1.Bölüm(Kesit)

79 51 66
                                    

medyada Ilgın var.

çevremizddeki insanlarmıydı bizi değiştiren? yoksa büyüdüğümüz daha da doğrusu büyütüldüğümüz kişilermiydi bizi değişmeye zorlayan. Bence biz büyümemiş aksine büyütülmüştük. Karakterimiz,özelliklerimiz hatta davranışlarımız bile bize aitken biz kendimize yön vermelerine ruhumuzu bile yönetmelerine izin vermiştik. bu yüzden ne çevremiz ne de ailemizdi suçlu olan. suçlu olan tek bir kişi vardı. o da bizdik. Biz değiştirilmeye izin vermiştik. dur! bile dememiştik. Peki o zaman ne gerek vardı robot yapma çalışmalarına,biz zaten başlı başına onlara itaat edip boyun eğerken? Onlar bizi değil biz kendimizi yönetmeliydik. işte bu yüzden  bu kadar yönetiyorlardı bizi. peki ben? Ben yönetiliyormuydum? yoksa yönetiyormuydum? Aslında ben ikisini de yapamıyordum. Sanki bir çıkmazda gibiydim şu sıralar. Engel olmaya, ruhumu temizlemeye çalışıyor fakat bunu başaramıyordum. Hem ölmeyi isteyen bir genç gibi cesaretliydim hemde intihar etmeyecek... edemiyecek kadar korkaktım. Ben kimmiydim? Benliğimi kaybetmemek için çırpınan bir kızdım sadece.
Ben ILGIN ARDIÇ. öğretmenlerin baş belası, okul arkadaşlarımın soğuk dondurması, kuzenimin ufaklığı ve son olarakta dayım için annesini öldürmüş bir uğursuzdum galiba. Tutsak bir ruhum vardı ve zincirlerimi çözmek için gereken tek hamlem çaresi olmayan bu hastalıktan kurtulmaktı.
"sen beni dinliyormusun!?" Dayımın mesafeli ve sert sesiyle anca gelebilmiştim kendime. düşüncelerimi içi umut dolu kavanozuma bıraktım çaresizce. Gözlerim neyden bahsettiğini anlamak için kısılmış ve kaşlarım kelimeleri tekrar etmesi için çırpınıp çatılmıştı.
Bu garip ve durgun halim anlaşılan o ki onu bezdirmiş gibiydi. Derin bir nefes alıp karşımdaki koltukta biraz daha dikleşti. Omuzları ilerleyen yaşının getirdiği bir eksi olarak tekrar çökerken bu defa sadece başını dikleştirdi. çenesi kasılmış ve kahferengi gözleri  sinirle daha da koyulaşmıştı. İçimden gelen ani bir dürtüyle ellerine baktım. O kadar çok alkol tüketiyordu ki yüzü beyazlamış ve elleri odanın sıcak bir atmosfere sahip olmasına rağmen hafif bir uyumsuzlukla titriyordu. Çok geçmeden gözlerimi yine  dayımın gözlerine diktim. Bal rengi gözlerim koyu kahfeleriyle kesişirken bu kısacık göz temasımız onun bana adeta tiksinmiş gibi bakmasıyla yok oldu.
"Eve getirdiğin paraları aynen bana iletmen konusunda yaklasık iki buçuk ay kadar önce anlaştık sanıyordum." dayımın bıkkınlıkla dolu bakan gözleri öfkeli sözlerine karışıp yerini hiddete bıraktı. Kesik bir nefes alırken tırnaklarımı avcuma batırdım.
Beni bu korkunç durumdan kurtarmaya gelicek bir mecnunum bile yokken tek çarem o gün olduğu gibi yine ani bir sinirle hareket etmemekti.
"ne zaman fazllalık olduğunu kabullenip gidiceksin!" uyuyan güzeli kurtarmak için gelen prens narin bir öpücük bıraktı prensesin alnına. Bekledi büyük bir umutla uyanmasını. Ama prenses uyanmadı. o zehirli elma çoktan kirletmişti onun kalbini. nasıl temizlenirdi ki bu siyahlık? prenses bile pes edip kendini bırakmışken...
iyiler bile kaybetmişken bu masalı ben nasıl yenebilirdim karşımdaki veziri. Ben tek bir hamlesi ile kaybedebilirken bir anda birşey oldu. öfke bedenimi titretmiş ve kendimi son anda hamleye odaklamıştım. onun kısa süreli ama sarsıcı hamlesini sovuşturup en büyük hamlemi yaptım.
"evet, belki ben fazlalık olabilirim ama fazlalık olsamda burada bir yerim var. Ama sen fazlalık olmadığın halde buna rağmen bir yerin bile yok. Cidden üzgünüm." sesim sonlara doğru ona acıdığımı belirtirken yüzündeki afallama piyonum için bir zafer dansına eşitti. Onu yüzümdeki ifadesizlik bulutlarıyla izlerken içimdeki umut kelebekleri çoğalmış ve sevinçli bir çırpınışla etrafa yayılmışlardı. Aldığım rahat nefesler ortamdaki gerginliğin artması için beklerken atmosferi ortadan ikiye ayıran bir ses ilişti kulaklarımıza. işte! uyuyan güzeli uyandıran prens gitmiş yerine deniz gözlü kurtarıcısı elindeki silahla yine bu gerginliği dağıtmak için prensesinin önüne geçmişti.
"Baba? herneyse ne olduğunu bilmiyorum ama daha sonra bu konuşmayı bana da aktarırsanız sevinirim." bakışları sinirle dayıma döndü ve hiddetli bir nefes aldı. Dayım ve benim aramdaki hiçbirşeyden haberi yoktu. Çünkü onun annemi benim öldürdüğümden bile yoktu. Aslında dayımdan başka kimsenin haberi yoktu ve dayım benimle bir anlaşma yapmıştı. Yaklaşık olarak dört sene önce yani ben tam olarak 14 yaşlarındayken olmuştu herşey. o gün dayımın her isteğini yapmam karşılığında tedaviye kadar bu olaydan kimsenin haberi olmayacaktı. Bu yüzden de annemin ölümünün nasıl olduğunu soranlara cevabımız cinayetten dolayı olkduğunu söylemek oluyordu. Deniz ise dayım ile aramda yaşanan gerginliği ilk defa görüyordu ve tepkisi normaldi. Eğer gerginliğimizin nedenini öğrenseydi muhtemelen elimde kalan tek piyonumla  o da beni geriye savurmaktan asla çekinmezdi. prensim her zaman doğru bildiği şeyi yapıyordu fakat bu defa beni koruması mutlu olmamı değil daha çok pişman olmamı bana vurguluyordu...

şimdilik 1.bölün kesiti ile başlattık. 1. bölüm belirli oy ve okunma gelmeden yayımlanmayacaktır.
...
oy sınırı 50
okunma sınırı 100
...
herkes buraya mor kalp bırakabilir mi??? 💜

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UYUYAN GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin