Bu bölüm henüz yeni tanıştığım, ama kısa sürede alıştığım; dünya tatlısı bir insana gelsin <3
İyi bölümler :D
Nerden çıkmıştı şimdi bu çıkma teklifi şeysi? Benim başkasını sevdiğim belli olmuyor muydu? En azından onu sadece arkadaş olarak gördüğümü anlamış olması gerekmez miydi?
Şimdi iki seçeneğim vardı. Ya reddedip onun arkadaşlığını sonsuza kadar kaybedecektim, ya da kabul edip kafamı dağıtacak ve mutlu olacaktım. İkinci seçenek kulağa gayet mantıklı ve cazip geliyordu.
Tabi Tunç bana gerçekten aşıksa; bu onu kullanmak, duygularıyla oynamak olurdu ve bu mide bulandırıcıydı. Bunu yapamazdım, özellikle de onun gibi harika birine.
“En azından bana bir şans ver, baktın olmuyor…” devamını getirmedi ama ne demek istediğini anlamıştım. Birkaç gün çıkalım, olmadı ayrılırsın demeye getiriyordu. Demek ki o da çok ciddi değildi, zaten şurda kaç hafta oldu ki tanışalı?
Belli ki o da eğlenmek için benimle çıkmak istiyordu. Yani iki yakın arkadaş biraz daha yakınlaşacaktı, nolurdu sanki? Hadi ama, birbirini seven kaç çift sayabilirsiniz ki?
Kendimi, bu durumda kimsenin kalbinin kırılmayacağına ikna ettim. Zaten çok iyi anlaşıyorduk, harika vakit geçirebilirdik.
“Bak hemen cevap vermek zorun-“
“Tamam”
“Bi düşünsey- Ne dedin sen?”
“Neden olmasın diyorum”
Gözlerimin içine bakarak cevap verdi. “Teşekkür ederim”
----------
Yaklaşık bir saat sonra araba bizim evin önünde durmuştu. Tunç uçarcasına arabadan çıktı ve ön taraftan dolaşıp benim kapımı açtı. Beraber bahçe yolunda yürüdük. Zile basmak için kalkan elimi havada tuttu ve iki elinin arasına aldı.
“Şey… Artık resmen çıktığımıza göre... Bir randevu hoşuna gider diye düşündüm. Ne dersin?”
“Fazla hızlısın”
“Eğer istemiyors-“
“Çok isterim” Bana ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
“Harika! Yarın akşam sekize rezervasyon yaptırıyorum o zaman.”
“Tamam, yedi buçukta hazır olurum”
Kafasıyla onayladıktan sonra benim yerime zile bastı. Yanağıma bir öpücük kondurdu, tam geri çekildiği sırada kapı açıldı.
Hayat bizi baştan aşağı süzdükten sonra gözlerini gözlerimle buluşturdu. “Ne iş?” dercesine sorgulayan bir anne gibi bakıyordu. Dudaklarımı oynatarak “Anlatırım” dedim.
Tunç artık gitme vaktinin geldiğini anlamış olacak ki “Ben artık gideyim” dedi gülümseyerek.
Hayat da “İyi akşamlar Tunç” diyerek yanıtladı.
“İyi akşamlar bayanlar, yarın görüşürüz Nilüfer”
Arkasını dönüp arabasına yürümeye başladığında sırıttığını tahmin edebiliyordum. Bindiğinde kısaca el salladım ve Hayatla beraber içeri girdik. Kapıyı kapatır kapatmaz bana döndü ve sorgusuna başladı.
“Ne? Nerde? Ne zaman? Neden?”
“Çıkıyoruz, onun evinde, bugün, canımız istedi”
Bir anda herkesin bana baktığını fark ettim. Hayat ve Barış benim için endişeleniyormuş gibi kaşlarını kaldırmış bakarken, Çağatay “sen yok musun sen” der gibi bakıyordu. Derin de “şimdi gözüme girdi bu çocuk” deyip işine geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrı Dünyaların Yaratıklarıyız
RomanceHerkes lisede arkadaşlarıyla aynı evde kalmak ister. Ama benimkiler arkadaş değil fantastik dizi kuşağı sanki. Bir vampir, bir kurt adam, bir zombi, bir cadı, bir hayalet Ve sıradan, sıpsıradan olan ben. "Onu sevmemem gerektiğini biliyorum. O ve ben...