~Başlangıç~

399 13 1
                                    

Yazardan;

Yeliz, Nehir ile olan seanstan hızlıca çıkıp arabasına bindiğinde derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Savaş'a eğer bugün ki ses kaydını dinletirse; savaş delirecek ve bunlada kalmayıp kendi için hiç iyi olmayacak bir yola girecekti.

Hem kız yavaş yavaşta bazı şeyleri anlamaya başlamıştı. İlaçların onu daha kötü yaptığını ve bir doktorun hastasına yapacağı ilgiden daha fazlasını Yeliz'in gösterdiğini kavramıştı bile.

Yeliz, arabasını çalıştırdı ve kendi kendine "Hallediceksin Yeliz." Dedi. Aklında bir B planı vardı.

Hızlıca ofisine gelip bilgisayarındaki verilerini incelemeye başladı. Bu duruma uygun eski bir ses kaydı kullanmalı yada Nehir seansa gelmedi diyip bugün ki ses kaydını Savaş'a dinletmemeliydi. Yoksa başı büyük derte girecekti.

Nihayet bir tane eski bir ses kaydı buldu. Ses kaydından nehir stabil cevaplar veriyordu ve çok eski bir ses kaydı olduğundan Savaş'ın hatırlaması da imkansızdı.

Saat Savaş'ın yanına gitmesi gereken saate geliyordu. Genelde seanstan hemen sonra buluşuyorlardı o yüzden bu gün Yeliz, Nehir'in yanından acele ile çıkmıştı. Ofise gitmek için kendine vakit yaratmıştı. Yeliz, hızlıca ofisten çıktı ve arabasına binip Savaş'la her zaman buluştuğu yere ilerledi.

Her zaman ki ormanlık boş arazide iki siyah taksi ve bir siyah jipin onu beklediği alana geldi. Kalbi hıp hızlı atıyordu. Her gün Nehir ile seanlarından sonra geldiği bu yerde ilk defa bu kadar fazla tedirgindi. Yeliz, içinden Savaş'ın anlamaması için dua ederken kırmızı spor arabasını durdurdu ve yavaşça inip siyah Jipe doğru ilerledi.

Şu an olabildiğince soğuk kanlı davranmaya çalışıyordu. Ancak etrafta olan siyah taksideki korumalar onun daha da tedirgin olmasını sağlıyordu. Eğer yalan söylediği anlşalırsa başına geleceklerden kendi bile emin değildi.

Yavaşça jipin kapısını açtı ve içeri girdi. Savaş yine siyah takım elbisesi ile şöför koltuğunda oturken Yeliz'i aldırmadı. Ardından sert ve erkeksi sesi ile "Nasıl?" Dedi. Yeliz bir iki defa öksürdü ve duymaya alışkın olduğu bu soruyu ciddiyetle cevapladı.

"İyi gözüküyor. Dediğin gibi bugün ona yiyecek götürdüm ve hapları her gün kendi elimle veriyorum. Haplar sayesinde halüsinasyonlar görmeye devam ediyor. Yani anlıyacağın her şey yolunda." Dediğinde Savaş yavaşça Yelize döndü ve ciddiyetini bozmadan "Bunları zaten biliyorum Yeliz!" Diye tısladı.

Bu sessiz ama keskin söz Yeliz'i daha da tırstırıyordu. "B...başka ben bilmiyorum." Dedi. Savaş ise ciddi halinden ödün vermeden "Ama dünki arkadaşı ile ilgili sana bir şeyler anlatmış olamalı." Dedi.

Yeliz içinden 'ya bu gün olanıda biliyorsa' diye içinden geçirdi ve emin olmadan önce rolünden vazgeçmemeyi seçti. Arabadaki gerilim elle tutulabilecek haldeyken Savaş "Ses kaydediciyi ver!" Dedi.

Yeliz çantasını biraz karıştırıp ofiste ayarladığı ses kaydediciyi verdi. Savaş eline alıp düğmesine bastı ve dinlemeye başladı. Bu Savaş'ın en sevdiği sesti ve ona ulaşamadan sadece sesi dinlemesi zoruna gidiyordu.

"Tamam Nehir bugün nasılsın?"

"Sizce nasıl gözüküyorum? Bir deliden farksızım."

"Nehir artık bunu atlat sen deli değilsin."

Savaş bu ses kaydı devam ederken yaslandığı koltuğa kafasını da yasladı ve uzunca bir nefes aldı. Patlamaya ramak kalmış bir bomba gibiydi. Sinirliydi ama bağırmayacaktı. Çünkü elinde büyük bir koz vardı ve istediğini alacaktı.

"Yeliz, babam seni okuturken emin ol yalan söylemen için bunu yapmadı. SAKIN ama SAKIN BİR daha bunu yapma!." Diye Yeliz'e tısladı. Savaş bu ses kaydının eski olduğunu anlamıştı ve tabi Yeliz'in yalan söylediğinide. Savaş, Nehir'in tüm ses kayıtlarını aklına kaydediyor, beynine kazıyorken, bu ses kaydını hatırlamamasını ummak saçmalıktan başka bir şey değildi.

Ama yeliz'in ona göre küçük olan aklıyla böyle bir davranışta bulunacak cesareti bile olması Savaş'ı sinirlendirmişti.

