5.BÖLÜM

439 46 35
                                    

Okuduğunuz tarih ve saat❤:

İyi Okumalar❤:

Kadın doğum uzmanı Sema Hanım'ın odasından çıkıp koridorda ilerlemeye başladık. Yanından geçtiğimiz herkesin dönüp bize bakması artık alıştığımız bir durumdu. Bu sektöre adım attığım ilk günden beri yaşadığım bir olaydı bu. Hastaneden çıkarken görüntülerimizi almak için hazırda bekleyen magazincilerin sorularına cevap vermeden önümüzde duran Mert'in arabasına binip eve doğru yol almaya başladık.

Bir aylık hamile olduğumu söyledi doktor. İlk hamileliğimin düşükle sonuçlanmasından dolayı çok dikkatli olmalıymışım. Ağır şeyler taşımamalı, kendimi fazla yormamalıymışım. Beslenmeme dikkat etmeli, abur cuburlardan uzak durmalıymışım. Bunlara ilk hamileliğimde de dikkat etmiştim ama bir şey fark etmemiş; yine de bebeğimi kaybetmiştim.

Yüzümü çevirip arabayı süren Mert'e baktığımda mutlu olduğunu gördüm. Baba olacağını öğrendiği andan beri çok mutluydu. Benim gibi bir endişe taşımadığı belliydi. Ben de mutlu olmak istiyordum. İçimdeki bu endişe duygusundan tamamen kurtulup sadece bebeğime odaklanmak istiyordum. Elimi karnıma koyup bebeğimi hissetmeye çalıştığımda hissedemeyeceğimi bilsem de elimi karnımdan çekmedim.

Yüzümü tekrar Mert'e çevirip ona baktığımda bana baktığını görmemle yüzümü çevirdim. Doktorun verdiği ultrason resmini alıp incelemeye başlasam da hiçbir şeyi göremiyordum.

"Abi, beni Hayaldi'ye bırakır mısın?" Aniden arkamdan gelen sesle arkama döndüm. Gülşah'ı görmemle şok geçirip bakakaldım. Ben onun geldiğini görmemiştim bile. Kafam o kadar doluydu ki kimseyi görecek halim yoktu. Gülşah, anlayışla bana bakıp gülümseyince ona tebessüm edip önüme döndüm

"Hayaldi'de ne yapacaksın?" 'Hayaldi Cafe' bizim Mert ile sevgili olduğumuz zamanlarda açtığımız küçük bir kafeydi.

İlk başlarda eğlence amaçlı açmış olsak da daha sonraları birçok yardıma ön ayak olmuştu. Kafenin başında zamanında birçok yardımımıza koşmuş olan İhsan abi duruyordu. Garson olarak özellikle paraya ihtiyacı olan üniversite öğrencilerini işe almıştık. Kafeden gelen geliri ise her ay farklı vakıflara bağışlıyorduk. Doğrusu kafenin giderleri, gelirlerinden fazla olsa da bunu umursamıyor; kafeyi kapatma gibi bir düşünceyi aklımıza sokmuyorduk.

"Murat gelmiş. Konuşmak istediği bir şeyler varmış. Buluşabilir miyiz diye sordu, ben de kabul ettim. Hem gitmişken İhsan amcayı da görmüş olurum."

"Eylül Ada'yı götürmeyecek misin babasına? Ne zamandır gördüğü yok Murat'ı?"

"Murat, getirme dedi Nazlı. Hem zamanında bakamam diyen o değil miydi? Şimdi ne etmeye onu görmek isteyecek?" dediğinde ona hak verip Mert'e baktım. Biz de mi böyle olacaktık? Bebeğim babasından uzak mı büyüyecek? Biliyorum, Mert ile Murat aynı değildi. Murat kızını bakamam deyip istemeyen bir babayken Mert, kendisinin olmayan bir çocuğa kendi hayatından daha iyi bakacak biriydi. Ama ne olursa ne olsun buna izin veremezdim. Bebeğimin, babasından uzak büyümesine izin veremezdim.

"Nazlı, sen de bu durumdayken sana bırakmak pek içime sinmiyor ama ikizler de sizin evindeyken Eylül Ada senin evden çıkmaz. Ben gelene kadar sende kalsa olur mu? Birkaç saatliğine?"

"Sorun değil ya. Hatta gelme bugün almaya. Kalsın bende. Sonra gelirsin almaya."

"Madem çok ısrar ettin. Seni mi kıracağım?" dediğinde istemsizce kahkaha attım. Birkaç saniyeliğine mutlu olmak iyi gelmişti.

Hayaldi Cafe'nin önüne geldiğimizde Mert arabayı durdurup Gülşah'a döndü.

"O Murat itine..." demesine kalmadan söze atladım.

HER ŞEY SENLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin