Kızım!
Yüzündeki tebessümleri, sesindeki kahkahaları duymak, gün boyu tüm yorgunluğumu alıp çekmişti benden. Hazar'ı izlerken, onun geleceği için aklımda planlar-düşünceler dönüyordu. Bir baba olarak kızımı rahat ettirmek, eğitimi için elimden geleni yapmak istiyorum. Salıncaklarda düşüp yaraladığı dizleri, günün birinde koca kız olup ayaklarının üstünde durmayı bilmeliydi.
Koşar adımlarla yanıma geldi güzel kızım. Belli ki oynarken yorulmuş, terlemiş, susamıştı. Hazar kız suyunu istedi, içtikten sonra tekrar koşar adımlarla parka gitmek için hareket etmişti ama eve dönme vaktimiz gelmişti. Hem terlemişti de, yüzü kırmızılaşmış terlediğinden dolayı.
"Baba, eve gitmeden önce markete gidelim mi?" diye sordu Hazar. Tuttum elinden, sallanarak markete gidiyorduk, yolda sohbet ediyorduk küçüğümle beraber.
Sordum Hazarıma "Karnın aç dimi fıstık?" . 'Evet' dercesine başını salladı. Yürürken güvercin avına düşmüş kedi görmüştük. Kedi güvercine atak yapacağı esnada, Hazar korkuyla 'Babaaa!' diye seslendi. Aniden kuşun uçuşu gerçekleşince kedi de kendi hüsranına girmiş, kaldırım kenarına çekilmişti. Hazar kız da kikirdeyerek bu oyunun kahramanıymış gibi sevindi. Markete gelmiştik, Hazar elimi bırakıp kendine boş bir sepet araba almıştı. Ayaklarını tekerleklerin ortasındaki demire koydu ve sürmemi istedi. Ufak çaplı alışveriş yapacaktık, bu yüzden fazla malzeme almaya gerek yoktu. Marketin reyonlarını dolaşırken kendine meyveli süt ve akşam yemeğinin yanına sosis istemişti, sepete attık kasaya doğru ilerledik. Kasadan geçen ürünlerin ücretini ödedik, Hazar poşetledi ve eve gitmeye yola koyulduk. Eve ilerlerken Hazar'ın sınıf öğretmenine denk gelmiştik. Öğretmen hanım tatlı bir sevinçle " Aaa Hazarcım, Merhaba... Nasılsın bakalım?" diye sorunca, küçük kızım utanıp bacağımın arkasına saklandı. "Kızııımm... Ayıp ama Öğretmenine teşekkür edip 'İyiyim' der misin?" tembihini yaparken omuzlarıyla 'Banane' hareketini yapmıştı. Öğretmeni Hazar'ın bu hareketini tebessümle karşılarken o esnada: "Hocam lütfen kusura bakmayın. Daha size alışamadığı için utandı sanırım... Okula başladıktan sonra eminim ki sizinle iyi anlaşacaktır." Diyerek durumu kurtarmaya çalışmıştım. Öğretmeni iyi bir kadındı, anlayışla karşılayıp: "Sorun değil Ali bey. Okul başlayınca Hazar hanımla illaki tanışıp kaynaşacağız, o zaman güzel arkadaşlık kurabiliriz. Dimi Hazar?" diye yanıt verdi öğretmeni.
Öğretmen hanımın adını bilmiyordum, haliyle 'Hocam' veya 'Öğretmen Hanım' diye hitap etmek yerine ismini sormak istedim.
"Hocam, isminizi öğrenmemde bir mahsur olmaz sanırım? Çünkü size sürekli 'Hocam, Öğretmen Hanım' diyerek isminizi öğrenememiş olacağım." Cümlesini kurduktan sonra, çok nahif ve pozitif bir tavırla: "Ah tabii ki de ne mahsuru Ali Bey. Adım Emine, buralara tayinim yeni çıktığı için yabancısıyım açıkçası, civarla ilgili pek bilgimde yok bakalım nasıl olacak bu yıl." Diye cevabını vermişti 'Emine Öğretmen'. Tanıştığıma memnun olduğumu söylerken, Hazar'a el sallayıp devam etti gideceği yere. Bizde kızımla evimize devam ettik. Apartmana yaklaşırken, küçük eli cebimdeki anahtarı almaya meyil etmişti. Kapıyı açıp apartmandan içeriye girdikten sonra merdivenlerden çıkıp evimize girmiştik nihayet.
Küçük kuşum, poşetleri mutfağa bırakıp ellerini yıkamak için lavaboya koşmuştu.
O çıktı, ardından ben girip yıkadım ellerimi. Mutfağa girip, hazırlık yapmaya başladık Baba- Kız.
Meyveli sütünü içerken, kızmışla gülmek arasında bir bakış attı Hazarcığım.
Bende ona aynı bakışı atıyordum, e bir yandan da yemek hazırlıyordum. Ve galiba o bakışların sebebini de anlamıştım. Sanırım kızımın 'Kıskançlık' bakışlarıydı.
"Ne oldu kuşum? Niye öyle bakıyorsun?" diye sordum. Tatlı bir edayla minik işaret parmağını salladı 'Hıııımmmmm!!!' diyerek bide. Ona sergilediğim bakışları bozmadan ellerimi temizleyip ani bir şekilde gıdıklamaya başladım. "Seni küçük yaramaz seni! Babasına neler-neler diyor bide" diyerek gıdıklamaya devam ettim.
Hazar kız kahkahalara boğularak 'Yaaa Babaaa!' gülüşleriyle kıskandığını belirtmişti artık.
Ona durumu açıkladım, doğrusunu bilmesi lazımdı çünkü.
"Güzel kızım... Öğretmeni'nin adını öğrenmek için konuştum, yoksa bende mi 'Öğretmenim' demeliydim? İkimizde öğrencisi olalım mı ne dersin?!" cümlesine pek sıcak bakmamıştı Hazar.
Birden kızarcasına 'Hayır!' diye yanıt verdi. Aslında bu cevabı hoşuma gitmişti, çünkü Öğretmeni'ni sahiplenmesi, onu sevmesine ve okula daha başlamadan yakınlaşmasını öne sürüyordu. Hazar kızın güzel yanıtlarıydı bunlar... Babası olarak sevmiştim bu huyunu.
Canım Kıskanç kızım benim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaprak Ağaçtan İntihar Etti
Novela JuvenilHangi baba kızıyla fısıldayarak konuşur? Genç bir baba adayıyım ben... Olmayan kızımın babasıyım. Ne ben onu gördüm,nede o beni... Ben onu hayal edebildim de,o beni hayal edebildimi acaba? Kızımla fısıldayarak konuşuruz... Âh canım Hazarım... Ben...