Sabah gözlerini ilk açan Neco oldu, doktor kontrol için yanına gelmiş ama yorgunluktan gözlerini açamayan Fatoş uyumaya devam etmişti. Bir süre yattığı yerden Fatoş'u izleyen Neco hala ondan kurtulmasına rağmen başında ağlayan ve üstüne geceyi yanında geçiren Fatoş'un bu hareketlerine sevinse de ne hissettiğini hala çözemiyordu. Uyanır uyanmaz yanından gidecek olmasının ve bir daha ne zaman göreceğinin garantisini bilmediği için hiç uyanmasın, hep öyle yanıbaşında kalsın istiyordu.
Tüm bunlar Neco'nun aklından bir bir geçerken yerinde kıpırdanan Fatoş, usulca gözlerini açıp onu izleyen Neco'ya baktı. "Ne zaman uyandın sen?" "Çok olmadı" dedi Neco. "Seslenseydin ya, su falan ister misin?" derken yattığı koltuktan toparlanarak yönünü Neco'ya çevirmiş, oturur vaziyet almıştı. "Güzel karım verir de istemez miyim?" dedi Neco gülümseyerek. Suyu bardağa dolduran Fatoş arkası dönükken kafasını yana yatırarak gülümsese de bunu Neco'ya belli etmemişti. Yüzünü ona döndüğünde ise ciddi bir ifadeyle "kısa bir süre daha kağıt üstündeki karın" dedi suyu verirken. Neco'nun yüzündeki gülümseme solmuş, suratı bozguna uğramış gibiydi. "Orası belli olmaz" dedi usulca. Fatoş "Neyse, sonra konuşuruz bunları. Ben bizimkiler uyanmadan gideyim, senin de dedenler falan gelir zaten birazdan" dedi kapıya yönelirken. "Peki, teşekkür ederim yani gece kaldığın için" dedi Neco usulca. "Önemi yok" diyerek odadan çıkan Fatoş hala gözlerini açmaya çalışıyor, bir yandan da uyku sersemliğini atmak için esniyordu. Karşısında Boz'u görmesiyle kafasından aşağı buz gibi su dökülmüşçesine irkilmek uykusunu tamamen açmıştı.
Fatoş "Boz" dedi yakalanmışçasına gözlerini kaçırırken,
"Ne işin vardı senin burda? Seni arıyorum hastanede saatlerdir? Sen bu odada o şerefsizle m kaldın?" derken sesinin tonunu ayarlayamıyor, sesi gitgide iyice artıyordu.
"Saçmalama ben şimdi geldim doktoru çağırdı" derken yalanları peşi sıra diziyordu Fatoş.
"Sananeymiş, sen niye geliyorsun" dedi Boz hala öfkesini koruyarak. Fatoş patlama noktasına gelmişti "Evliyiz ya hani, karısı olduğum için olabilir mi, doktor ne bilsin ayrıca nasıl bir evlilik olduğunu bunun" diye bağırdı öfkeyle karşısındaki adama. Fatoştan böyle sert bir çıkışı beklemeyen Boz yanlarına doğru gelen Ramo'yu da görünce sesini biraz daha alçalttı. Fatoşa doğru yanaşarak "Neyse yakında bitiyor bu yalandan evlilik mevzusu. Ondan sonra o adamı değil senin etrafında, adını bile senin adınla aynı cümlede duymayacağım" dedi tehdit edercesine.Hep beraber çıkışa doğru yürürlerken Fatoş'un aklı hala Neco'daydı. Hep beraber eve gittiklerinde annesine, ailesine kavuşmanın verdiği mutlulukla keyiflense de, akşam olup odasına çekildiğinde yine Neco gelmişti aklına.
Neco ise hastaneden çıkmış, evine dönmesine rağmen odasında yatmak istemiyor, duvarlar üzerine üzerine geliyordu. Gözlerini ise bir an olsun Fatoş'un bu odada en çok vakit geçirdiği yer olan koltuktan bir an bile alamıyordu. Gece olmuştu. Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra evden çıktı Neco, nefes almak istemişti. Nefes almak için neye ihtiyacı olduğunu bilerek, pompacıların mahallesine doğru yola çıktı.Fatoş yatağında bir sağa bir sola dönüyor, evine döndüğü ilk gecede neden bu kadar huzursuz olduğuna anlam veremiyor ama yine de bu konunun Necoyla alakalı olduğunu itiraf edemiyordu kendine. Tam o sırada telefonunun titreşimiyle irkilerek kendine geldi. Ekranda Neco'dan gelen bir mesaj olduğunu gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılmış, yattığı yerden bir anda doğruluvermişti.
"Sizin evin yan tarafındaki ağaçlıktayım, gel"
Ne işi var bunun burda diye düşünen Fatoş, yaşadığı şoku atlatarak anında cevap yazdı Necoya.
Fatoş:
"Kendini öldürtmek mi istiyorsun sen defol git gece gece bela açma başımıza"Neco:
"Benim belam sensin demiştim, bekliyorum. Sen gelmeden hiçbir yere gitmem."