8: "Böyle güzel gülüyorsun, içim gidiyor."

2.1K 195 222
                                    

Uyku üzerime daha fazla çöktüğünde, dudaklarıma bırakılan tonlarca öpücükle yerimde kıpırdandım. Öpücüklerin baskısı ve ıslaklığı artınca iyice mızmızlandım. Uyanmak istemiyordum. Ardından güçlü kollar belime sarıldı ve daha iştahla öptü uyunmak istemeyen beni. "Uyansana artık. Dakikalardır öpüyorum."

Seokjin'in sesini duymamla pes ettim ve araladım gözlerimi. "Uyumak istiyorum." Tekrar dudaklarını, dudaklarıma bastırdı ve ıslakça öptü. "Bak, zaten seni öpmek için fırsat kolluyorum bu benim işime gelir bal dudak." Bu dediklerine kıkırdadım. Ardından sırt üstü uzandım ve derin bir nefes aldım.

Dünkü mesaj doldu aklıma. Gerçekten neyin içine düştüğümden bir haberim yoktu. "Bence erkenden kalkmalısın." Yavaşça kafamı ona çevirdim ve yüzünü izledim. Fazla kusursuz ve güzeldi. Aşırı güçlü ve korumacı biriydi. Onun yanında güvendeydim. Peki beni ondan kim koruyacaktı?

"Güzelim daldın. İyi misin?" Derin bir nefes aldım. "İyiyim. Neden erken kalkmam lazım?" Dirseği üzerinde yükseldi ve burnunu, burnuma sürttü. O sert kokusu, ciğerlerime dolduğunda gülümsedim. "Şöyle kendinden geçmiş gibi gülüyorsun ya, yemin ederim içim gidiyor." Ardından elini saçlarıma götürdü ve okşadı.

"Dışarı çıkmak ister misin? Bir yıldır burdasın ve bahçe dışında, çıkmadın." İçime dolan heyecanla yerimden kalktım. "Ciddi misin? Ama dikkatli olmamız lazım diyordun?" Gülümsedi ve beni kucağına çekti. "Ben yanındayım. Sana bir şey olmasına izin vermem." Gülümsedim ve boynuna sokuldum. "Teşekkür ederim." Belimi sakince okşarken, kulağıma fısıldadı. "Ne için?" Saçlarını okşadım.

"Beni ordan kurtardın. Sen olmasaydın başkası ile olmak zorunda kalacaktım." Belimdeki eli, tenime baskı uyguladı. Bu konu onu cidden sinirlendiriyordu. "Sana kimse dokunamaz bal dudak. Unutma sen benimsin." Sahiplenilme duygusu içimi gıdıklarken, dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Biliyordum bana zarar veren bir şeyler yapmıştı. Benden bir şeyler saklıyordu. Ama anı yaşamak istedim. Onu seviyordum.

Elimde olmadan ona tutulan bir kalbim vardı. Bari tadını çıkarayım istedim. Elini belimden yukarı çıkardı. Sırtımı okşuyor ve dilimi sakince öpüyordu. "Sana sahibim. Kalbine sahibim." Gülümsedim. Saçlarını, ellerim ile okşadım. Sevilmemiş her tutamına bıraktım sevgimi. Ardından elimi tuttu ve avuç içimi koklayarak öptü.

"Biliyor musun? Ne olursa olsun, seni asla bırakmayacağım. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum. Ben sensiz yapamam." Göğsüm kalbimi taşımayacağı sırada, ellerim ile yine omuzlarına tutundum ve okşadım. "Benim senden başka kimsem yok." Dolu gözleri ile bana baktı. İki avucunun içine, yüzümü yasladı. Bir bebeği sever gibi sevdi.

"Seni kimsesiz bırakanlardan nefret ediyorum." Alnını, alnıma yasladı. Bir süre öyle durduktan sonra, beni kucakladı ve yataktan indirdi. "Şimdi giyinme zamanı. Kahvaltıyı dışarda yaparız." Dolaba ilerledi ve siyah gömlek ile kot pantolonunu aldı. Üzerindeki ince tişörtü üzerinden hızla çıkardı. Arkasını döndüğünde, sırtında gördüğüm iz dikkatimi çekmişti.

Yavaşça ilerledim ve parmak uçlarımla dokundum. Tenine değdiğim an irkildi. "Bu ne zaman oldu?" Üzerinde parmağımı gezdirirken, içim titredi. "Seokjin bu ne izi?" Yavaşça bana döndü. Teninden ayırmadığım parmağım, kaburga kemiğinin üzerinde yerini aldı. Sakince okşadım ve biraz daha yaklaştım. Sıcak nefesim, tenine çarpıyor ve Seokjin'in göğsü hızla inip kalkıyordu.

"Çok eski bir iz." Avuç içimi gövdesine bastırdım ve okşadım. Elleri belimi bulurken, iki avucumla yaslandım göğsüne. "Nasıl oldu?" Tüm gövdesini sakince okşamaya başladım. Sakin ve uysal olmalıydım. "Bundan dört sene önce, birini öldürmem gerekiyordu. Mecburdum. Çünkü gerçekten kötü bir adamdı. Uyuşturucu yapıyor ve bunun denemesini yetimhanedeki çocuklar üzerinde deniyordu. Çünkü onlar kimsesizdi ve aramak için peşine kimse düşmezdi."

Burning Killer ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin