Baturay gruptakileri 3.kez yendiğinde gurup itiraz ederek gitmek için hazırlandı.
"Sen varya sen!" dedi Muhammet.
"Az orospu değilsin!"
"Niye be?"
"Oğlum, dedem miydi "Ben zula sevmem!" diyen? Ağzımıza sıçmadığın kaldı bi!"
Baturay kötü adam kahkahası atarken ceketini üstüne geçirdi. Herkes yavaşça dışarı çıktı.
"Mervan, gelmiyor musun sen?"
Baturay bilgisayar da hala zula oynayan Mervan'a baktı.
"Yok kanka Sunay'ı bekliyorum ben. Gidin siz. Sağol geldiğin için."
Mervan kalkıp Batu'ya sarıldı.
"İyiki varsın."
"Sende iyiki varsın. Tebrik ederim. Enes'i bile geçtiğine inanamıyorum."
Mervan ufakça sırıtıp dans ederken Baturay onun saçlarını karıştırdı.
"Seni seviyorum Baturay."
"Bende seni seviyorum Kelvan."
"Piç!"
Baturay koşarak salondan çıktı. Bir yandan da kötü adam kahkahsını atıyordu.
Onlar kaldırıma dizilmiş yürürken Vales hafifçe Baturay'ın yanına yaklaştı.
"Batuş, Batuş, Batuş!"
"Hı?"
"Çok pis sıçışlardasın canım arkadaşım."
"Niye be?"
Vales kaşlarıyla arkalarında ellerini cebine sokmuş suratı yerçekimine yenik düşmüş Enes'i gösterdi.
"Salonda sizi konuşurken duydu."
Baturay telaşla gözlerini kapattı.
"Mervan'ı tebrik ederken duydu..."
"Aynen. Ve sen bok içindesin şuan. Çok merak ediyorum nasıl alacaksın gönlünü?"
"Bilsem keşke."
"Çocuklar!"
İkisi aynı anda Enes'e döndüler.
"Siz taksiyle gidin beni annemler alacak. Yakınlarmış buraya. Yarın okulda görüşürüz."
"Görüşürüz."
"Baaaayy!"
"Götünü kolla!"
Baturay, son cümleyi kuran Muhammet'in kafasına yapıştırdı bitane. O kıkırdarken Enes çoktan köşeyi dönmüştü. Sıkıntılı bir nefes verdi Baturay. Bugün hiç güzel şeyler olmuyordu.
Eve geldiğinde direkt odasına gidip yatağına uzandı. Enes bugün onu fazlasıyla yanlış anlamıştı. Nasıl edipte gönlünü kazanacağını bilmiyordu. Oflayarak telefonunu eline alıp Enes'i aradı. Fakat telefonu kapalıydı. Ya da Baturay'ı engellemişti.
"Saçmalama Batu niye böyle bir şey yapsın? Şarjı bitmiştir." diyerek kendini telkin etti.
"Sabah okulda konuşurum artık ne yapalım."
İyice gömüldü yastıklarına, yorganını kafasına çekti. Çok sürmeden bedeni uykuya teslim oldu.
Gece 4-5 civarlarında telefonunun sesiyle uyandı. Bilmediği bir numara arıyordu. Uykusunu biraz olsun dağıtıp telefonun açma tuşunu kaydırdı.
"Alo?"
"Baturay Anar?"
"Buyurun benim."
"Üsküdar emniyet şubesinden bekleniyorsunuz. Acil."
Baturay ne olduğunu anlamadan hemen fırladı yataktan. Üstünü değiştirmeye tenezzül bile etmeden çıktı evden. Karakola geldiğinde Vales, Orkun, Berkcan, Yusuf... Kısacası dün partide olan herkes. Ordaydı. Enes ve Muhammet hariç.
"Noluyor?" diye bir soru attı ortaya Baturay onları ararken.
"Bilmiyoruz ki." diye atladı Meryem.
Vales'in yanındaki boş koltuğa geçip onlar gibi beklemeye başladı. Korkmadan edemiyordu. Yanlarına yaklaşan polis memuru eliyle ayağa kalkmamalarını işaret ederek masasına oturdu.
"Dün parti yaptığınız mekan gece 12-1 gibi kundaklandı çocuklar."
"Nasıl yani? Kim niye yapsın ki." diye itiraz etti Orkun."
Polis bilmediğini belli eden bir yüz ifadesi takındı. O sırda Muhammet girdi içeriye. Birkaç saniye onlara baktı şaşkınca ve Baturay'ın yanına oturdu.
"Noluyor?"
"Dün parti yaptığımız mekan kundaklanmış."
Polis boğazını temizleyip önündeki kağıtları karıştırmaya başladı.
"İşin üzücü yanı. Kapılar kilitlenmiş ve-"
"Mervan!" diye bağırdı Baturay.
"Mervan ve Sunay oradaydı!"
Guruptaki herkesten bir ses çıkarken polis memuru devam etti.
"Evet çocuklar maalesef arkadaşlarınız içerideymiş. Yapan her kimse kapıları da kilitlemiş. Onlar da oradan çıkamayınca aşırı derecede karbondioksitten etkilenmişler. Yaklaşık 2 saat."
Meryem elini ağzına götürürken Orkun ellerini onun omzuna koydu.
"Arkadaşlarınızı kaybettik çocuklar."
Kızlardan bir çığlık koparken Muhammet Baturay'a tutundu. Vales nefes alamıyormuş gibi olunca Baturay onu da tutmak zorunda kaldı. İki arkadaşına sarılmış bir şekilde düşürdü gözünden ilk damlayı.
Mervan'la ilk tanıştıkları günden bugüne bütün anıları geçmeye başladı gözünün önünden. Herbir anları...
"Cesetler yandığı için çok tanınacak halde değil. Ama aileleri burada olmadığı için teşhis için bir kız bir erkeğe ihtiyacımız var."
"Ben gelirim." dedi Duygu ağlamasını zaptetmeye çalışırken.
"Be-ben."
Baturay'da polisin peşine takıldığında titryordu. En yakın arkadşını son kez görecekti. Ve onu o halde görmek istediğinden emin değildi. O sırada karakolun kapısından giren Enes'i gördü. Gözlerinde anlamazlık vardı. Umursayamadı Baturay o an. Polisi takip etmeye devam etti.
İlk önce Duygu girdi içeriye. Bir kaç dakika sonra içeriden bir çığlık koparken yanan kızın Sunay olduğu belli olmuştu. Baturay'ın yeşil gözlerinden yaşlar bir bir intihar ederken yumruğunu sıktı.
Duygu içeriden çıktığında kadın bir polisin desteğiyle ayakta durabiliyordu. Baturay onu tutup oradaki koltuklardan birine oturttu.
"Sunay..." dedi güçlükle.
"O, Baturay. O!"
Hıçkırırken Baturay'ın uzattığı peçeteyi aldı.
"Sizi alabilirim beyefendi."
Baturay sertçe yutkundu ve yavaşça kalktı oturduğu yerden. Kapıdan içeriye girdiğinde ayaklarının gücü kesilir gibi oldu. Beyaz bir örtüyle örtülmüş bir beden. Mervan'ın bedeni. Dostunun bedeni... Dostunun cansız bedeni....
Polis yavaşça örtüyü çekti üstünden. Baturay tutamadı kendini. Hıçkırarak ağlamaya başladı.
Sol kolu ve boynunun bir kısmı feci halde yanmıştı. Daha birkaç ay önce "Kelvan" diye dalga geçmelerine sebebiyet veren dalgalı saçlarının bir kısmı da...
Allah'ım, nasıl dayanacağım ben bu acıya?
Her vote yazara bir azına sıçim senin demek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Di Aslında/ Anartekin (TAMAMLANDI)
Fiksi Penggemar"Sen... Bana, aşık mısın?" "Sana değil, her zerrene..."