2.2

2.7K 136 29
                                    

iyi okumalar 🍷

Pinhani‐ Unutuldular

Okul çıkışı adımlarımı hızlandırırken Bartu'ya yakalanmamak istiyordum. Dün gece dedikleri çok ağırdı. Fakat hala bu duruma alışamayan bendim. Ne yani 1.5 ayda onu unutturabileceğimi mi düşündüm? Aptalcaydı.

Bazen kalbinizin tam ortasına yumruk yer gibi olursunuz. O anlarda gerçekten yumruk yeseniz canınız daha az acırdı. Gerçek acılar sizi kendinize getirir. Fakat ruhsal acılar sizi beter ederdi.

Bir çocuk düşünün uçurumun kenarında. Elinde bir balon vardır. Balonun ipini sıkıca tuttuğunu sanar ama tutmaz. Bum ! Balon uçurumdan aşağıya düşmeye başlar, uçamaz, gidemez evi olan gökyüzüne. Sonra bir bakmışsınız ki balonla beraber çocukta uçuruma koşmaya başlar ve düşer. Tek farkla balon gökyüzüne uçabilir fakat çocuk acı bir şekilde yere çakılır. Acıyı bile hissetmez doğruyu söylemek gerekirse.

İşte aşkta böyledir. Sen o çocuksun, o ise balon. Aşıkken uçurumun derin olduğunun farkına varamazsın. Peşinden gidersin, gidersinde o gökyüzüne doğru uçmuştur çoktan. Sen yere çakıldığınla kalırsın.

Balon uçtu, çocuk öldü.

Uçurumun çocuk sesi.

Bugün hava biraz güneşliydi.

Normalde güneşli havadan ve yazdan nefret ederdim. Ama o bana geldiğinde hava güneşliydi. Sırf bu yüzden güneşli havayı sevmiştim. Fakat şimdi o gittiğinde  de hava güneşliydi. Çok sonra anladım kasvetli havaya ait olduğumu.

"Hey, benden mi kaçıyorsun ? " Kulağıma dolan ses ile kulaklığımın sağ tarafını çıkardım.

"Hayır." dedim ona bakmayarak. Yüzüne bakmak istemiyordum, sadece eve gitmek istemiyordum.

"Beni o halde gördüğün için özür dilerim. Yani normalde böyle dağıtmamda..."

Elleri pantolunun cebindeydi. Ahh, hayranmışım meğer ben sana.

"Sorun yok." diye mırıldandım.

Birkaç dakika birlikte yürüdük sessizce.

"Hım, eğer bugün boşsan şu çıkma işi‐"

"Yarın sınav var üzgünüm. " dedim yalana başvurarak.

"Yok."

"Var."

"Yok."

"Var."

"Asya kelebek sistemi oluyor sınavlar. " dediğinde bakışlarım ona döndü. Bana baktığını gördüğümde sertçe baktım. Yüzündeki ifade beni anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Konuşmak istemiyorsan söyleyebilirsin Asya. Yalana başvurmana gerek yok."

Sesi yükselmişti. Biliyordum, yalandan nefret ederdi.

"Senin bana söylediğin yalanlar ne olacak Bartu! " dedim durarak.

"Yalan söylemem ben."

"Bunu derken bile yalan söylüyorsun aptal ! Ya da dur aptal olan benim ! Lanet olsun sana inandım anlıyor musun beni ? Seveceğini sanmıştım, olabiliriz sanmıştım ama sadece sanmıştım işte. Benim dizlerimde ağlarken onun adını sayıklıyordun Bartu. Ve ben bunu bile bile yanında kaldım tüm gece. Bu ne kadar berbat bir şey haberin var mı? Çok sıkıldım artık beni kullanmandan! " dedim onu ittirerek.

Yerinden hareket etmedi. Söyleyecek sözü yoktu.

"Yalan söyle Bartu bana, bak sen söylersen buna bile inanırım. " diye fısıldadım başımı göğsüne dayararak. Kokusu burnuma dolarken bir yaş düştü yanağımdan ceketine.

Fazla mı sevmiştim yine ? Fazla mı değer vermiştim? Neden hep böyle oluyordu , suç bende miydi...

"İyi değildim dün gece, saçmalamışım işte."

Ben her gece iyi değildim, sen neredeydin ?

Seni geceleri daha çok özlüyordum. Sanki sana sarılabilecekmişim hissi veriyor, hiç gitmeyecekmişsin gibi geliyor. Sen gecelere denk geliyorsun ama bir kalbime denk gelmiyorsun. Bak, kalbimde ölüyorsun sen artık. Seninle birlikte bende ölüyorum. Sen sanıyor musun ki kalp öldükten sonra beden yaşar...Gerçi benim bedenim yaşamayı bıraklı çok oldu.

Başımı kaldırıp dolu gözlerle ona baktım . Etrafı bulanık görüyordum ama insanların bize baktığını gayet net görüyordum.

Verecek cevabı yoktu işte her zaman ki gibi. Öylece birbirimize bakıyordum. Arkamı dönüp gidecektim ki bileğimi tuttu. İstemiyordum artık. "Bırak! " diye bağırdım, ben dinlemedi. Elini çekmeye çalıştım, çekmedi, çekemedi.

Sonra görüş açıma Özüm girdi. Yavaş yavaş vücudum gerilerken sinirlenmeye başlıyordum.

"Ne oluyor burada ? " dedi tam aramızda durarak. Bir bana , bir Bartu'ya bakıyordu.

"Sevgilim hadi bak aklın kaymış olabilir ama biz ayrılamayız. Affedelim birbirimizi." dedi beni umursamadan elini yanağına koyarak.

Bartu bana acı dolu baktı, anladım. Ben hep anlardım onu, o ise anlamak isterdi de çözümezdi beni.

Özüm'ün elleri bileğime dolandı ve sertçe bizi ayırdı.

"Ondan uzak dur. " diye uyardı beni. Tam ona dönecekti ki bana döndü fevri bir hareketle.

"Seni hatırlıyorum sanki bir yerden."

Gözyaşlarımı hızlıca silip " Abimin kucağındayken seni görmüştüm, oradan hatırlarsın." dediğimde etraftan bir ooo sesi yükseldi. Bu doğruydu onu abimle görmüştüm. Bartu'yu aldatmıştı, Bartu saftı.

"Ne diyorsun be! " diye üzerime atlayacakken Bartu onu engelledi.

"Özüm bu kadar yeter. Yürü gidiyoruz. " dedi dişlerinin arasından.

"Yazık." deyip kafamı iki yana salladım. Onlara arkamı dönüp koşmaya başladım.

Sanırım bu şehre çok kırgındım.

İlk kez seni bana getirdi diye kırılmıştım. Çünkü acı çekiyordum fakat acıyı sevmeyi öğrendim.

İkinci kez ise şimdi. Seni benden aldı diye. Ben takvimlerdeki aylara kırgınım, kızgınım. Ama en çokta ona kırgınım.

Her şey için çok geçti artık. Çünkü senin gitme vaktin gelmişti, benim ise acıyı bitirme vaktim. Hesaba katmadığım o kadar çok şey vardı ki... Fotoğrafların, konuşmalarımız... Fotoğraflarımız demek isterdim ama biz seninle yanlışıkla çekilen bir karede bile birlikte olamayız...

Sanırım finale yaklaşıyoruz. Ama bu textingi Haziran ayında bitireceğim. Asya' ya gerçekten üzülüyorum. Ahh ahh Bartu yaktın bizi cickpxlsshgwusnxixksindlwos

oy vermeyi unutmayın lüften ! 🙏🏻🧡

27 • texting• [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin