam, tamam kardeşim gel. Ben burdayım. Muhammet, bak ben burdayım! Hadi gel."

Usulca yatağına götürdü onu.

"Söyleyemedim."

Baturay anlamaz bakışlarını yüzüne çevirdi.

"Bilmeden öldü."

"Neyi?"

Kırmızı gözlerini Batu'nun yüzüne dikti Muhammet.

"Aşıktım ona."

Baturay'ın bedenin ufak çaplı bir şok dalgası kaplerken Muahmmet yeniden ağlamaya başladı.

"Kendimi bildim bileli! Canımı bile verecek kadar çok seviyordum onu! Bir kere duysaydım bena aşık olduğunu, bir kere öpseydim..."

Başını kollarının arasına aldı.

"Bir kere..."

Baturay öyle üzülmüştü ki, hatta korkmuştu bu kadar üzüntüden ölür müyüm diye.

"Söyleyemedim Baturay. Söyleyemedim."

Baturay kollarını ona doladığında güç almak istercesine ona tutundu Muhammet.

"Artık biliyor Mami." dedi gözyaşlarının arasından gülümsemeye çalışarak. Sonra bakışlarını yukarı çevirdi.

"Biliyorsun dimi Mervan?"

Allah'ım, kalbi güzel anartekin shipperlarına fake atıp dramatik bir MerMi sahnesi yazdığım için beni affet. Amin.

Di Aslında/ Anartekin (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin