Daddy Issues

Episode 8: Now, You Are Just [M]ine

Lee Minho'nun anlatımından:

Dudaklarım Jisung'un yumuşak dudaklarına değdiğinde gözlerimi kapattım.

Tanrım, dudakları çok yumuşaktı ve kiraz tadı geliyordu.

Nemlendiricisinden gelen kiraz tadı o kadar yoğundu ki, alt dudağını yavaşça iki dudağımın arasına alıp emdiğimde, iki narin kol boynuma dolanmıştı.

Gülümseyip, hafifçe çekildiğimde öpüşmekten ve utançtan kızaran dudaklara ve yanaklara küçük bir öpücük bıraktım.

"M-minho"

"Efendim"

Sıcak nefesi dudağıma değdiğinde vücudum titremişti.

"D-devam e-et"

Sırıttım.

"Seni duyamadım"

Yanakları o kadar kızarmıştı ki, her an buharlaşabilirdi.

"D-devam e-edebilir m-misin?"

"Hm~ neden ?"

"Ç-çünkü d-dudakların ç-çok y-yumuşak"

Güldüm. Utanınca daha güzel oluyordu.

Dudaklarımı yeniden dudaklarıyla buluşturdum.

Yaptıklarımı tekrarlamaya çalışıyordu ama sadece çalışıyordu.

Yanımda duran ellerimi beline attım. Onu bir az daha yakınıma çektikten sonra ellerimle çıplak bacaklarını tuttum.

Birden ayakları sandalyeden ayrılmanın verdiği korkuyla kollarını sıkılaştırmıştı ve ayrılıp bana bakmıştı.

Gözleri far görmüş tavşan gibi kocamandı.

Güldüm. Kızaran alt dudağının üzerine küçük bir öpücük bıraktım.

"Korkuyorsan bacaklarını belime sarman gerekiyor"

Koala gibi daha sıkı sarılmıştı.

"D-düşmem değil m-mi?"

Güldüm.

"Seni asla bırakmam."

Utanıp, yüzünü göğsüme sakladığında ıslak dudağı boynuma değiyordu.

Hareket edip karşıda duran kapıya ilerledim. Aralık olan kapıyı ayağımla iteledikten sonra içeri girip tabanlarımla geri kapatmıştım.

Jisung'un kalp atışlarını göğsümde hissettiğim de gülümsedim.

Jisung'u nazikçe yatağa bıraktığım da bile bana sıkıca sarılmıştı.

Bacaklarını hafifçe sıktığımda inleyerek bacaklarını belimden çekmişti.

Yüzünü boynumdan çekip bana baktığında gülümseyip dudağını esir aldım.

Parmak uçlarımı boynuna dokundurarak yavaşça tulumunun askılarına kadar sürttüm.

Tulumun askılarını yavaşça açtığımda bana daha çok yapıştı.

Nefessizlikten öksürmeye başladığında geri çekildi ama hala bana yapışık duruyordu.

Güldüm.

"Jisung beni boğacaksın"

Başını eğip kollarını gevşetti.

"Ö-özür d-dilerim"

Çenesini kavrayıp bana bakmasını sağladım.

"Özür dilemek zorunda değilsin güzelim"