Bölüm 3. "Kabul etmek"

48 22 6
                                    

  
   Merhaba arkadaşlar. Bu gün üçüncü bölümümü yayınlayacağım ve bölümleri yazarken çok zorlanıyorum çünki telefonla yazıyorum. Bu yüzen hatalarım için şimdiden her kesten özür dilerim. 🙏

O mekandan nasıl ayrıldığımı, annemle nasıl konuştuğumu hatırlamıyorum bile. Babama bir şey olması ihtimalini düşünmek bile istemiyorum. Hastaneye erken vara bilmek için taksiye bindim ve tüm yolu ağladım. Şu an hissettiğim acıyı, korkuyu tarif edemem. O kadar acizdim ki, çaresizliği her zerremde hissediyordum.

Niyehet hastaneye vara bilmiştim. Hastaneye girer girmez asansöre doğru koştum. Düğmeye bastım ve beklemeye başladım. Allah kahretsin asansör bir türlü gelmiyordu. Hemen merdivene doğru koştum ve yukarıya çıkmaya başladım. Babamı yoğun bakıma almışlardı benim oraya gitmem lazımdı.

Koridorda birbirine sarılarak ağlayan Kenanla annemi görmemle onların yanına gittim. Gerçekten mahvolmuşlardı. Aklıma hemen kötü şeyler geldi. Allahım ne olursun düşündüğüm şey olmasın.

"Anne ne oldu? Babam iyi mi? Kötü bir şey yok değilmi?" Annemin ağızından iyi bir şey duymak için her şeyimi dere bilirdim.

"Bilmiyoruz kızım. Yoğun bakımda. Bizi de içeriye almıyorlar. Kaldık burda."

"Abla çok korkuyorum. Ya babama bir şey olursa. Ne yaparız biz? Haber veren de yok. Merakdan ölücez burda." Kenan çok gergindi. Gözleri kızarmıştı belli ki o da ağlamış.

"Öyle bir şey olmayacak ablacım. Babam iyileşecek. Umudu kesmek yok. Her şey güzel olucak." Ben de anneme sarıldım ve ağlamaya başladık. Bu sırada yoğun bakımın kapıları açıldı ve babamın doktoru dışarı çıktı.

"Doktor bey Salih iyi mi? Ne olursunuz doğruyu söyleyin." Annem yalvarır gibi konuştu doktorla. Doktorun yüzünden belliydi iyi bir şey söyleyemeyeceği.

"Şu an durumu stabil Meryem hanım. Ama çok kısa zamanda ameliyat olmazsa durumu daha da kötüleşecek. Böbrekleri artık tamamen fonksiyonunu kaybetmiş. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Ama yarına kadar ameliyat olmazsa malesef..." Hemen dokturun lafını kestim.

"Öyle bir şey olmayacak doktor bey. Biz o parayı bulucaz. Babam iyileşecek. Size de çok teşekkür ederiz. İyi günler."

"İyi günler." Doktor başını salayarak yanımızdan ayrıldı.

"Anne merak etmeyin. Bulucam ben o parayı. Siz burada bekleyin ben gelicem." Tam yanlarından ayrılacaktım ki Kenan kolumdan yakaladı.

"Nasıl bulacaksın Ayperi? Aklında bir şey varmı?"

"Merak etme Kenan bulucam." Kenanın yanaklarını avuçlarımın içine aldım ve öptüm. O da bana sarıldı. Kardeşimi çok seviyorum. Ben ailemi çok seviyorum. Onların birine bir şey olursa ölürüm ben. Kenandan ayrıldım ve hastaneden çıktım.

Hastanenin çıkışındaki taksiye bindim ve "Inee" şirketine gitmesine söyledim. O adamdan başka çarem yoktu yoksa o kadar parayı nasıl bula bilirdim ki? Kendimi düşünemem düşünmem gereken hasta bir babam vardı. Benden haber bekleyen kardeşim ve annem vardı. Bencil olmanın sırası değildi. Doğru o adamı tanımıyorum başıma neler geleceğini bilmiyorum ama olsun önemli olan babamın iyileşmesi. Düşünmemem lazımdı yoksa her an vazgeçe bilirdim. Şimdi gidip o parayı alıcam ve babamı kurtaracam gerisi önemli değil. Yanaklarımdan süzülen yaşlara engel olamıyordum. Elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyor. Taksicinin garip gözlerle bana baktığını gördüyümde çantamdan mendil çıkardım ve göz yaşlarımı sildim. O adamın beni böyle görmemesi lazımdı. Onun karşısında zayıf, aciz, çaresiz durmak istemiyordum.

AYPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin