#
"Engelledi beni..."
"Engelledi..."
"Engellendim ben..."
"Tamam kardeşim engelledi seni, kes artık sesini!"
"Ama abla... Engelledi..."
Didem yanındaki yastıklardan birini alıp Erdem'e attı.
"Erdem, biraz daha aynı şeyleri tekrar edersen gider Nazlı'ya kısmet bulurum!"
Erdem, yattığı yerden telaşla doğruldu.
"Yapmazsın, değil mi?"
Didem, Erdem'e göz kırpıp elindeki telefonla ilgilenmeye devam etti.
"Ya abla! Yapamazsın öyle bir şey!"
"Erdem, biraz daha bana bağırmaya devam edersen, yaparım!"
Erdem yataktan kalkarak ablasının oturduğu koltuğa oturdu.
"Ablaların bir tanesi... Kıyamazsın ki sen bana."
Didem kardeşinin yanağına hafifçe vurdu. Daha sonra yeniden telefona döndü.
"Dua et ki sana kıyamıyorum. Yoksa biliyorsun ki ben insanlara kıymayı severim."
O sırada odanın girişinden yüksek sesli bir kahkaha duyuldu. Görkem kapıya yaslanmış, onları izliyordu.
"Yorumlarda gömerken 'sana kıyamıyorum' sözü tarihe mi karışıyor?"
Didem telefonu kapatıp kucağına koydu. Yavaşça Görkem'e dönüp gözlerini kısarak baktı.
"Tipini görmediğim için gömmek kolay oluyor."
Yeniden Erdem'e dönüp yanaklarını sıktı.
"Yoksa ben şu tipe nasıl kıyarım?"
Erdem, Didem'in ellerini yanaklarından çekti.
"Acıtıyorsun ya!"
"Yanak sıkma amacı zaten can yakmak."
Görkem odaya girip yatağa oturdu.
"Ne alaka lan? Sevdiğin için sıkılmaz mı yanak?"
"Hayır. Sevimliliğin çok canımı yaktı senin canın da yansın, demenin naif bir yoludur yanak sıkmak."
Görkem ve Erdem aynı anda gülmeye başladı.
"Sadist misin kızım sen?"
"Konuya bakış açısına bak!"
Didem ayağa kalkıp ikisinin de kafasına yavaşça vurdu.
"Ablaya gülünmez!"
Bu sefer daha yüksek sesle kahkaha atmışlardı. Didem onları böyle görünce o da gülmeye başlamıştı. Çok geçmeden içerden gelen ses, üçünü de susturmuştu.
"Mahalleyi inlettiniz, mahalleyi! Ne oldu da deli gibi gülüyorsunuz?"
Kısa bir sessizliğin ardından tekrar gülmeye başladılar.
"Bak hala gülüyorlar! Getirtmeyin beni oraya!"
Üçü de annesinin sesini duyar duymaz kahkahalarını durdurup yavaşça odadan çıktılar. Erdem hariç... Erdem'in yatakta dönüp duracak daha çok zamanı vardı.
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gereksiz • Texting
Short Story--- Nazlı: Aynı dili konuşacağız ama ben farklı dilde hissedeceğim Gereksiz Biri: Anlaşmak için aynı dili bilmeye gerek yoktu ya hani Gereksiz Biri: Mühim olan ne hissettiğindi Nazlı: Öyle miymiş ya o söz? Gereksiz Biri: Evet Nazlı: Söyleyen insan e...