~Son Yada Başlangıç~

593 19 0
                                    


Sabah olmuştu. Bu gün psikoloğa, yeliz hanım'ın yanına, gidecektim. Kendimi ne kadar hazır hissetmesemde daha fazla sabrım kalmamıştı.

Yatağımdan kalktım ve karşıdaki gardrobumdan kendimi inceledim. Biraz solmuştum. Hatta biraz değil epeyce ama bu gün iyi gözükmeliydim.

Bordo salopetimi giydim ve içime gri bir badi giyip altıma siyah ten çorap geçirdim. Bordo converse ayakkabılarımıda giydiğimde hazırdım. Sadece biraz göz altlarım için makyaja ihtiyacım vardı. Onu da hallettikten sonra güzel gözüktüğümü farkettim. Cidden kendime bakmaya ihtiyacım varmışdı.

Yine sırt çantamı doldurdum. Bu gün ne olursa olsun hazırlıklı olmalıydım; Kendi evime gidecek bile olsam...

Aşağıya kahvaltı için indiğimde abimin karşısına oturdum. Çok iştahım olmadığını farkettim. Abim de bu durumu farkedip "Nehir çok zayıflamışsın biraz yemek ye." Dediğinde istemeye istemeye salatalıklardan biraz yedim.

Heyecanım ve endişem beni yiyip bitiriyordu. Şu an sadece yeliz hanımın dudaklarından çıkacak bir cümleye bağlıydım. Abimin yeliz hanımı dinleyeceği aşikardı.

Gitme vaktimiz geldiğinde abimle kapıya doğru yöneldik. Bu gün benim için işini boş vermişti. Arabaya binip yola koyulduğumuzda aşina olduğum sessizlik yine havadaydı. Heyecanlı ve korkak bir haldeydim. Karnım ağrımaya başlamıştı.

Arabadan inip polikliniğe doğru yol aldık. Koridorun önündeki kadına adımı söylediğimde yaklaşık milyon kez girdiğim odayı tekrar gösterip doktorun müsait olduğunu söyledi. Abimle kapıya ilerlerken ben içeri girdim ve abim kapıda kalmaya devam etti.

İçeriyi incelediğimde bu solgun renklerle döşenmiş odayı görmekten bıkmıştım. Beyazın hakim olduğu bu yerde yeliz hanım her zamanki gibi masasındaki evrakları karıştırken beni farketmişti. "Merhaba nehir nasılsın?" Dedi. Bu sorunun öylesine sorulduğunu ikimizde biliyorduk çünkü ben iyi değildim.

"İyiyim yeliz hanım." Dedim. Yeliz hanım onun adına 'hanım' getirmemi istemiyordu. Güya yakın olmamız için bu adım şarttı ama ben onunla yakın olmak falan istemiyordum. Sadece şu lanet zihnimi düzeltip evime dönmek istiyordum.

Yeliz hanım bu sefer dediğime o kadar takılmadı ve durmamazlıktan gelip bana her zaman oturduğum beyaz koltuğu gösterip "Otur tatlım." Dedi.

Yanımda telefonum bile yoktu. Hepsi arabada çantamda kalmışken kendimi güçsüz hissediyordum. Biliyordum bir şey olmazdı zaten en ufak bir şey olsa bile abim kapıdaydı ama ne bileyim. Kötü hissetmek için bahanem çoktu.

Yeliz hanım ses kaydediciyi açtı ve karşımdaki koltuğa oturup eline bir kaç kağıt ve kalem aldı.

Yeliz hanım abimin anlattıklarından sonra her şeyi biliyordu ama bilmiyormuş gibi yapıp "ee nasıl gidiyor bakalım?" Dedi. Derin bir nefes aldım ve "Nasıl gittiğini biliyor olmalısınız." Dedim. Yeliz hanımın gülen yüzü bir anlığına düştü ve tekrar toparlayıp öksürdü. Sanırım böyle bir cevap beklemiyordum.

"Tamam o zaman şöyle yapalım Nehircim ben sana soru sorayım ve sen cevapla." Dedi. Kabul etmekten başka şansım var mıydı ki? Tamam anlamında kafamı salladım.

Yeliz hanım "Neden bir kaç gündür gelmedin benimle görüşmeye?" Dediğinde "kendimi iyi hissetmiyordum." Dedim. Bana daha çok odaklandı ve sanki gözlerimi okuyabilecek gibi "Nasıl hissediyordun?" Dedi.

"Kötü ve daha kötü çünkü günlerce halüsinasyon gördüm. Aldığım o salak ilaçlar işe yaramadı ve ben zihnime engel olamadım." diye her şeyi bir anda söyledim.

Yeliz hanım notlarına bir şeyler yazdı ve "Peki duyduğuma göre abinle villaya gitmişsin orada ne hissettin." Dedi.

"Ait hissetmedim. Yabancı gibi hissettim. Emin değilim ama huzursuzdum." Dedim. Bunları derken yanımdaki kocaman camdan dışarıya odaklanmıştım. Kocaman binaların arasındaki bu yüksek katta kuşlar bile aşağıdan uçuyordu.

Ve bir kaç saçma soruya daha cevap verdiğimde kırk dakikayı devirmiştik. Bana her geldiğimde 'nasıl' olduğumu soruyordu ve bunun ne gibi işe yaramasını bekliyordu. Bana ne yol gösteriyor ne de bir şey diyordu. Onlarca soru ve cevaptan geçen uzun dakikalarımız oluyordu. Hayır bu durum işe yaramıyordu. Verdiği ilaçlarsa tam bir saçmalıktı.

Soru cevap faslımız bittikten sonra ses kaydediciyi kapattı ve "tamam bugünlük bu kadar yeter Nehir ama senle bir şeyler konuşmam lazım." Dedi. Dediği şeyle kafamı salladım ve ona odaklandım.

"Nehir biliyorum zor bir süreçtesin ve bu zor süreçte yalnız kalmanı istemiyorum. Abinin işleri var ve senle ne kadar olursa olsun yeteri kadar ilgilenemez ve anlayamaz. Senin bu işte profesyonel kişiler ile olman gerekiyor. Daha önce sorduğumda reddetmiştin ama bu sefer kendin için kabul etmen gerekiyor. Zaten çok uzun kalmazsın en fazla 1 ay daha fazlası olmaz. Sen atlatabilirsin sana inanıyorum. Bu sefer bunu kabul etmelisin Nehir. Sadece kendin için." Dediğinde bir an kalbim durmuş gibiydi.

Biliyordum bu lafları duyacağımı bildiğim halde gelmiştim buraya ama yine de hazır değildim. Ancak kabul etmeme gibi şansım yoktu. Çünkü öyle yada böyle orda yada evimde istediğim gibi yaşayamayacaktım, düşünemeyecektim.

"Yeliz hanım bu sefer kabul ediyorum ama abimle de görüşmem lazım." Dediğimde Yeliz hanım gülümsedi ve "Her şey senin için bunu bil Nehir." Dedi. Bunu zaten biliyordum. "Yeliz hanım bu durumu siz abime açıklarsanız daha iyi olur isterseniz ben çıktıktan sonra onunla konuşun." Dediğimde yeliz hanım kafasını salladı ve "tabiki Nehircim sen canını sıkma ben konuşucam." Dedi.

Koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledim ve kapıda telefonu ile uğraşan abime dönüp "Abi yeliz hanım içeride seni bekliyor." Dedim. Abim biraz irkildi ve tebessüm edip içeri girdi. Ben ise kapının yanında bekliyordum. Yine bir dönüm noktamın eşiğindeydim. Ya her şey düzelecekti yada... yadasını bile düşünmek istemiyordum.

Yeliz Hanım'ın dediği gibi en fazla bir aydı. Daha sonrası yoktu. Ve bir ay sonunda iyi olacaktım. İstediğim gibi dolaşacak istediğimle buluşacak ve en önmelisi adam akıllı uyuyacaktım. Kabus görmeden ve rüyalarım bölünmeden...

Abim odadan çıktığında bana dikkatlice biraz buruk baktı. "Ee kabul ediyor musun?" Dediğimde "iyi olacaksın." Dedi ve asansöre doğru ilerlemeye başladık. Anladığım kadarıyla o da kabul etmişti. Etmeliydi zaten başka çaremiz yoktu.

Arabaya bindiğimizde sessizlik devam ederken "Ne zaman gidicem." Dedim. Abim ise bana döndü ve buruk sesi ile "istediğin zaman." Dedi. O da oraya gitmemi istemiyordu. O da benim orada olmamdan memnun olmayacaktı ama el mahkumdu. "Yarın." Dedim. Yarın gidecektim. Bu işin kaçışı yoktu.

Abim bana hızlıca döndü ve "emin misin?" Dedi. Kafamı evet anlamında sallayıp "Beni evime götür bir kaç şey alırım gitmeden önce." Dedim. Abim "tamam evine bırakıcam seni ama istersen bende kalabilirim yanında." Dedi. "Gerek yok." Dedim ve evime yaklaşırken arkadaki sırt çantamı alıp arabadan indim.

Sanırım kendi sonumu kendim hazırlamıştım. Ama herkesin dediği gibi:

Her şey iyiliğim içindi...

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin