#
"Şimdi burada tam olarak ne demeye çalışmış? Sabaha kadar düşündüm ama hala bulamadım."
"Sanırım artık İngilizce mesajlaşacaksınız Erdem."
"Saçmalama Görkem niye İngilizce mesajlaşsınlar?
" Artık farlı dillerde konuşmanın vakti geldi, diyor! Demek ki dil değiştirecek!
Didem yatağındaki yastıklardan birini sinirle Görkem'e attı. Bu sabah Erdem erkenden odasına gelmişti. Görkem de nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde bunu hissedip 'bensiz kardeşler toplantısı mı yapıyorsunuz' diyerek odaya girmişti. Erdem olayı anlattığından beri Nazlı'nın sözlerinden saçma sapan manalar çıkarıyordu. Didem'in artık sabrı kalmamıştı.
" Görkem beni ayağa kaldırma! Din değiştiriyor gibi dil mi değiştirecek?
"Abla din ne alaka ya? Anne babasından gördüğü üç beş satır dini bilgiyle sosyal platformlarda duyar kasanlar gibisin. Tek başarın insanları dinden soğutmak."
Görkem'in söylediklerinden sonra ne Erdem'den ne de Didem'den ses çıkıyordu. İkisi de donuk bir yüzle Görkem'e bakıyordu. Nihayet odadaki sessizliği Erdem bozmuştu.
"Konudan bu kadar bağımsız olduğu halde nedense konunun bir parçası gibi geldi."
"Çünkü konunun bir parçası!"
Didem yatağından heyecanla kalkıp koltuğa, Görkem'in yanına, oturmuştu.
"Nazlı da birisi tarafından karşılıksız sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyor. Bu yüzden öteden beriden duyduğu mutsuz aşk hikayelerini ısıtıp ısıtıp önüne koyuyor."
Oda da yine uzun bir sessizlik oldu. Bu seferki sessizliği bozan Görkem'di.
"Şu an hepimiz hiçbir şey anlamadığımız için susuyoruz değil mi? Ablam da dahil..."
Didem Görkem'in kafasına vuracağı sırada Görkem ablasının elini tutup dizlerine koydu.
"Bence sizin Nazlı'yla bir araya gelmeniz gerek. Böyle mesajlaşarak eski meseleleri halledemezsiniz."
"Aynen. hem Nazlı seni görse hemen yumuşar. Şahsen ben seni ne zaman görsem pamuk şeker gibi oluyorum."
Erdem ikisinin sözlerini üzerine düşünürken Didem Görkem'e biraz daha yaklaştı. Görkem sağ kolunu ablasının omzuna atıp onu kendine daha da yaklaştırdı. Didem rahat edeceği bir pozisyona geldiğinde Görkem ablasına gülümseyerek dizlerindeki elini daha sıkı tuttu.
"Bu ne hal be? Bir ablayla erkek kardeşin iyi anlaştığı nerede görülmüş? Yapışmışsınız birbirinize saçla sakız misali!"
Görkem ve Didem Erdem'in söylediklerine gülerken Erdem yataktan kalkıp Didem'in diğer tarafına geçerek sıkıca sarıldı.
"Saç hangimiz?"
Didem'in sorusuna cevap Görkem'den gelmişti.
"Ben saçım"
"Ne yani ben her yere yapışan, milletin şap şap çiğnediği bir sakız mıyım?"
"Onun için dememiştim."
Didem ikisinin de kollarından kurtulup yapmacık bir sinirle Görkem'e döndü.
"Ya ne için dedin!?"
Görkem derin bir nefes alıp bakışlarını odadaki pencereye çevirdi.
"Sen gerekirse kendimi kesip atabileceğim, önemli bir sakızsın."
Didem 'Ya...' diyerek Görkem'es arılırken Erdem onu kendine doğru çekmeye çalışıyordu.
"Abla kanma bu numaralara. Baksana seni kendinden uzaklaştırmak için gerekirse kendi canına bile kıyacağını söylüyor."
Bu sefer üçü birden kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Ve yine o beklenen ses kahkahalarını aniden kesmişti...
"Sabahın köründe ne bu haytalık!! Yatın uyuyup, getirmeyin beni oraya!!"
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gereksiz • Texting
Historia Corta--- Nazlı: Aynı dili konuşacağız ama ben farklı dilde hissedeceğim Gereksiz Biri: Anlaşmak için aynı dili bilmeye gerek yoktu ya hani Gereksiz Biri: Mühim olan ne hissettiğindi Nazlı: Öyle miymiş ya o söz? Gereksiz Biri: Evet Nazlı: Söyleyen insan e...