~Güven~

338 19 6
                                    



Bu bölümü çok sevdiğim destekçim olan çukulatama ithaf ediyorum @yasminae464346

Ağzımdan kaçan "Ne?" Kelimesi ile elimi tuttuğu elinden ve çenemide sabitleyen diğer elinden kurtarmak amacıyla yatakta dikleştim.

Sinirlerim bozulmaya başlamıştı ve kendimi iyi hissetmiyordum. Bu dediklerini ciddiye almamı bekleyemezdi değil mi? İllaki beni bulacaklardı zaten. Buradan illaki gidecektim.

Şerefsizce gülen yüzü ile benim bu hallerimi seyrederken kaşlarımı olabildiğince çattım. "Savaş beni bırakıcaksın! Yoksa..." dedim ve sustum. Çünkü cümlemi tamamlayacak bir şey yoktu. Abimi mi öne atacaktım yada olmayan gücümü mü?

Benim bu halimi görünce yüzündeki sırıtması daha da büyüdü ve yüzüme daha da yaklaştı. "Yoksa?"  Cümlemi bitiremeyeceğimi bile bile bu soruyu sorduğunda dişlerimi sıktım.

Beni kurtaracak bir abim yoktu. Benim kimsem yoktu ve ben onu bu aciz halim ile neyle tehdit edebilirdim ki? Daha adam akıllı yürüyecek halde bile değildim. Ve o benden kat ve kat güçlüydü.

Yaklaştığı yüzümden uzaklaştı ve yalandan bir kahkaha atıp "O cümlenin sonunun gelmeyeceğini ikimizde biliyoruz Nehir ama sana şunu itiraf etmeliyim ki senin şu cesaretin seni daha da seksi yapıyor. Hiç bir kozun olmadığı halde bile dikleşmen cesaret işi." Dedi.

Demesinin üstüne daha sinirlenmiştim. O bir sapıktı. Dayanamadım ve "Beni burada ne kadar tutacaksın he! Bir gün gideceğim!" Dedim. Kendimden emin çıkmıştı sesim ama sorun şuydu ki emin değildim. Kendimden de beni Bu güne kadar bulamayan polistende emin değildim.

Savaş cama doğru ilerlerken bana döndü. "Sen eğer o s*ktiğimin polislerine güveniyorsan, sadece bekle ve seni nasıl aramayı sonlandırdıklarını izle. Sen buradasın seni kimse buradan alamayacak ve gidemeyeceksin." Sesi az öncekine göre daha ciddi çıkarken bunu tıslarcasına söylemişti. Ama neyi kastetmişti. Polisler beni aramayı bırakmalarındaki sebep ne olabilirdi ki? Gerçi ben onların gözünde tımarhaneden kaçan bir deliydim. Onlar için ne kadar önemli olabilirdim?

Aramızdaki kısa bir sessizlikten sonra cama bakan bedenini bitişiğindeki tekli koltuğa attı ve "Yoksa sen hala o tımarhaneden kendi uğraşın ile mi o kadar kolay çıktığını sanıyorsun da kendine bu kadar güveniyorsun." Dedi. Ona gözlerimi kocaman açarak odaklandım. Bu ne demekti? Tamam yeliz yardım etmişti ama o daha farklı bir şeyi sanki farkettirmeye, ima etmeye çalışıyordu. "Açık konuş!" Diye ona tısladım.

Yanındaki sehpadan sigarasını alıp yakarken "Seni oradan ben çıkardım. O kadar güvenli bir tımarhaneden elini kolunu sallayıp bu şekilde çıkabileceğini ummamıştın sanırım. Bir kaç anahtar oradan çıkmana yetmeyecek kadar orası güvenliydi. Ama şu işe bak ki sen hiç bir zorluk yaşamadan çıktın." Anlayamıyordum. Dediği kavrayamayacağım kadar kapalı konuşuyordu. Şaşkınlığım beynimin çalışmasını durduruyordu sanırım. Onun sayesinde çıkmıştım ama tek anlayamadığım kısım nasıl çıktığımdı. "Nasıl?" Dediğimde sigara dumanını dudaklarının arasından bıraktı ve "Ben sandığından daha güçlüyüm Nehir. Sanırım Zehra hanım ile aran fena sayılmazdı."

Dedikleri ile her şey rayına otururken ona korkuyla baktım. Yutkundum ve cevabını bildiğim ama sormak istediğim bir soruyu ona yönelttim. "O aylarca beni takip eden sendin?" Dediğimde güldü ve "Akıllı kız." Dedi.

Ellerim ile yorganı sıkıyordum gerilmiştim. O herkesi satın alan manyağın tekiydi. Yeliz'i hatta Zehra hanım'ı bile kullanmıştı. Ben oradan kaçmamıştım onun eline kendim gitmiştim. Kendi isteğim ile ona ulaşmıştım.

Ama o kesinlikle normal değildi. Bu kadar büyük planları nasıl uygulayabilmişti. Gerçi bende o kadar salaktım ki her denilene inanmıştım. Bir kere bile hiç bir şeyi sorgulamamıştım.

Oturduğu yerden kalktı ve "Bugünlük bu kadar gerçek sana yeter anca hazmedersin." Diyip çıkacaktı ki dolan gözlerim ile ona seslendim. Merak ettiğim bir şey daha vardı. "Savaş!"

Bana döndü ve yüzüme odaklandı "Neden bana bunu yapıyorsun?" Dedim. Sesim ilk defa o kadar çok ürkek çıkmıştı ki ben bile şaşırmıştım. O ciddiyetini bozmadan "Gelecekte anlayacaksın sevgilim." Dedi. İşte bu lafı sol gözümde biriken damlanın düşmesine yararken odadan gidişini izledim. Canım yanıyordu. Yalanların canımı yaktığını düşünürken anca anlamıştım. Canımı yakan gerçeklerdi.

Daha abimin matemini bile yaşayamamışken başımda ki büyük bela ile uğraşıyordum. Acizdim. Hayatımda ilk olmasa bile ilk defa bu kadar çok acizdim. O güçlüydü ve beni sevdiğine inanamıyordum. Bu aşk olamazdı. Bu sözde aşk, hiç filmlerdekine benzemiyordu. O psikopattı ve bende sadece onun geçici saplantılarındandım. Bana ne yapacaktı buna bile emin değildim. Ondan korkuyordum.

Bacağımın durumunu kontrol etmek için sargıyı araladığımda dikili yerin hafif şiş olduğunu anladım. Dikişler ise iyi durumdaydı. Bu dikişleri en azından diploması olan biri olmasa bile; bu işi bir çok defa yapmış birinin yaptığı belliydi. O yüzden içimden bir 'oh' çekerken sargıyı geri örttüm.

Anlaşılan bacağım iyileşene kadar burada esirdim. Ve daha dediğine göre gerçeklerin bir kısmını öğrenmiştim. Şaka gibiydi. Ağzımdan kahkaha kaçarken içimden 'daha bu kulaklar neler duyacak' diye geçirdim. Çünkü o kadar çok yalan ile çevrelenmiştim ki; hayatımın yalan ve oyundan oluştuğunu farkediyordum.

Yanıma dönüp oturur pozisyona geçtim. Bacağım acıyordu ve onun yanında bir de kaslarımda, o gün çok koştuğum için hamlamıştı. Doğrulup ayağa kalkmayı deneyecektim ki kapının açılmasıyla öylece kaldım.

Savaş bana kızgın bir ifade ile baktı. "Sakın! Daha iyileşmedin. Sakın deneme!"

Tepkisizliğimi korurken gözüm elindeki bir kaç şişe ve pamuğa takıldı. Şişeleri krem ve pamuğu yanımdaki komidine koydu. Omuzlarımı ittirerek doğrulmuş bedeninmin yatmasını sağladı. Ardından bacağıma yakın oturdu. Kafam yastığın üzerinde tavana bakarken bacağıma bir şeyler sürdüğünü hissediyordum. Karşısında kilot ve tişörtle yatmak beni ne kadar iyi hissettirmese de elimden bir şey gelmiyordu.

Canım bazen yandığında yada soğuk bir şey sürdüğünde hafif titriyordum ama sesimi bile çıkarmıyordum. Sanırım o da anlıyor ve daha nazik davranıyordu.

"İz geçmeyecek değil mi?" Diye ağzımdan kelimeler çıktı. O ise işini bitirmişti. Yanımdan kalkarken "O iz orada kalıcak ama o izi saklamak zorunda değilsin." Dedi.

Ardından konuyu değiştirmek istercesine "Tamam şimdi ilaçlarını iç güzelim." Dediğinde elindeki bir kaç hapa göz gözderdim. Ona güvenmiyordum.

Kafamı hayır anlamında salladım ve "Sana güvenmiyorum." Dedim. Ona güvenmemen bence çok normal iken o ise sanki ona ihanet etmişim yada daha beter bir şey söylemişim gibi kaşlarını çatmıştı.

Bir anlağına çattığı kaşlarını kaldırdı "Yıllarca seni bu hale getiren yeliz'in verdiği ilaçlara güvendin. Ama seni iyleştiren ilaçlar elimde olduğu halde bana güvenmiyorsun."

Bu ne demekti böyle? Yine bir yalan daha gerçeğe çıkacaktı ve ben yine ona bir şey yapamadan dinleyecektim...









.

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin