10- BU DA NE?

11 0 0
                                    

-LİLA-

Üst kata, banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Yüzüm dağılmıştı. Gözlerim kan toplamış, fakat elim kan içerisindeydi. Tamamen unutmuşum. Bir anda kitap aklıma geldi. Masal kitabını açtım ve koltuğa oturup okudum:''...Sonunda küçük prens meleğine kavuştu. Yıllar geçince evlendiler ve mutlu yaşadılar.'' Bir sayfayı fark ettim ''Doğum günün kutlu olsun, minik prensim -annen'' yazıyordu. Gözlerim doldu. Ona haksızlık ettiğimi fark ettim. 

Ağladım...

Sonra Esila'ya gittim. Olayı anlattıktan sonra:''Beni bırakır mı?'' dedim ağlayarak. Ona güveniyordum fakat. Bilmiyordum. Şu anda nerede? Nereye gitti? Bunları düşününce elim ayağım titredi.

''O, seni asla bırakmaz.'' diye bir ses geldi kapıdan. Bu Zafer'di (hani şu Esila'nın kocası). ''O benim dostum. Onu tanıyorum. O öyle bırakmaz, bırakılır.'' dedi.

YANİ ONU BEN Mİ BIRAKTIM?

Odasına geri çekildi. Esila da durgun bir ifadeyle elindeki iki davetiyeyi uzattı bana. ''Bu ne?''. ''Bu oğlumun doğum günü için.'' dedi. ''Davetiye'nin üstünde Mart yazıyor. Oysa daha Aralık'tayız?''. ''EVET! ÇÜNKÜ BEN HAMİLEYİM!'' 

AMAN TANRIM. 

Gözlerimin önüne bir anda Çağan'la sarıldığımızı gördüm. Sonra yerin dibinden kanlarla dolu bir ŞEYTAN eli gelip Çağan'ı denize çekti. Çağan'ı çekmeye çalıştım fakat çekemedim. En sonunda denize düşüp yerin dibine gitti.

HİÇBİRŞEY YAPAMADIM.

HİÇBİRŞEY.

Gözlerimi açtım. Kulağıma Skyfall şarkısı geldi. AĞLADIM. Sonra aklıma kıyı geldi. Bu aklıma gelen şey, anlamsız olamazdı? Ha? Kıyıya gittim ve t-shirtümü ve pantolonumu çıkarıp denize girdim. Orada; dipte. Aldım onu taşıdım ve kıyıya geldik. üstüme sadece t-shirtümü geçirdim ve ona sarıldım. Ardından da 112'yi aradım.

-1 saat sonra-

İşte orada yatıyor, benim minik prensim. AĞLADIM. Yanıma Esila ve kocası geldi. Bana destek oldular. En azından denediler çünkü hala mutlu değildim. Sonra makineden aralıksız bir 'biip' sesi geldi. Dayanamadım ve odaya girdim. Beni dışarı çıkardılar. ''Gitme!'' diye bağırdım.

Gerisini hatırlamıyorum

-Çağan-

Lila, yanımdaki yatakta öylece uyuyor. Doktorlar içeri girdi. ''Kalkma'' dediler fakat bütün aletleri üstümden çekip Lila'nın yatağına gidip burnumu boynuna sürttüm: Gözümden bir damla yaş düştü. ''N-ne oldu ona?'' diye sordum. Sesim titriyor ve kekeliyordum. Gözlerini bana çevirdi: ''Eli kanıyordu. Kanadıktan sonra yıkadı galiba. Fazla üzülünce sinir damarları aşırıya kaçtı ve kan kaybı yaşadı.'' dedi. Nasıl bu kadar rahattı? Doktorun ensesine yapıştım: '' VE SEN NE YAPTIN?!'' dedim. Ellerimi esnsesinden çekti ve: ''Ona kan bulduk efendim. Şu an sadece uykuda.''. Sakinleşmemiştim. ''SENİ ÖLDÜRMEDİĞİME ŞÜKRET, ÖNLÜKLÜ!'' dedim ve yatağa geri yattım. 

Fakat gözüm hala Lila'nın üstündeydi.

Ölme ihtimalı vardı ama bu doktor bir bok yapmıyordu.

Bu küfrü Lila'nın yanında söylesem bana kızardı diye düşündüm ve kendimden nefret ettim. Sonra makineden biiiip sesi geldi. Bu güzel bir şey gibi görünmüyorudu.

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin