Merhaba arkadaşlar. Yeni bölümü yayınlamam biraz zaman aldı. Bunun için sizden özür dilerim. Ama çok uzun ve yazarken çok eylendiğim bir bölüm oldu. Beğenen ve yorum yapan her kese şimdiden teşekkür ederim. 🙏Fotoğraf Ayperinin nikah elbisesi.
Her şey çok hızlı gelişti. Ayazla son görüşmemin üzerinden tam üç gün geçdi ama bu süre zarfında hiç görüşmedik ya da konuşmadık. Babam hastaneden taburcu olmuştu Allahıma çok şükür tüm dualarımız kabul oldu. Her şey yolunda gidiyordu. Babam artık evimizde, ailemizin başındaydı, Kenanla aramız düzelmişti zaten Kenan hiç kinci biri değil. O çabuk sinirlenen biri olsa da aynı zamanda yapıcı bir tarafı da var. Annem her gün bana Ayazla ilgili bir şeyler soruyor sanki verdiğim cevaplarla bir kanıya varıcak gibi.
Eskisi gibiyiz, dördümüz bir arada ama bir yanım hep eksik. Bir türlü mutlu olamıyorum sanki en sevdiği oyuncağı elinden alınmış çocuk gibiyim. Ayazı çok düşünüyorum sonra kendime kızıyorum. Ailemden ayrılma fikri beni çok üzüyor aynı zamanda hiç tanımadığım biriyle hiç tanımadığım bir ülkeye gidecektim. Her gece kabuslarla uyanıyorum sonra da oturup sabaha kadar beynimde senaryolar kuruyorum. Korkularıma yenik düşemem benim Ayaza borcum var, onunla bir anlaşmam var.
"Ayperi annem sabahdan sana sesleniyor duymuyor musun?" Kenanın omuzuma dokunmasıyla kendime geldim. Yine dalıp gitmiştim. Güya mutfağa çayları tazelemeye gelmiştim ama düşüncelerim her zamanki gibi beni ele geçirmiş.
"Dalmışım Kenan. Ne diyor ki annem?" Bu durumumu evdekilere yansıtmamaya çalışıyorum. Onların yanında gülüyorum, mutluymuşum gibi davranıyorum.
"Hiç, seni bekliyoruz. Gel de kahvaltımızı yapalım. Hem babam seninle konuşucakmış." Ne konuşacaktı acaba?
"Tamam. Gidelim." Yüzüme her zamanki sahte gülüşümü ekledim ve salona gittik. Kesinlikle anlamamaları lazım yoksa babam bu duruma asla onay vermez.
Her kesin çayını verdikten sonra masaya oturdum ve kahvaltıma devam ettim. Hiç kahvaltı yapmak istemiyorum oysa eski ben olsaydı şu an masada hiç kimseye sucuklu yumurtayı bırakmazdı ama şimdi sadece çok şekerli çayımı yudumluyorum.
"Ayperi kızım neden yemek yemiyorsun? Yoksa hasta mısın yavrum?"
"Hayır anne hasta değilim. Sıcaktandır. Bu aralar böyle bunalıyorum."
"Olsun kızım ama sen yine de kendini zorla yemek yemezsen zayıflarsın yavrum zaten kuş kadarsın." Annem yemek konusuda çok takıntıkı. Bir yerin ağrıdığı zaman hemen yemek yemiyorsun ondan oluyor diyor.
"Tamam annecim. Merak etme sen." Zorla da olsa ağzıma bir şeyler tıkıştırdım.
"Ayperi kızım Ayaz oğlumla konuştum az önce. Nikahla ilğili konuşmanız için benden izin aldı birazdan seni almaya gelicek." Yemek boğazıma takıldı. Bu adam benimle konuşmak için niye babamdan izin alıyor? Birazdan beni almaya gelicek ama ben bunu babamdan öğreniyorum. Gerçekten Ayaz çok değişik adam, onu anlamakta güçlük çekiyorum.
"Tamam baba. İzninizle ben hazırlanayım." Çayımdan bir yudum daha alıp sofradan kalktım.
"Hayır Ayperi izin vermiyorum. Otur yemeğini bitir." Annem gözlerinden alevler çıkıyordu.
"Anne yedim gerçekten daha fazla gitmiyor. Ben kaçdım, seni seviyorum." Koşa koşa annemin odasına geldim. Koşa koşa dediysem zaten iki adımda bitmişti yol.