En Güzeli

1.5K 63 8
                                    

Günler geçmişti, her şey aynıydı. Fatoş'un iç dünyası hariç. Neco yine sabahtan çıkıyor, geceleri geç dönüyor, biraz Fatoş'a bulaştıktan sonra uyuyordu. Ama Fatoş için işler öyle basit ilerlemiyordu. Bozla hala konuşmamıştı, Necoyu vurması, ardından hastalandığında ona bakması ve Neco'nun söyledikleri bir türlü çıkmıyordu aklından. Darmadağındı kafasının içi, düşüncelerini toparlayamıyordu. Bir gün yatağında oturmuş telefonla uğraşırken odaya giren Neco'yu gördü. Beti benzi atmış, gözleri dolu doluydu. Fatoş'u fark etmemişti bile. Usulca gelip yatağın bir ucuna oturdu arkası dönük vaziyette. Fatoş şaşkındı, meraklı bir şekilde "Neco, iyi misin sen ne oldu?" diye seslendi usulca. Neco hiçbir şey söylemeden dizlerine uzandı Fatoşun, elleri bacağındaydı. Daha fazla gözyaşlarını tutamayan Neco, bir çocuk gibi ağlıyordu Fatoşun dizlerinde. Fatoş'un içinde bir şeyler koptu sanki. Kalbi çok hızlı atıyordu elini kalbinin üstüne koyup dizlerinde yatan adama baktı. Neco'yu böyle göreceği ölse aklına gelmezdi. Onu hep duygusuz, dengesiz, arsız halleriyle görmüştü. Gitgide meraklanıyordu onun bu haline. Usulca sordu "Neco, ne olduğunu söylemeyecek misin?" Neco yavaşça kalktı Fatoş'un dizlerinden. "Ben özür dilerim" diyebildi sadece. Fatoş ona bu durumdayken bile dizine yattığı için kızacağı izlenimini vermesine üzülmüştü. Kızmamıştı ki. "Özür dileyecek bir şey yok, ben sana bir su getireyim" dedi. Tam yataktan kalkacağı sırada Neco elinden tutarak engelledi, "gitme" dedi yalvarırcasına. "Peki" diyip oturdu Fatoş yatağa tekrar. "Ben hayatım boyunca kafamın içindeki sesleri susturmaya çalıştım Fatoş. Ablamın, annemin, babamın... Sen yapamazsın Neco, senden bir halt olmaz Neco... İnandım biliyor musun? Aksini ispat edeyim derken de iyice batırdım." dedi Neco tekrar Fatoşun dizlerinde yatarken. Fatoş teselli edercesine "ailen onlar senin kötülüğünü isterler mi hiç?" diyebildi sadece. "Bazen insana en büyük kötülüğü ailesi yapıyor Fatoş" dedi Neco ve yavaşça doğruldu. Fatoş'a derin derin baktıktan sonra "Fatoş ben iyi biri değilim, hiç olmadım. Ama sen iyisin hem de çok iyisin. Belki benim de bir şansım olur" dedi Neco kırgınca gülümseyerek. Fatoş kendisini bir şans olarak gören bu adamın gitgide daha fazla kafasını karıştırmasına izin vermek istemiyordu. Konuyu dağıtarak "ben mi iyiyim? Hani kenar mahalle kızıydım ya ben? Unuttun mu?" dedi gülümseyerek. "Ama en güzeli... En güzeli..." dedi Neco. Fatoş gitgide Neco'ya çekiliyordu sanki. Daha fazla dayanamayarak "hadi kalk bi elini yüze yıka istersen, sonra istersen anlatırsın ne olduğunu" dedi Neco'ya. "Belki bi gün" diyerek çıktı odadan Neco.

Neco yaralarını Fatoş'a açmanın vermiş olduğu şaşkınlıkla kendine çeki düzen verip odaya geri döndü.

Fatoş odaya gelen Neco'ya hiç beklemediği bir teklifte bulundu. "Dışarı mı çıksak?" dedi birden. Neco hala çok durgundu. "Yarın götürürüm seni mahalleye, abinlere" dedi usulca. "Yok mahalleye gitmek için demedim, ikimiz yani bi yerlere çıkıp biraz dolaşıp hava alsak diye..." dedi Fatoş. Neco şaşırmıştı. Normal bir zamanda şu teklifi Fatoş'un ağzından duymak için neler yapardı ama şimdi sanki kendisine üzülmüş, acıyormuşta böyle davranıyormuş gibi gelmişti. "Bana acımana ihtiyacım yok." dedi sertçe. "Acıdığım falan yok. Benim de canım sıkkın senin de biraz hava alalım bütün gün tıkılıp kalıyorum bu odada" dedi Fatoş. Neco ikna olmuştu, zaten istiyordu Fatoşla olmayı. "Peki o zaman, arabada bekliyorum. Hazırlanıp gelirsin" diyerek çıktı odadan. Fatoş üzerini değiştirip hemen indi Neco'nun peşinden. Yola çıktılar.

F: Ee nereye gidiyoruz?
N: Bilmem, özellikle gitmek istediğin bir yer varsa oraya gidebiliriz.
F: Fark etmez benim için.
N: Peki madem.

Yol boyu sessizlik hakimdi. Sahilde bir kahveciye gelmişlerdi. Oturup iki kahve söylediler. Masada hala çıt çıkmıyordu. Sessizliği bozan Fatoş oldu. "Neco kendine gelir misin artık" diye kızdı Neco'ya. Neco gülümsedi. "Hani senin de canın sıkkındı, konuşup iyice sıkmayayım" dedi. "Böyleyken daha çok sıkıyorsun, istediğin kadar bulaşabilirsin bugün bana, serbest." dedi Fatoş. "Bak sonra yeter Neco diyip vurma beni sakın" dedi Neco bu kez daha içten gülümseyerek. Fatoş'un onun bu haline dayanamaması hoşuna gitmişti. "Söz vermiyim, sen yine de çok abartma" dedi Fatoş.

N: Ee anlat bakalım, senin canın neden sıkkın sevgili karıcığım? Paylaş kocanla.
F: Biliyosun ya işte.
N: Ha şu mesele.
F: Sen aştın kendini farkında mısın? Bozun adını duymaya bile tahammülü olmayan adam, şimdi bana onunla kavgamı anlattırıyor, bi garipsin Neco.
N: Onunla kavgan değil ki, kendinle kavgan.
F: O ne demek şimdi?
N: Farkında mısın değil misin bilmiyorum ama sen Boz'a benim konumda sana inanmadığı için kızgın değilsin. Sen biri gerçekleri yüzüne vurduğu için kızgınsın.
F: Ne gerçeği ya? Ne saçmalıyosun?
N: Bizim evli olduğumuz gerçeği, o gün gerçekten benim için endişelendiğin gerçeği.. Sen o gün abinlere de bu yüzden gittin. Bu söylediklerimin sen de farkındaydın. O gece hissettiğin şeyden kaçmak, Bozu görüp beni aklından çıkarmak için gittin. Ama tahmin ettiğin gibi olmadı işte. Çünkü sen kabul etsen de etmesen de durum bu.

Fatoş bir süre cevap veremedi Neco'ya. Haklı mıydı? Gerçekten bunun için mi gitmişti? Hayır, tabiki hayır. Alakası bile yoktu. Kendini toparlayarak konuşmaya başladı. Bu kez onun canını yakacaktı.

F: Benim sana karşı bir şey hissettiğim falan yok. O gece olanlar tamamen vicdan meselesiydi. Mahalleye de gittim çünkü Bozu görmek istedim. Çünkü onu seviyorum, seni değil.
N: Küçük yaştaki kızlar her şeyi severler.
F: Beni dellendirme Neco. O ne demek şimdi ya?
N: E öyle tabi. Birlikte büyümüşsünüz, kim Adananın en belalı mahallelerinden birinde o mahallenin reisinin kız kardeşine yan gözle bakabilir ki. Hayatına bu yüzden kimse girmemiş, bir şey hisseden de söylemekten çekinmiştir zaten abin yüzünden. Boz hariç. Sen de ona tutunmuşsun. Aradığın birçok şeyi vermiş olabilir sana. Sevgi, sadakat, güven.. Ama aşk bunlardan biri değil.
F: Sen ne anlarsın ki aşktan?
N: Nasıl şu an kafanın içinde benim sesim dolaşıyorsa, nasıl ben senin üzerine geldiğimde kalbin yerinden çıkacakmış gibi atıyorsa, nasıl ben sana dokunduğumda vücudun alev alev yanıyorsa.. Öyle bir şey işte. Tabi bunlar sadece başlangıç belirtileri. Eğer bir gün hislerini kabullenip gerçekten istediğin için gelirsen bana, o gün anlayacaksın aşkın nasıl bir şey olduğunu.

Fatoş cevap vermedi, veremedi. Sanki aklını okuyordu Neco. Nasıl bilebilirdi ona dokunduğunda vücudunun öylesine yandığını, nasıl bilebilirdi kalbinin öyle attığını. Kafasını toplamak için geldiği yerde iyice darmadağın olmuştu. "Artık kalkalım bence. Temiz hava çarptı seni. Saçma sapan konuşmaya başladın yine" dedi. Gülümseyerek sandalyesinden kalkan Neco "Kaç tabi gerçekleri duyunca, önemli değil karıcığım ben beklerim, zamanımız var" dedi. Arabaya binip evin yolunu tuttular.

NecFat - Gecmisini Unut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin