Dünyamın hiç durmaksızın, süratle döndüğünü hissediyordum. Ya da dönen yalnızca bu tuhaf şehirdi, bilmiyordum. Ama mutlaka dönen bir şeyler vardı ve ben bayılmak üzereydim.
Şu son saatlerde öğrendiğim hiçbir şey akıl kârı değildi. Bu şehir, şehrin gerçekleri, insanları ve belki de varlıklarını dahi bilmediğim diğer tüm canlıları. Topraklarında gizlenen korkunç sırları...
Abimin ve diğerlerini söyledikleri hiçbir şeyi aklım hafsatam almıyordu. Akıl kârı değillerdi, nasıl alsındı..!
Dünya'nın duyguları ya da insanlar üzerinde herhangi bir yetkisi yoktur! Rüya gören insan rüyadadır ve o anlarda yaşanan hiçbir şey gerçek değildir!
Tamam. Tüm bunlar bir rüyadan ibaretti ve ben bunu aklımdan bir an olsun çıkarmamalıydım.
Tenindeki laneti gözlerinde taşıyan bu adam beni gerçekten öpmemişti! Hayır, bu doğru değildi..!
Ah! Kimi kandırıyordum ki!
Delirmek üzereydim! Kalbim, sonsuza dek hiç durmayacağına söz verirmişçesine hızla atıyor, abim her an şu Kaptan bozuntusuna saldıracakmış gibi duruyordu.
Masanın gerginliği ortamın sessizliğine karışırken, abimin tehlikeli bakan gözlerinin hedefindeki kişi usulca ayaklandı. Şimdi herkes ayaktaydı.
Kaptan'ın kan kırmızı gözleri ilk olarak benim yeşillerimi hedef aldı. Bana öyle bakıyordu ki, sanki gözlerimin içerisinde bir şey görmüşçesine dikkatli, ruhumu okuyormuşçasına özenliydi.
Birkaç saniye boyunca oyalandı yeşillerimde. Ardından bu defa abime döndüğünde, "O çok güçlü," diye mırıldandı bir itiraf gibi. O diyerek tabir ettiği kişi elbette ki bendim. "Gücünü bir şekilde aşmam, o'nu alaşağı etmem gerekiyordu," Yeniden bana baktı. "Ben de öptüm," dediğinde, ruhumun bedenimden çekildiğini sandım. Ciğerlerime ulaşmak üzere olan soluğum tekledi, ellerim terledi; ve ben, orada öylece kalakaldım.
"Ulan-" diye homurdandı abim. Buradan sonrasına adım atamaz gibi bir hali vardı. Eli kolu bağlanmıştı sanki.
"Abi," diye fısıldadım halsizce, gözlerim kararmaya başlayıp da bilincim fire vermeye meylettiğinde.
Ama ne abim, ne de diğerleri duymadılar beni.
Bir tek o kız, o sarışın kız beni duyduğu, durumumu gördüğü halde sesini bile çıkarmayıp usulca çevirdi başını benden.
Ama ben bunu yazmıştım bir kenara. Emin olabilirdi...
★ ★ ★
Hayat, duvarları her an değişime uğrayan bir labirenttir. Ne taraftan gideceğini ya da labirentin sonunun nereye çıkacağını bilmiyor olmazsın; ne taraftan gideceğin de, labirentin sonunun nereye çıkacağı da zaten belirsizdir...
Benim hayatımın özeti de tam olarak buydu işte. Bilinçsiz bir şekilde oradan oraya savruluyor, yönümün ve sonumun belirsizliğinde kayboluyordum.
Zavallıca bir halde...
Başımda hissettiğim tahammülsüz ağrıya eşlik eden ince sızı, işleri hiç olmadığı kadar zora sokuyordu. Öyle ki, o yoğun alkol kokulu barda bayılmış olduğumu anladığım an ayılmamış olabilmeyi diledim. Hem belki o zaman hepsi geçerdi.
Saçlarımın üstünde tatlı bir hakimiyet kurmuş olan bir okşayış hissediyordum. Bulunduğumuz yer her neresiyse, fazlasıyla sessiz ve oldukça huzurluydu. Bu huzur, alnıma değen naif dokunuşla birleşti ve katlanarak büyüdü.
![](https://img.wattpad.com/cover/210641953-288-k776473.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RET | AY TANRIÇASI - [ Düzenleriyor ]
Fantasía🏆 Wattys 2021 yarı finalisti 🥇 Düzenlendiği için bölümler yeniden yükleniyor. "WattpadFantasyTR'nin Mitoloji ve Efsaneler Diyarı adlı okuma listesinde!" "Mitolojik bir roman değildir. Tanrılar ve Tanrıçalar bulunmamaktadır..!" ...