Seokjin elindeki tepsiyle salona doğru ilerler, tepsiyi salondaki masaya bırakır ve yerine oturur.
"Kaç yaşındasın?"
"23. Sen?"
"25 yaşındayım."
"Buraya neden taşındın hyung?"
"Ah, bana hyung demene gerek yok Yoongi, sadece Seokjin de. Aramızda çok bi yaş farkı yok."
"Peki, Seokjin."
"Buraya taşınmamın sebebi eski oturduğum yerdeki komşularımdı. Benim minik köpeğimi istemiyorlardı. Halbuki hiçbir şey yapmıyor, çok sevecen bir köpektir. Ben de onlarla tartıştım birkaç kere. Ama sonunda pes edip evden çıktım. O evi satıp burayı aldım. Ve sanırım buradaki komşular kötü değil. Sana bakılacak olursa."
Gülümser ve konuşmasına devam eder,
"Hayvanları seviyorsan köpeğimi buraya getirebilirim, ister misin?"
"Buradaki komşular biraz daha sevecendir. Hayvanlar konusunda sıkıntıları yoktur ama gürültüyü pek sevmezler, o kadar. Ve hayvanları çok severim, getirebilirsin tabii ki. Benim de evde bir köpeğim var zaten."
"Ah, ne kadar güzel. İyi anlaşacağız gibi gözüküyor Yoongi. Bekle ben onu getireyim."
Yoongi Seokjin'e arkasından bakıp gülümserken, Seokjin koşar adımlarla yukarıya çıkıp minik köpeğini alır ve aşağı iner.
"İşte buradaa! Ya sen beni mi özledin, beni mi özledin benim minik bebeğiim."
Seokjin köpeğini bir anne gibi severken, Yoongi de onlara gülmekle meşguldü. Seokjin'in çok sevecen biri olduğunu anlamıştı. Ve iyi birisine benziyordu.
"Bak bu Yoongi hyung, hadi gidip ona selam ver!"
Küçük köpek Seokjin'in onu yere bırakmasıyla birlikte Yoongi'ye doğru koşar ve Yoongi'nin kucağına atlar.
Yoongi onu severken bir yandan da Seokjin'le konuşur.
"Ne kadar tatlı bir şey bu böyle, adı ne?"
"İsmi Fenty. E tabii ki tatlı olacak benim köpeğim sonuçta."
"Fenty'nin tatlı olduğundan eminim ama senin için aymı şeyleri söyleyemeyeceğim."
Gülmeye başlayan Yoongi'ye bakıp tam elindeki bardağın sonunda kalmış suyu ona atacakken kapı çalar.
"Sanırım Taehyung geldi."
"Olabilir, bakalım Min Yoongi evine kavuşabilecek mi?"
Seokjin koltuktan kalkıp kapıya doğru yönelir, ve kapıyı açar.
Kapıyı açan yüzle karşılaştığı gibi şoka uğrayan Taehyung'un dili tutulur. Ve Seokjin'e ağzı açık bir şekilde bakmaya başlar. Çok şaşırmıştır çünkü bu çocuk onu kafede tsm düşecekken belinden tutan çocuktur.
"Taehyung sen olmalısın sanırım, hadi içeri geç."
Yoongi koltukta arkasını dönüp kapıya bakar.
"Taehyung hadi girsene içeriye."
Taehyung sonunda kendine gelip içeriye geçerken hâlâ denk gelen şeye şaşırmakla meşguldü. Ne yani, en yakın arkadaşının yeni komşusu onu kafede düşmekten kurtaran ve Taehyung'un aklını o an başından alan çocuk muydu? Hâlâ inanamıyordu.
"Taehyung neden daldın gittin öyle, iyi misin?"
"Evet evet iyiyim hyung."
"Herhalde benim yakışıklılığıma takıldı gözleri."
Seokjin kahkaha atarken Taehyung'ın yüzü bir domates edasıyla kızarmıştı.
"Ne o Taehyung, kızardın mı yoksa sen?"
Yoongi de bunu söyleyip gülünce Taehyung kafasını kaldırıp Yoongi'ye yapma bakışları atıyordu.
"Bu arada ben Kim Seokjin, sen de Taehyung değil mi?"
Kendisine uzatılan eli sıkıp cevap verir.
"Kim, Kim Taehyung."
Seokjin ona bakarken gülerek konuşur.
"Bence, Kim Shy Taehyung daha uygun olur."
Devam edecek...
Sizi seviyorum.
Sopefull💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mail Box | yoonseok
FanfictionMin Yoongi, posta kutusuna gelen ve kimden geldiği belirsiz olan zarfı açar ve okumaya başlar; "Merhaba Yoongi, benim hakkımda bir şey bilmene gerek yok, sadece sana karşı bir zaafım olduğunu bilmeni isterim"