Merhaba Arkadaşlaar. Evet biliyorum hiç birimiz sevmiyoruz bu yazıları, uzatmadan hikayeye başlıyorum. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar:)
Taylor Swift-Blank Space
3 yıl önce..
''Gece, uyan artık!'' Ablamın sesiyle gözlerim yavaşça aralandı, gozlerimi tekrar kapatip, kafamı yastıgın altına soktugum da ablam ustum de kı yorganı çekip attı. Üşüsem de kalkıp yorganı almadım. -inanılmaz üşengeç biriyimdir-
''Ne var kızım, rüyan da beni mi gördün?''
''Hayır gerizekalı, unuttun mu bugun istanbula taşınıyoruz.'' yastıgın altından kafamı cıkartıp ona baktıgım da hem öfkeli hem de sıkılmış bakışlarıyla karşılaştım.
''Ya siz gidin, ben sonra geleyim. Olmaz mı?
''Kalk çabuk. Yoksa başından aşşagı buzlu bi sürahi su boşaltırım'' dedıgı an ayaga kalktım. Ayağa kalkmamla yeri boylamam da bir oldu. Ablam yani Güneş kahkaha atarak arkasını döndü, ona dil çıkarıp yerden kalktım.
Bi saat için de hazırlanıp aşşağı indiğim de, annem babam ablam ve kardeşim atıştırmalık bişeyler yiyorlardı. E malum taşınıyoruz, bir de bulaşık mı yıkasın kadın. ''Günaydın güzel kızım'' dıyen babamın sesini duyduğum da neşem yerine geldi. İzmirden taşınmayı en çok ben istiyordum, hatta babamı bi nevi ben ikna ettım sayılır. Yaşasın baba kız ilişkisi!
''Gunaydın yakışıklı'' dediğim de annem tebessum edip gozlerını devırdı.
Yola çıkalı 4 saat olmuştu, kardesım ablama sarılmış uyuyor, babamla annem de sohbet edıyordu bende kulaklıgımla Avril Lavigne - What The Hell dinliyordum. Camdan dısarı baktıgım da bogaz koprusunu geçtiğimizi gördüm, istanbul gerçekten güzel bir şehir. Yeni evimizin oldugu semte geldiğimiz de arabadan indim ve istanbulun temiz havasını içime çektim. Yep yeni bir hayat beni bekliyordu!
..
Babamın işleri gayet guzel oldugundan eşyalı bir ev aldığımız için pek eşya sıkıntımız olmadı, özel eşyalarımızı da yerleştirdikten sonra hep birlikte dışarda güzel bir akşam yemeği yeme kararı aldık.
Hepimiz hazırlanıp dışarı çıktıgımızda saat 8'e geliyordu, yemeğimizi harıka bır restoran da yemiştik ve tanrım burda çok yakışıklı erkekler vardı. Henüz 18 yaşındayım, yaşasın ne buyuk mutluluk. Ablam da benden bir yaş buyuk bu yuzden abla kardeşten çok arkadaş gıbıyızdır. Ne kadar benı delı etse de o benım herşeyim. Arabamıza binip yola koyulmuştuk. Yol boş gibiydi. Ve herşey yolunda gidiyordu ta ki arkadan bır arabanın bızım arabamıza çarpıp bizi şarampole yuvarlayana kadar. Araba yuvarlanarak bı agaca tosladıktan sonrası karanlık..
Gözlerimi acıyla açtıgım da hastane de oldugumu anladım. Başımda 1 doktor, 2 hemşire duruyordu. Hemşirelerin kendi aralarında konuştukları bellıydı;
''Yazık kıza ya, annesı ve babası kaza anında can vermiş ama sanırım ablası yaşıyormuş''
''Hadi canım, kız da ufak gorunuyor, ne diyelim Allah sabır versin''
Bu sözleri duydugum da dunyanın fişinin çekildiğini hissettim. Herşey alt ust olmuştu, hiç bişeyi düşünemiyor, duyamıyordum. Herşeyi geçtim, kardeşim cana ne olmuştu peki?
Günümüz;
Ablama ''Sen mısırları patlat, ben geliyorum hemen'' diyip evden çıktım, biraz temiz hava almak bana ıyı gelecekti. Yürürken yerde parlak birşey dikkatimi çekti, tam eğilip alıcakken kolum da bi el hissettim. Evet biraz korkmuştum ama kolumu her kim tutuyorsa ona belli etmeye niyetim yoktu. Sinirli bakışımı yuzume yerleştirip arkamı dondum. Tam ''Ne var'' diyecekken nutkum tutuldu. Uzun boylu, yapılı, esmer, yakışıklı bir erkekti. Gözleri, gözleri çok güzeldi. Karanlık geceyi aydınlatan, tek renk onun gözlerindeydi sanki. Daha önce hiç bu kadar güzel ton da mavi renk görmemiştim. Artık suratım ne hal aldıysa, yüksek seste kahkaha attı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aynası (ASKIYA ALINDI)
RandomAilesine yapılan her eziyeti, bir bir ödetmek için bu işe kalkışan Gece, nefretin ateşiyle karşılaşıyor. Gece'nin Ateş'iyle tanıştığınız da, nefretle aşkın da bir arada olabiliceğini anlayacaksınız. Kesinlikle izinsiz kullanılması yasaktır. ©