2.2

1.3K 120 53
                                    

"Nereye gidiyoruz?"

"Nereye istersek."

Arin'in eli parmaklarım arasında, benimkini sıkıca sararken Yeoksam'ın işlek caddelerinden birinde yürüyorduk. Kısa bir süre önce Arin'i evinden almış ve hiçbir şey söylemeden Gangnam yollarında sürüklemeye başlamıştım. Hava uzun bir süredir ilk defa bu kadar güzeldi, bu yüzden beraber bir şeyler yapmak istiyordum.

"Ne yapmak istersin?"

Arin telefonunun ekranından gözlerini çekerek bana baktı ve "Hmm.." diye mırıldandı. Gözleri birkaç saniyeliğine etrafta dolaştıktan sonra tekrar bana baktı. "Yalnız kalsak olmaz mı?" diye sorduğunda başımı salladım.

"Olur."

"Kalabalıkta bunalıyorum biraz, biliyorsun." diyerek devam ettiğinde elini sıktım. "Biliyorum güzelim, sorun yok."

Biraz daha yürüdükten sonra bir markete girmiş atıştırmalık ve içecek bir şeyler almıştık. Ardından Arin bildiği güzel bir yer olduğunu söyleyerek beni peşinden sürüklemişti ve yaklaşık yarım saat sonra
şehrin biraz dışında küçük bir tepeye gelmiştik.

Pek ıssız bir yer değildi, araba yolu vardı ve daha ileride büyük villalar bulunuyordu.

Arin elindeki poşetleri bırakıp çimlerin üzerine oturduğunda ben de yanına oturdum ve elimdekileri diğer poşetlerin yanına bıraktım.

"Sevdin mi?" diye sordu içi çikolata dolu poşeti kucağına alırken. İçini karıştırdığı sırada "Evet." diyerek cevapladım sorusunu.

Poşetten çıkardığı milkalardan birini bana uzattığında elinden aldım ve paketi açıp bir ısırık aldım. Arin de özenle paketi aralayıp çikolatayı parçalara ayırdığı sırada neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordum.

"Sen," dedim gözlerimi ondan çekip Yeoksam'ın çok da yüksekten olmayan manzarasını izlerken bacaklarımı hafif kavisli tepeden aşağı sarkıtmıştım. "İnsanlardan korkuyorsun."

Dönüp omzum üzerinden ona baktığımda elindeki çikolataları ve süt paketini bırakmış gözlerimi izliyordu. "Değil mi?" diye sordum ardından.

"Huh?" Kaşları hafifçe çatılırken rüzgarda uçuşan kızıl saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken sordu: "Nereden çıktı bu şimdi?"

"Sadece neler hissettiğini bilmek istiyorum." dedim bedenimi ona çeviridikten sonra. Kucağındaki elini tuttum ve soğuk parmaklarını sardım.

"Bana güvenmiyor musun?"

"Jaemin," dedi bedenini hafifçe çevirip yüz yüze gelmemizi sağlarken. Boştaki elini yanağıma götürüp soğuk parmaklarıyla tenimi okşadığında sessizce gözlerini izliyordum.

"Yaklaşık on iki yıl sonraya kadar yaşayacağın her şeyi görebiliyorum, güven benim için anlamsız bir kelimeden ibaret."

Gülümsediğinde ben de güldüm ve uzanıp dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktım. Gülümseyişi genişlerken aramızdaki poşetleri geriye bırakarak bana yaklaştı ve başını omzuma bıraktı.

"Pekala, bana bir şeyler anlatabilirsin umarım?" Gülerek sorduğumda dudaklarından sessiz bir hmm sesi çıkardı. "Olabilir ama soru sormak yok."

"Tamam." dedim ben de kollarımla bedenini sararken. Parçalara böldüğü çikolatalardan bir tane ağzına attıktan sonra derin bir nefes almıştı.

"Seneye ciddi bir şekilde çalışmaya başlayacaksın ve üniversite sınavın güzel geçecek."

Çikolatalardan bir tane daha ağzına attığında bir tane de dudaklarıma uzatmıştı. "Umarım." deyip güldüm çikolatayı parmakları arasından aldıktan sonra çiğnerken.

angel on fire :: na jaeminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin