Fotoğrafları ve mektubu alıp odama doğru ilerledim. Çekmecemden bütün mektuplarımı koyduğum kilitli kutuyu aldım. Şifresini girip açtım, ve elimdekileri düzgünce kutuya yerleştirdim.Olayın şaşkınlığını üzerimden atamazken, ne yapacağımı düşünüyordum.
Şimdi ne yapacaktım? Evden çıkmamalı mıydım? Polise mi gitmeliydim?
Evden çıkmamam bir şey ifade etmez, mektupları gönderdiğine göre ev adresimi biliyor. Polise gitsem de bir şey olacağını pek düşünmüyorum, bu kadar şeyi yapabiliyorsa eli uzun demektir. Polis de işime yaramaz.
Düşüncelerimden sıyrılıp kutuyu kapattım ve kilitledim. Çekmecemi de kapattıktan sonra yavaşça ayağa kalkıp ışığı kapattım ve salona doğru ilerledim.
Salonda hâlâ oturup sohbet eden ikiliye baktım.
"Aç mısınız?""Ben kurt gibi açım hyung. Ya sen Namjoon hyung?"
"Ben de acıktım biraz."
"Ben de açım, yiyecek bir şeyler mi hazırlayayım dışarıdan mı söyleyelim?"
Taehyung biraz düşünmüş, ve cevaplamıştı.
"Hmm, bence dışarıdan söyleyelim hyung."
Namjoon'a döndüm.
"Bence de dışarıdan söyleyelim."
"Tamam o zaman siz söyleyin ne istiyorsanız, ben bir duş alacağım."
Biraz kendime gelmeye ihtiyacım vardı.
"Tamam hyung."
Arkamı dönüp banyoya doğru ilerledim. Suyu açtım, banyoda dolaplardan birinden havlu alıp duş kabininin askısına astım. İçeri girip kendimi suyun altına bıraktım.
************************************
Hoseok'tanSeokjin, Jungkook ve Jimin işleri bitirdikten sonra yanıma gelmişlerdi. Bu işi başarıyla tamamladıkları için küçük bir ödül niyetine onları evime çağırmıştım, beraber bir şeyler içiyorduk.
"Hoseok hyung, ne zaman?"
"Yarın. Akşam sekiz."
Onaylar bir biçimde başını salladığında, başımı bir şeyler düşünen Seokjin'e çevirdim.
"Seokjin, bir sorun mu var?"
Seokjin daldığı yerden gözlerini bana çevirmişti.
"Hayır Seokie, iyiyim."
Jimin, Jungkook ve Seokjin yakın arkadaşlarımdı aynı zamanda. Ama, Seokjin'le aram her zaman başka olmuştu. Onu daha uzun süredir tanıdığımdan mıdır bilmem ama, onunla daha yakındık.
Seokjin benden iki yaş büyüktü. Ama ona hyung dememi sevmez, ve istemezdi. Benim de işime geliyordu zaten.
Elimde tuttuğum şarap bardağından bir yudum aldım. Karadut şarabı severdim. Seokjin daha sert şeyler içerdi, viski gibi. Jimin ve Jungkook ise kafalarına göre takılırlardı. Şu an ikisi de bira içiyordu.
Jimin, elindeki biradan bir yudum aldıktan sonra şişeyi masaya bırakıp konuşmaya başladı.
"Hyung, sence her şey yolunda gidecek mi?"
Biraz şüphe duysam da kendimden emindim.
"Evet, gitmek zorunda."
Jungkook da konuşmaya katıldı.
"Hyung o kadar adamın var, neden onlardan birine arattırmadın ki. Bu kadar zamandır kendi kendini uğraşıp yoracağına, adamlarından birine arattırsaydın. Telefonunun konumundan bile bulabilirlerdi kolayca."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mail Box | yoonseok
FanfictionMin Yoongi, posta kutusuna gelen ve kimden geldiği belirsiz olan zarfı açar ve okumaya başlar; "Merhaba Yoongi, benim hakkımda bir şey bilmene gerek yok, sadece sana karşı bir zaafım olduğunu bilmeni isterim"