Yeliz paniğe kapılıp titreme başladığı bir anda Savaş yeliz'e yaklaştı ve bir tutam saçını kavrayıp parmaklarına doladı. "Sen ve ailen sefildiniz. O bataklıktan seni Babam kurtardı ve sen bana o küçük aklınla kendince kandırmaya mı çalışıyorsun? Sen kimin sayesinde psikologsun?" Dedi ve parmağına doladığı saçı sertçe çekti.

Yeliz ağzından küçük bir çığlık kaçırdı. Savaş çığlığı duyunca histerik bir şekilde gülümsedi ve "Bu acı neki daha çekeceklerinin yanında." Dediğinde yeliz bu korkuya dayanadı ve gözünden akan yaşla yalvarmaya başladı. "Savaş b...ben çok özür dilerim. Nolur affet." Dedi. Savaş ise elini Yeliz'in saçından çekti ve "Bu günki ses kaydını ver!" Diye bağırdı.

Yeliz hiç bir şey demeden çantasından bugün ki ses kaydedicisini çıkardı. Başka yapacak hamlesi kalmamıştı. Ayrıca Savaş'ın kandırılamaz olduğunu da anlamıştı. İşte şimdi daha çok korkuyordu. Çünkü Savaş bunları dinledikten sonra ne hale gelecek tahmin bile edemiyordu.

Savaş uzattığı ses kaydedicisini aldı ve şimdi daha çok telaşlanan Yeliz'i süzdü. Bu ses kaydedicisinde onu bu kadar tedirgin eden ne vardı merak ediyordu. Ses kaydedicisini açıp dinlemeye başladığında o günlük sorular olan yerleri geçip sona doğru geldiğinde büyük bir dikkatle dinlemeye başladı.

"Ben nasıl diyeceğim bilmiyorum yeliz hanım ama bu gün aslında çok önemli bir şey yaşadım. Bu yaşadığım şeyde ne yapacağım bilmiyorum ve korkuyorum. Size dün bahsettiğim şu yeni tanıştığım kız Eylül'ü hatırlıyorsunuz değil mi?"

"Evet tabiki Nehircim."

"İşte bu gün onun bana olan ilgisinin arkadaşça olmadığını anladım. Bu gün tuvalette buluştuğumuzda beni dudağımdan öptü ve (yutkunma sesi) külotuma dokundu. Onu ittirmesem ileri gidecekti ve (sessizlik) sanırım onunla arkadaşlığımız bitti

ve ben bunu istemiyordum. Onu arkadaşın olarak görürken bu hareketi beni hüsrana uğrattı."

Savaş duydukları ile kahkaha attı. Ama kesinlikle sinirden atılan bir kahkahaydı. Alnındaki damar daha da belirginleşirken yeliz sanki koltuğun içine girebilecek gibi geriye kendini yaslamıştı. Korku yeliz'in damarlarından akarken içinden 'asıl psikopat kendisi.' Diye geçirdi çünkü kendide biliyordu Nehir iyiydi ama bu adam delinin tekiydi. Ve bir yandanda Nehir'i bu adamın eline bırakacağı için vicdanı onu rahatsız ediyordu.

Ses kaydı bittiğinde Savaş kaşlarını çatabildiği kadar çatmış ve elindeki ses kaydediciyi kıracak kadar güç uygulamıştı. Yeliz daha da gerilirken Savaş Yeliz'e döndü  ve

"Demek bunu bende saklıyordun he! BUNU MU?! Bana BAK YELİZ Seni şurada ÖLDÜRMEMEN için bana bir sebep SÖYLE!" Diye bağırdığında Yeliz yine gözlerimden akan yaşa engel olamamıştı. Korkuyordu ve bu sefer başına büyük bir şey geleceğinide biliyordu.

Savaş sakinleşmeye çabalarken Yeliz'e tıslayarak "Yarın benim yanımda olacak." Dedi. Yeliz duyduğu şeyle şaşırıken "Ama plan...ya plana ne olacak." Dedi. Savaş dediği şeye sinirden güldü ve "O planın sonunda da yanımda olacaktı." Dedi.

Yeliz ona korku ile baktı ve "peki nasıl oradan çıkıcak?" Dediğinde Savaş Yelize baktı ve "Senin daha zeki olduğunu sanırdım Yeliz. Nehir senin sayende kaçıcak oradan. Onun aklına sen sokucaksın." Dedi. Son olarak ise "Yarın akşam yanımda olucak." Dedi.

Yelizin gözleri hayretle açılırken Savaş ona sanki bir çöpmüş gibi bakıp "Sakın bu işi yüzüne bulaştırma yoksa o yüzün yanar." Dedi. Yeliz duydukları ile daha çok ürkerken jipin  kapısını açtı ve hızla çıkıp arabasına doğru ilerledi.

İşte şimdi Yeliz için her şey daha kötüydü. Yeliz arabasına binip hızlıca uzaklaşırken Savaş jipin camdan Yeliz'in gidişini izledi ve "işte artık ait olduğun yerde olucaksın Nehir." Dedi.

Her şey Nehir için daha yeni başlıyordu...

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin