KAMER

286 19 4
                                    


        Derin bir yara izi en iyi tecrübedir. Sonsuz yıldızın ve gece mavisi gökyüzünde sadece huzurun, mutluluğun olabilme ihtimalini düşünerek yazıyorum bu satırları. Dünyada hiçbir çocuğun mutsuz, hiçbir annenin umutsuz olmadığı diyarlardan geliyorum. Savaşın, kaygının, düşmanlığın olmadığı bir yer burası. Sadece huzur, mutluluk ve çokça aşkın olduğu masallar ülkesi. Bolca papatyanın, jelibonların , şekerlemelerin olduğu bir yer.

      En sevdiğiniz eşya nedir? Benim kar küresi. O kar kürelerinin içindeki hayatları bir el hareketinle mutlu edebilirsin. Mutlu olmanın bu kadar güç olduğu zamanlarda, kar küreleri her zaman bir umut, bir ışık olmuştur bana. Belki de her birimizin hayatı o kar kürelerinden farksızdır. Mutlu olmak o kadar kolay iken biz zorlaştırıyoruzdur belki de...

   Ve tabi bunun yanı sıra bir el hareketi ile darmadağın ettiğimiz hayatlar da var. Bana kalırsa mutlu olmak benim size yazdığım diyarlardaki kadar kolay değil. Hayata dair kininiz ve kaygınız varsa hem de hiç kolay değil. Geçmişiniz, yaşanmışlıklarınız. Güçlü bir kız çocuğu olmaya çalışırken güçlü olmaya alışmanız gibi faktörler mutlu olmanıza izin vermez. Bu diyarlardan kısa süreliğine de olsa dış dünyayı gerçekçi bir göz ile incelediğimde iki tür insan biliyorum, tanıyorum. Mutsuzluklarını bahane edip o denizde boğulanlar ve mutsuzluklarını içine gömüp her şeye rağmen mutlu kalmaya çalışanlar. Sizin de benim gibi insanlara karşı güven probleminiz varsa kısa sürede tanıdığınız bir insana, değer verip güvenemezsiniz. Ama bazen bazı insanlar hayatımızda istisna grubuna dahil olabilirler. Kısa bir süredir tanıdığım ama çok fazla değer verdiğim bir insanın sözü, son zamanlarda üstünde epey durduğum ve hayatıma yön veren bir cümle oldu. ''Her ne yaşarsanız yaşayın, her zaman sizden çok daha kötüsünü yaşayan insanlar vardır ve bir şeye başlamadan önce üzülüp üzülmemeyi; pişman olup olmama durumlarını bir kenara bırakın. Ne olabilir ki? En fazla üzülürsünüz.'' Bu soru emin olun sizi ruhen ölümsüz kılacaktır. Sayılı nefes hakkı verilmişken neden doya doya kullanmıyoruz? 

   Neden doya doya sevmiyoruz?

   Neden doya doya ağlamıyoruz, etrafımıza neşeli kahkahalar atmıyoruz? 

   Peki neden her şeyi abartarak yaşamıyoruz?

   Yoğunluğuna...

   Biliyorum geçmişte çok üzüldünüz, yaşadıklarınız veyahut yaşayamadıklarınızdan hayata dair çokça kırgınlıklarınız ve pişmanlıklarınız oldu. Neden ben diye ara ara kendinize sorular sorduğunuzu duyar gibiyim. Hayatım boyunca her zaman öğütlerden nefret eden bir kız oldum. Ama önerilere açıktım. Kimse kolay şeyler yaşayarak bu zamanlara gelmiyor. Ama neden her şeye inat gülmeyi denemiyoruz? Gülmeyi deneyin. Bunları söylüyorum evet ama çok fazla gülmeyi seven bir insan olamadım. Daha doğrusu gülmeyi sevsem de etrafıma karşı çok gülebilen biri olmadım. Fakat kısa bir süre önce her şeyi geride bırakıp gülmeye karar verdim. Kendim adına verdiğim sayılı güzel kararlardan biri. Herkese merhaba! Ben Asel. Her şey ortalama beş altı ay kadar önceydi. Tam olarak bulutların dağların zirveleriyle buluştuğu, yaprakların sarardığı ve yeryüzüyle birleştiği sisli bir gündü...

 Tam olarak bulutların dağların zirveleriyle buluştuğu, yaprakların sarardığı ve yeryüzüyle birleştiği sisli bir gündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KAMERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin