bölümleri kaldırdığım için baştan okumanızı ve arada olanları unutmanızı istiyorum, ilkini yapmazsanız da olur ama ikincisini yapın
ühü yaptım bir hata affedin aynı anda birkaç hikaye yürütmek gerçekten zor her şey birbirine karıştı
●
"Sonra bir de şey, yeni bir kız gelmiş okula. Bizimle aynı yaşta, Jungkook'un sınıfına almışlar."
Ryujin her zamanki gibi okul dedikodularını bana anlatıyordu, ben de dikkatle onu dinliyordum. Sabah rutinimiz gibi bir şeydi bu. Sıra arkadaşı olarak onu seçmenin doğru bir tercih olduğunu her sabah gösteriyordu bana. Kız ayaklı gazete olmanın yanı sıra çok güzel bir yorumcuydu da. Ayrıca benim anlattıklarıyla ilgili neleri merak edeceğimi biliyor, ben daha sormadan hepsini güzelce aktarıyordu. İşte ben buna yetenek derdim.
"Kız güzel, dışarıdan havalı görünse de çok alçak gönüllü ve arkadaş canlısı. Senin boylarında, kahküllü koyu renk uzun saçları var. Gözleri büyük, bacakları gerçekten uzun. Ta Tayland'tan buraya gelmişler, babasının işi dolayısıyla olmuş sanırım." Derin bir nefes verip sıranın üzerindeki su şişesine uzandı. "Dilim damağım kurudu, anlat anlat bitmiyor."
Ders bitene kadar ara ara su içmişti, bu haline çok gülmüştüm. Teneffüste Jungkook'u ziyaret etmek için sınıfına gitmiştim, eh yeni kızı da merak etmediğimi söylesem yalan olurdu. Sınıfa girdiğimde Jungkook'un yanında birini gördüğümde şaşırmıştım. Çünkü Jungkook tek oturmayı tercih ederdi. O dağınık biriydi, eşyalarını tüm sıraya dağıtırdı, yayılımcı bir politika izlediğini söyleyebilirdim. Kısacası yanında oturan kişinin ona tahammül etmesi oldukça zordu.
Şaşkınlıkla sırasına ilerlediğimde beni görmüş ve gülümsemişti, kızın ise arkası bana dönüktü. Jungkook'un bana baktığını görünce o da bana bakmak için dönmüştü. Sanırım yeni kız buydu, onu ilk kez görüyordum. Jungkook'a bak sen, yeni kızı hemen yanına almış diye düşündüm içimden.
Kız beni görünce gülümsedi ve bana elini uzattı. "Merhaba, sen Chaeyoung olmalısın. Ben Lalisa." Elimi sıkmasına izin verirken Jungkook'un ona kendisi hakkında ne kadar bilgi verdiğini düşündüm.
"Memnun oldum." dedim sıcak bir gülümsemeyle. Gerçekten de sevecen birine benziyordu. Etrafa pozitif enerji yayıyor denilen insanlardan biriydi kesinlikle.
"Jungkook en yakın arkadaşı olduğunu söyledi." Kim bilir başka neler öğrenmişti, eğer iyi bir konuşmacıysanız Jungkook'un ilk çıkan dişinin hangisi olduğunu bile ondan kolaylıkla öğrenebilirdiniz. Ve Lalisa kesinlikle iyi bir konuşmacıya benziyordu.
"Evet," dedim gülümsememi sürdürerek. "çocukluktan beri."
Bakışlarını ikimiz arasında gezdirdikten sonra sesine biraz hüzün katarak "Ah, ne güzel. Çocukluk arkadaşlıkları güven ve sadakatin en fazla olduğu arkadaşlıklar. Birbirinizi kaybetmeyin, böylesini bulamazsınız." demişti. Ne demiştim, Lalisa iyi bir konuşmacıydı.
Sesindeki hüznün sebebini tahmin etmek için dudaklarımı araladım. "Sanırım sen..."
"Tayland'tan buraya taşındık, orada benim de bir çocukluk arkadaşım var ve bu sebeple ayrıldık ama neyse ki her gün görüşebiliyoruz. Fakat yan yana olmak gibi değil tabii." Doğru tahmin. O iyi bir konuşmacıysa ben de iyi bir tahminciydim.
Jungkook'la bir kaç saniye birbirimize baktık. Onunla hiç ayrılmamıştık, bunu aklımdan bile geçirmemiştim. Onun da düşünmediğini tahmin ediyordum. Acaba ayrı kalsak ne yapardık? Belki de yapamazdık, birbirimize çok bağlıydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
are u still bored • rosékook
Fanfiction!devam edilmeyecek! jeon jungkook yıllardır arkadaşı olan park chaeyoung'dan artık sıkılmıştı for my bebiş @normalshateme uyarı: hikayedeki jk size sinir krizi geçirtebilir story songs: devin hoffman - damage is done paramore - decode