3- BILEKLİK

20 0 0
                                    

 Karakola doğru gidiyordum. Esila evde kalmayı tercih etti. Böylece kolayca kaçırılabilirim! -Mağlum bizim mahalle böyle-

 Yerde bir bileklik buldum. Üstünde ''Tek aşkıma!'' yazıyordu. Teh. Sevgili saçmalıkları diye düşündüm ama dayanamayıp koluma taktım. Karakola yürümeye devam ettim. Fakat, babamı görürsem ne olacaktı ki? En fazla ona bağırabilirdim. Gözümde yaşlarla eve dönmeye karar verdim. Eve gittim ve annemin ''Hoşgeldin''ine cevap bile vermeden odama çıktım. Ağladım. Annem ''Ne oldu?'' diye sordu. ''Babamı buldum!'' dedim. Yüzünü buruşturdu. ''Neden bana söylemedin?'' dedim ama cevap gelmedi. Ben de zaten yorulmuş annemi daha fazla yormamak için sustum.

 Konuyu değiştirdi.

 Sorduğu soru ise: ''Bu bileklik de ne?'' idi. Sa-sadece bileklik. Bunu söylerken de ''Tek aşkıma'' yazan yeri çevirdim. 

 Ocakta yemek vardı diyerek odamdan çıktı.

 Ne konuşmaydı ama (!). Kendimi rahatlamış hissettm doğrusu! 

 Daha sonra bilekliği sahibine vermek için dışarıya çıkmayı planladım. Üstümü giyindim ve 2 katlı evimizden çıkmak üzere (odam üst katta) aşağı indim. 

 İnmemle bağırmam bir oldu. Annem elinde bir bıçak ve bir notla yerde ölü duruyor! Notta şunlar yazılıydı: ''Kızım. Baban eğer bu eve gelecekse, hayat benim için son buldu demektir! Aslında sana bunu söylemedim ama baban RUH HASTASIYDI! Onunla bir ömür daha uğraşamam. Fazla paslandım. Artık bakıcılık yapamam. Seni çok seviyorum. Lütfen bundan babana bahsetme! Annen''

 Ama ben, babamı getirmeyecektim ki...

 Bir yarım saat boyunca evi taradılar. Bıcağı annem kendine saplamış!

 Tahmin etmiştim.

Ağlayarak dışarı çıktım ve ''LANET OLSUN'' diyerek gözüm kapalı yürüdüm. En sonunda kendimi tepede buldum. Yerle arasında yaklaşık 10 m var. 

Yani açıkçası ölürüm. MÜKEMMEL.

 Kollarımı birbirine bağladım ve kendimi yere bıraktım. 

Üstüme bir karanlık çöktü...

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin