Yazar'ın anlatımından:
14.09.2011...
Küçük çocuk odasındaki yatakta büzüştü.
Minicik olan bedeni şimdi daha da küçük gözüküyordu.
Göz yaşlarını akıttı. Bu gün o lanet gündü...
Doğum günü...
Bir yıl önce bırakılmıştı buraya ama hala alışamamıştı.
Oda arkadaşlarından olan Youngbok kapının kenarına yaslandı.
"Jisung gel artık. Dünden beri hiç bir şey yemedin. Bu gidişle iğne deliğinden geçebilecek boyuta geleceksin."
Başını olumlu anlamda salladı.
Youngbok aşağı indiği anda göz yaşlarını sildi küçük çocuk.
Üzerindeki ince hırkayı çekiştirip, burnunu çekti.
Kapıya yaklaştı. Kapı kolunu indirdikten sonra merdivenleri teker teker inmeye başladı.
Iç çekti. Adımlarının onu kafeteryaya götürmesine izin verdi.
Kafeteryanın büyük kapısını zorlukla araladı.
Içinden 'Bu kadar ağır olmak zorunda değil.' diye geçirdi.
Başını eğdi. Boş gördüğü yere oturduktan sonra önüne itilen yemeğe baktı bir süre.
Aklına annesinin her yıl onun doğum gününde yaptığı yemekler geldi.
Annesi her yıl doğum gününde sadece onun sevdiği yemekleri yapar, büyük çilekli bir pasta alırdı. Kocaman hediye kutuları ile evi dolduran konuklar...
Burukça gülümsedi Jisung.
Keşke hep 5 yaşındaki o mutlu çocuk olarak kalabilseydi.
Eline aldığı çatalı yemeğin içinde gezdirdi.
Yemeği ayrıştırdı, karıştırdı, yeniden ayrıştırdı...
Ama çatalı bir kere bile olsun ağzına koymadı.
Ne de onu izleyen bir çift siyah gözü hissetmedi.
Lee Minho...
Genç olmasına rağmen kendi başına kurduğu şirketin CEO'su.
Gözlerini kıstı.
'Her kesin yemeğini yediği zaman diliminde neden o küçük beden yemek yemiyor' diye düşündü.
Yanında duran ve ona sırnaşmaya çalışan müdürü takmamaya çalıştı.
Çocuktan gözünü çekmeyerek sorusunu yöneltti.
"O kim? Ismi ne?"
Kadın eteğini yukarı kaldırmayı bırakıp, kıpkırmızı ruj sürdüğü dudaklarını araladı.
"Hangisi efendim?"
Minho bu soru üzerine göz devirdi.
"Yemeğini yemeyen bir tane çocuk var?"
Kadın yapmacık bir şekilde güldüğün de Minho midesinin bulandığını hissetti.
Iğrenç.
"Han Jisung. Geçen sene geldi."
"Ne zaman doğdu?"
"Dosyasında olmalı efendim"
"Dosyayı getir o zaman?"
Kadın mızıldanarak topuklularıyla odasına doğru yöneldiğinde bile Minho kadına bakmadı.
Tanrı aşkına kadın baştan aşağı sahte ve yapmacıktı...
Mide bulandırıcı.
Minho çocuğun süt beyazı tenine, küçük parmakları arasında devasa gözüken çatala, minicik vücudunun oturduğunda daha da küçülmesine karşı tek bir tepki verdi...
Sevimli.
Kadın yeniden yanına geldiğinde, onun elindeki dosyayı aldı.
Küçüğün fotoğrafına, ismine baktı ilk önce...
Han Jisung...Jisung...Jisung...
Kaşlarını çattı.
Doğum günü bu gün müydü?!
Tekrardan çocuğa çevirdi gözlerini.
Keder tüm vücudunu sarmıştı çocuğun.
Ama bu gün onun doğum günüydü!
Minho bu çocuk hakkında daha çok bilgi öğrenmek istedi.
İnsan neden doğum gününde mutsuz olurdu ki?
Yanında duran kadına aldırış etmedi.
Arkasını dönüp dışarı çıktı. Arabasına geri dönüp, evin yolunu tuttu.
Bir yola bir de yan koltuktaki dosyaya bakıyordu.
Eve geldiği anda aklına gelen şeyle çalışma odasında duran siyah defteri aldı.
Kalemi elinde çevirdi.
Önceden biri ona bir gün günlük yazacaksın deseydi, ona saçmalamamasını söylerdi.
Çünkü, günlük tutanlara garip bakıyordu.
Şimdi ise elinde gümüş renkli kalemle beyaz kağıdı o çocuk için dolduracaktı.
Dosyanın içinde duran fotoğrafı eline aldı.
İstemsizce gülümsedi.
Sincaba benziyordu.
Dolgun yanakları, beyaz teni, küçük parmakları, ince beli, minik bedeni...
Lee Minho'nun soğuk kalbi ilk kez ısınmıştı ve çarpıyordu...
Han Jisung isimli çocuk yüzünden.
______________________________________
Final...
Garip hissediyorum amk...
Neys jssbsndhdb sizi çooooooooooooooooooooooooooooooooooooook Seviyorum~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues
Fanfic[Completed] Lee Minho & Han Jisung "12 yaşında babası tarafından yetimhaneye bırakılan Han Jisung, 18'ci yaş gününe 1 hafta kala Lee Minho tarafından evlat edinir.„ ©miparkse