13: "Bitiyor ve biz genciz."

2.1K 149 277
                                    

-FİNAL-

Uzun zamandır bu kadar gürültülü bir yerde bulunmamıştım. Son ses müzik, içki içen insanlar, herkesin ortasında sevişenler...Hepsi burda toplanmıştı. Bir saatir aralıksız servis yapıyordum. Yoongi şefimizdi. Sürekli bizi yönlendiriyor ve talimatları hatırlatıyordu. "Taehyung girişteki masa, viski istiyor. Buzlu. Sakın unutma!" Yoongi'nin sesi ile kendime geldim. Gerçekten kusacaktım. Hem içerisi çok havasız hem de leş gibi ter kokusu doluydu.

Girişe gidene kadar bir ton bedene çarparak ilerledim. Tek başına oturmuş adamın yanına ilerlerken gözüme tek olması garip gelmişti. Burda tek olan sadece çalışanlardı. Siyah şapkası, siyah montu ve siyah botları ile ürkütücüydü. Şu an kollarında olmak istediğim adam Seokjin idi. Burda uçkur düşkünlerine servis yapmak değil. "Buyrun efendim siparişiniz." Hızla ilerleyeceğim vakit bileğimden sertçe tuttu. Ben ne olduğunu anlayana kadar çoktan kendine çekmişti.

Siktir! Kucağındaydım!

"Ne yapıyorsunuz? Bırakın!" Şapkası ve maskesini çıkarması ile gözlerim yerinden çıkacaktı. Sinirle kaşlarımı çattım. Çok korkmuştum. "Seokjin delirdin mi sen? Neden böyle yapıyorsun? Çok korktum!" Bana doğru yaklaştı ve dudaklarıma bastırdı dudaklarını. Derince öperken adeta kendimden geçmiştim. İyice kucağına yerleştim ve dudaklarına abandım. Tadı çok eşsizdi. Dilim ile yalarken Seokjin beni istemeyerek bile olsa uzaklaştırdı.

İstemeyerek olduğunu biliyordum. Çünkü şu an kucağındaydım ve altımdaki penis hiç yerini sevmişe benzemiyordu. Resmen pantolonunu delip, çıkacak kadar sertleşmişti. "Viski için teşekkürler bal dudak." Gülümsedim ve son kez öpüp, saçları ile oynamaya başladım. "İlk günüm olduğu için bir saat sonra çıkacağım. O zamana kadar uslu dur. Yanında birini görürsem bozuşuruz." Kıskanıyordum. Bu elimde değildi. Her hali çok yakışıklıydı ve şu an tekti.

Neler olacağını az çok tahmin ediyordum. Biz birbirimize dalmışken, gelen sesle ilgi odağımız değişti. "Siz ikiniz cidden! Taehyung oynaşmayı kes ve işine dön." Yoongi'nin sinirli halleri beni korkutsa bile Seokjin bundan zevk almışa benziyordu. "Önlük yakışmış Min." Dalga geçercesine gülmesi beni germişti. Hyung, resmen gözlerine delici bakışlarını gönderiyordu. "Sesini kes! Sabrımı sınama." Seokjin iyice gülümsedi. Yoongi hızlıca ordan giderken kucağından kalktım.

"Bir saat daha dayan. Sonra eve gideriz." Koltuğa yaslandı. "Tamam bebeğim sen çalışmana bak." Ona gülümsedim ve işime geri döndüm. Umarım hiçbir sorun olmadan bugünü atlatırdık. Artık Seokjin ile aramızda sorun yoktu. Yalan yoktu. Sır yoktu ve biz mutluyduk. En güzeli ise hala gençtik ve birbirimize sahiptik. Ayrı kaldığımız o zamanların acısını çıkartacaktım. Ona sahip olacak ve tamamen benim kılacaktım. Artık son nefesimi bile onunla vermek istiyordum.

Bunun ne kadar zor ve sancılı bir süreç olduğunu kimse anlayamazdı. Birlikteliğimiz üzerinden nerdeyse iki seneye yakın bir süre geçmişti. Sürekli mutlu ve sorunsuz bir çift olmamıştık. En başından beri ona dokunmak istediğim zamanlar, sanki elektrik çarpmışa dönüyordum. Sürekli ondan uzak durmamı bas bas bağıran bir yanım vardı. İçimdeki kuşkudan, ezik duygudan, dışlanma duygusundan ne Seokjin'in ne başkasının haberi olmamıştı.

Kimseye güvenemiyordum. Onunla ilk tanışmamızda bile ailemin ölümü hakkında yalan söylemiştim. Ama güvendiğim an ona ağlayarak her şeyi anlatmıştım. Ve o olay, aşık olduğum adamla bağlantılı çıkmıştı. Benden saklamıştı. En başından beri gizlemişti. Biz birlikte uyuduk o sustu. Ben ağladım, sustu. Ben onunla ilerisini istedim o durdurdu. Hep altında bir şeyler arıyordum. Bana uygun ve tatmin edecek gerekçeler arıyordum. Sonunda bulmuştum.

Burning Killer ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin