8 - Ayağını seviyor musun?

505 24 2
                                    

 Bu bölüm baş belası, sakar ve harika oda arkadaşıma gelsin :D Multimedia'daki şarkıyla yazdım, okurken dinlerseniz sevinirim :* (inşallah eklemeyi becermişimdir :D)

Hayır, hayır, hayır… Şu an kendimi yere atıp ellerimi dizlerime sarmak ve hafifçe sallanarak “bu bir rüya, bu bir rüya” diye sayıklamak istiyordum. Sonra da gözlerimi sımsıkı kapatıp içimden ona kadar sayacaktım ve açtığımda arka koltuk bomboş kalacaktı. Tunç’la “normal çiftler” gibi yemek yiyip “normal” konulardan bahsedecektik. Mr. &Mrs. Vampir benden uzakta ne istiyorlarsa yapabilirlerdi.

Ama olmadı. Gözlerimi açtığımda ikisi de orada oturuyordu.

Bora’nın fazla neşeli bir hali vardı. Bir arada olmamızdan dolayı oldukça mutlu görünüyordu. Hayır hayır, sadece mutlu görünmüyordu. Bunu bizzat kendisi ayarlamış gibi görünüyordu. Böyle bir şeyin bana sorulmadan planlanması sinirlerimi bozarken göz ucumla Tunç’a ölümcül bakışlar atıyordum.

Bora kadar neşeli gözükmüyordu ama halinden memnun sayılırdı. En azından benim gibi kapıyı açıp kendini yola atmaya hevesli durmuyordu. Hayır yani o sana böyle bir öneride bulunuyor sen niye kabul ediyorsun? Bakışlarımı yakaladı ve bana ela gözlerini hafif kısarak, dudaklarını büzerek bir “özür dilerim” suratı yaptı. Bu aşırı tatlı suratla paçayı kurtaramayacaktı. İlk kavgamızın nedeni şimdiden belli olmuştu. Ve ben ilk raundu kazanacağımdan emindim.

Radyoyu açıp, müziğe odaklanmaya karar verdim. Daha önce duymadığım bir pop şarkının iğrenç melodisi arabayı doldurdu. Söyleyen, O Ses Türkiye'ye katılsa jüri üyelerinin intihar edeceğine bahse girerim.

İki üç dakika kadar geçtikten sonra gözüm birkaç saniyeliğine arka koltuğa kaydı. Esila’nın başı Bora’nın omzuna düşmüş, elindeki telefonla uğraşıyordu. Benden daha neşeli gözükmüyordu açıkçası. Durumdan memnun değilmiş de Bora’yı kırmamak için katlanıyormuş gibi bir hali vardı. Bu, onu önemsediği anlamına mı geliyordu?

Başının Bora’nın omzunda olmasını fena halde kıskanmıştım. Bora’nın kolunda gezinen saçları midemi bulandırıyordu. Kafamı tekrar önüme çevirirken, bakışlarım direksiyonu kavramış uzun ellerde ve onların devamındaki kaslı kollarda takılı kaldı. Bir anlık kararla başımı Tunç’un iri omzuna yasladım. Siyah gömleğinin yanağımı okşaması bir anlığına hoşuma gitmedi desem, yalan olurdu. Şaşırdığını hissedebiliyordum, bir yandan da gülümsediğini… Ortamı bozmamak için ben de hafifçe gülümsemeye çalıştım.

O da benim gibi radyoda çalan iğrenç şarkılardan sıkılmış olacak ki kanalı değiştirdi. Henüz ortalarında olan şarkının yürek parçalayıcı sözleri gülümsememi havada bıraktı.

Neyse, seni çok seviyormuş, ne tatlı

Ona da her şeyim demişsin, bana ne kaldı

Sen ona aşıksın, sen ona aşıksın

Sen ona aşıksın, tek bir söz söyleme boşver

Sen ona aşıksın, sen ona aşıksın

Sen ona aşıksın, öyle güzel gülme yeter

Sen ona aşıksın, sen ona aşıksın

Sen ona aşıksın, böyle bitecekmiş meğer

----------------------------------------------

Bana asır gibi gelen ama sadece 20 dakika süren yolculuğun sonunda sahil kenarına gelmiştik. Tunç arabayı durdurduğu gibi indi ve ön taraftan dolaşıp kapımı açtı. Bu sırada Bora da Esila’nın inmesi için arka kapıyı açık tutuyordu. Meraklı gözlerle Tunç’a baktım.

Ayrı Dünyaların YaratıklarıyızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin