2.5 + [13.9.23 güncellemesi]

1K 105 121
                                    

güncelleme[13.9.23]: herkese selam sonraki bölümün final olduğunu söylemiştim zaten fakat hem sınava hazırlanmam nedeniyle hem de yazmaktan bir süre kopmam ve bu fici artık bir türlü yazamamam nedeniyle finali yazmayıp burada sonlandıracağım.

çok denedim ama bir türlü finali yazamadım, istediğim gibi çıkmadı ortaya  o yüzden sürekli ertelendi. üzerinden çok zaman geçti bu yüzden artık hiç yazamıyorum. bu ficin akıbetini artık düşünmek istemiyorum bu yüzden tamamlanmış olarak tikleyeceğim. neler olacağını sizin hayal gücünüze bırakıyorum. buraya sizin hayal gücünüzdeki finalde neler olduğunu yorum atarsanız okumaktan çok mutlu olurum.

benim planladığım finali paylaşmayacağım çünkü belki bir gün yazmak isterim de buraya eklerim diye bende gizli kalacak.

son olarak yazdıklarımı beğeniyorsanız profilimdeki diğer hikayelere bakabilir bana destek olabilirsiniz 🥺🥺

buraya kadar okuduğunuz için herkese çok teşekkür ederim başka hikayelerde görüşmek dileğiyle 💘💘

©hisblackpearl

güncelleme sonu.

"Donghyuck sakin ol,"

"Sakin mi olayım?" Donghyuck yüksek sesle bağırdığında Yujin masanın dibinde, beni azarlayan bedeni ittirmişti. "Bağırıp çağırarak neyi çözeceksin aptal?"

"Çözülecek bir şey mi kaldı Yujin," Gözlerimin içine skısa bir bakış attıktan sonra devam etti: "Kim Arin-ssi geleceği gördüğü halde her şeyi bok etti zaten." dedi, sinirle derin bir nefes almış ve saçlarını gelişi güzel geri ittirmişti.

"Ne bok yediğinin farkındasın değil mi?" Bu sefer bana döndüğünde dudaklarım dişledim gergince. Gözlerim önümdeki bardaktan ayrılmazken o kadar kötü hissediyordum ki nefes bile alamıyordum.

"O kadar bencilce davranıyorsun ki artık seni tanıyamıyorum. " Başımı çevirip önce Jaemin'in tepkisini ölçtüm; kendine çektiği bacakları ile L koltuğun bir ucunda sessizce oturuyordu, uyandığımdan beri tek kelime bile dökülmemişti dudaklarından. Bir ara gözlerinin dolduğunu görmüştüm ama kendini hızlıca toparlamıştı.

Ardından Donghyuck'a, öfkeden ateş saçan gözlerine baktım. "Bencilce davranmıyorum," dedim dudaklarımı hafifçe ıslattıktan sonra. "Ne gördüysem gerçekleşmesine izin veriyorum."

"Saçmalık."

"Karşı koymaya gücüm kalmadı Donghyuck, anlaması bu kadar zor mu?"

Birden elini masaya vurduğunda irkilmiştim. Gözlerimi Donghyuck'a çevirdiğimde Mamsadan uzaklaştı ve sinirle saçlarını çekiştirerek odanın içinde dolaşmaya başladı."Üzgünüm." dedim gözlerim hafifçe dolarken.

"Sikerler böyle işi."

"Biraz sakin ol." Yujin, masada bağdaş kurmuş otururken Donghyuck kıpkırmızı gözleriyle ona kısa bir bakış atmıştı.

Yujin bana döndü ve yumuşak bir şekilde omzumdan tuttu. Hızla yanağıma doğru süzülen birkaç yaşı çenesiyle işaret ettiğinde siyah eldivenle örttüğüm parmaklarımı yüzüme götürerek yanaklarımı kuruladım.

"Ağlama, güzelim." dediğinde hafifçe başımı sallayarak oturduğum sandalyeye daha çok sinmiştim.

"Anlamamış olabilirler, henüz kesin bir şey bilmiyoruz." Donghyuck sonunda dolanmayı kesip kollarını birbirine bağlayarak tezgaha yaslandı, ardından Yujin'e baktı.

"Üçümüzü gözleriyle gördü Yujin, yetmezmiş gibi okulu ve geri kalan her şeyi de biliyor. Anlamamış olmaları imkansız."

"Ben kimseye bir şey söylemem." Na Jaemin uzun süredir sessiz kaldığından kırık çıkan sesiyle konuştuğunda üçümüz de ona bakmıştık.

"Kapa çeneni, tek kelime daha edersen kıracağım çünkü." Donghyuck burnundan soluyarak bağırdığında derin bir nefes aldım. Öfkesi daha ne kadar sürecekti bilmiyordum ama sabrımı zorluyordu.

"Sorun bana olan güvensizliğiniz olduğuna göre kendimi savunabilirim."

"Konu sana olan güvensizliğimiz falan değil."

Jaemin oturduğu yerden kalkıp yanımıza yürdü, yanımdaki sandalyeye oturduğunda ikisi de ona bakıyordu ama ben hiçbir şey yapmadım. Benden korkuyordu ve ben artık hislerini duymaktan yorulmuştum.

Donghyuck "Konseye çıktığında sana ne diyecekler biliyor musun?" diye sorduğunda Jaemin dudaklarını birbirine bastırarak başını iki yana salladı.

Bana dönüp "Bunu da anlatmadın mı?" diye sorduktan sonra masaya ilerledi ve Jaemin'in çaprazına oturmuştu. "Bilmesi gerekmiyor." dedim ben de.

"Bilmesi gerekmiyor mu? Bunca şeyi bilmesi gerekiyordu ama bunu bilmesi gerekmiyor mu Kim Arin?"

"Kapa çeneni Donghyuck, sabrımı zorluyorsun artık."

Sinirle güldüğünde sakin kalabilmek için dişlerimi sertçe alt dudağımı geçiriyordum. Beni umursamadan "Kendini savunmana gerek yok çünkü kimse seni dinlemeyecek Na Jaemin." dediğinde dişlerimi daha çok bastırdım.

"Arin sana her şeyi anlatarak yeminini bozdu ve bunun cezasını çekmek zorunda." diyerek devam ettiğinde dişlerimi o kadar sert bastırıyordum ki dudağımdan dilime hafifçe kan tadı gelmeye başlamıştı.

"Ne tür bir ceza?" diye sordu Jaemin kollarını masaya dayadıktan sonra.

"Donghyuck hayır-"

"Arin'i öldürecekler Jaemin." diyerek cevapladı Donghyuck. "Ve bunun tek sorumlusu sensin. Mutlu musun şimdi?"

Gözlerimden hızla birkaç yaş süzülüp masaya damlerken Jaemin'in tepkisini ölçmeye korksam da düşüncelerini hissedebiliyordum: şaşkındı ve artık daha çok korkuyordu.

"Sana defalarca Arin'den uzak durmanı söyledim ama kıskanç olduğum için böyle yaptığımı sandın. Arin'e onun sahibi gibi davrandığımı söylemiş, inanabiliyor musun Yujin?"

"Hyuck lütfen," Yujin sakin olması için kolundan tıttuğunda Donghyuck, Yujin'i yavaşça geri ittirmişti çünkü sakinleşeceği falan yoktu.

"Arin ölecek sonra hafızandan Arin hakkındaki her şey silinecek ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edeceksin."

Gözlerimden dökülen yaşlar hızlanırken Donghyuck histerik bir şekildede güldü. "Sonra acı çeken ben olacağım. Hatanızın bedelini ödeyen ben olacağım."

"Taeyong oppa senin anılarını-"

"Arin, hala anlamıyorsun." diyerek sözümü kestiğinde sustum. Gözleri hızla dolarken derin bir nefes almıştı ardından.

"Senden daha bencil kimseyi tanımadım ben. Beni asla düşünmedin, kimseyi düşünmedin. Ne yapmak istiyorsan onu yapıyorsun ve şimdi sırf bu yüzden gideceksin ama benim elimden hiçbir şey gelmiyor."

Gözyaşlarım bir bir ellerime damlarken dudaklarımdan birkaç hıçkırık koptuğunda Donghyuck da ağlıyordu ve bütün bu olanların sorumlusu olmak en çok canımı yakanıydı.

"Ben," dedi sakinleşmek için derin bir nefes aldıktan sonra. "seni sevdiğim için çok pişmanım Arin." diyerek devam ettiğinde bir hıçkırık daha koptu dudaklarımdan, canım daha çok acıdı ve o an ölmek istedim.


2.12.20
©hisblackpearl

merhabalar bölüm atmayalı 7 ay olmuş, bunun için gerçekten çok üzgünüm :" umarım hala okuyacak, destekleyecek birileri vardır❤️

bölüm hakkında fikirlerinizi belirtin
lütfen muah

ayrıca muhtrmelen sonraki bölüm final, ne zaman gelir bilemiyorum fakat çok bekletmeyeceğim sizi❤️

okumasını istediğiniz arkadaşlarınızı etkiketleyebilirsiniz bu arada :")

sınır: +60 oy

angel on fire :: na jaeminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin